Miras Hukuku Davaları
Miras hukuku, 4721 sayılı Medeni Kanunu’nun 495-682. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Miras hukukunda akla en çok gelen kavramlar ışığında bir bilgilendirmede bulunarak faydalanabileceğiniz bilgilerden bahsedelim. Miras avukatı hizmet için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
KAN HISIMLARININ YASAL MİRASÇILIĞI
Türk Medeni Kanunu “zümre sistemi”ni uygulamaktadır. TMK Md. 495-497 incelendiğinde anlaşıldığı üzere; Birinci zümre: mirasbırakanın altsoyu İkinci zümre: mirasbırakanın ana babası Üçüncü zümre: mirasbırakanın büyük ana ve babaları ile onların altsoyudur.- Mirasçı olabilmek için bu zümrelerden birine dahil olunması gerekir.
- Bir önceki zümrede mirasçı bulunması halinde bir sonraki zümre mirasçı olamaz.
MİRAS PAYLARI
- EŞİN MİRASÇILIĞI
- Mirasbırakanın çocukları ile mirasçı olan eş, mirasın %25’ine hak kazanır.
- Mirasbırakanın ana babası ile mirasçı olan eş, mirasın %50’sine hak kazanır.
- Mirasbırakanın büyük ana ve babaları ile onların altsoyu ile mirasçı olan eş, mirasın %75’ine hak kazanır.
- Hiçbir mirasçının bulunmaması durumunda tüm miras sağ kalan eşe kalır.
- DOĞMAMIŞ ÇOCUĞUN MİRAS HAKKI
- EVLİLİK DIŞI DOĞAN ÇOCUĞUN MİRAS HAKKI
SAKLI PAY
Mirasbırakanın mirasının belirli bir oranı üzerinde tasarruf etmesi, yasal mirasçıların korunması adına sınırlanmıştır. Saklı pay mirasçıları TMK md. 505’te sayıldığı üzere mirasbırakanın altsoyu, ana ve babası ile eşidir. Bu kişilerin mevcut olmadığı bir durumda mirasbırakan tüm terekesinde sınırsız şekilde tasarruf edebilir. Bu oranlar TMK md. 506’da düzenlendiği üzere;- Altsoy için yasal miras payının %50’si,
- Ana ve babadan her biri için yasal miras payının %25’i,
- Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının %75’idir.
ÖLÜME BAĞLI YAPILAN BAZI TASARRUFLAR
A- VASİYETNAME Vasiyetname yapabilmek kişinin ilk olarak vasiyetname yapabilme ehliyeti bulunması gerekmektedir. Bu anlamda TMK md. 502 gereğince; kişinin ayırt etme gücüne sahip olması ve 15 yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. 3 çeşit vasiyetname vardır:- RESMİ VASİYETNAME
- EL YAZILI VASİYETNAME
- SÖZLÜ VASİYETNAME
- CEZAİ MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA (TMK 510-512)
- Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi
- Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi,
- KORUYUCU MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA (BORÇ ÖDEMEDEN MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA)
MİRASIN REDDİ
TMK md. 605 ve devamı hükümlerinde ele alınan mirasın reddi, miras mirasçılık sıfatını kazanan yasal ve atanmış mirasçının kendi iradesi ile bu sıfatına son verilmesini talep etmesidir. Mirasbırakanın ölümünden kullanılabilecek bir haktır ve miras bırakanın sağlığında yapılması durumunda mirastan feragat sözleşmesine girer. Söz konusu irade beyanı bozucu yenilik doğrucu niteliktedir ve sulh hakimine yazılı ya da sözlü beyanın ulaştığı anda hüküm doğurur. Bu irade beyanı kayıtsız şartsız olmalıdır ve herhangi bir şekle tabi değildir. Kısmi ret durumu her zaman kayıtsız şartsız durumuna aykırılık teşkil etmez. Miras payının belli bir oranın reddedilmesi içeriği sınırlandırılmış bir ret sayılacağından uygulamada kabul görmektedir. Ret süresi 3 aydır ve bu sürenin susularak geçirilmesi halinde miras kabul edilmiş sayılır. Süre dolmadan ret hakkı düşebilir. Mirasçı açık beyanı ile mirası kabul ettiğini gösterirse veya tereke işlerine gereğinden fazla karışırsa bu durum da örtülü olarak kabul sayılır ve mirasçı 3 aylık süreye tabi olmaktan çıkar, süre düşer. Aynı şekilde terekeye dahil olan bir malı zimmetine geçirmek ya da diğer mirasçılardan saklamak de ret süresinin düşmesine sebep olur ve bu durum ceza niteliğindedir. Ret beyanı geçmişe etkilidir yani ölüm anından itibaren mirasçılık sıfatını son erdirir. Kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olmadığından istenirse temsilci aracılığı ile de yapılabilir.MİRAS DAVALARI
- TENKİS DAVASI
- DENKLEŞTİRME DAVASI
- TASARRUFUN İPTALİ DAVASI
- Tasarruf miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmaması,
- Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılması,
- Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı olması,
- Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılması,