Ankara Boşanma Avukatı

Ankara boşanma avukatı sayfamıza hoşgeldiniz. Toplumun temel yapı taşı ailedir. Belirli bir olgunluğa ulaşan ve evlenmeye karar veren taraflar evlendikten sonra aile birliği içerisinde çeşitli sonlarla karşılaşabilirler. Bu sorunlar kimi zaman çözülebildiği gibi kimi zaman ise boşanma ile sonuçlanmaktadır. Boşanma taraflar için özellikle çekişmeli olduğu takdirde uzun meşakatli ve yıpratıcı olabilmektedir.

Bu sürecin psikolojik ve hukuki açıdan sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerekir. Aksi halde yaşanabilecek olası hak kayıpları boşanmanın psikolojik sıkıntıları yanında aynı zamanda maddi açıdan da tarafları yıpratabilmektedir. Bu sebeple bu sürecin profesyonel bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Alanında uzman avukat kadromuzla bu süreçte sizlere avukatlık hizmeti vermekteyiz.

BOŞANMA NEDİR ?

Boşanma, kadın ve erkek arasında geçerli olarak kurulmuş bir evliliğin eşlerin sağlığında kanunda öngörülen sebep ve koşullara dayanarak mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. Bu hukuki işlem tarafların müşterek iradelerine dayanabildiği gibi bazen de bir tarafın diğer tarafa açacağı dava ile de söz konusu olabilir.

Boşanma davaları hassas ve özenli şekilde yürütülmesi gereken bir süreçtir aksi halde geri dönüşü olmayan hak kayıpları ortaya çıkabilmektedir. Boşanma davalarında avukatla temsil zorunlu olmamakla beraber yukarıda belirttiğimiz sebeplerden dolayı bu sürecin alanında uzman avukatlarla yürütülmesi daha doğru olacaktır. Boşanma alanında uzmanlaşmış avukatlarla temsil edilmek süreci hızlandırıp kolaylaştıracak, olası hak kayıplarının önüne geçecektir.

BOŞANMA AVUKATI KİMDİR ?

Aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar boşanma, nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi uyuşmazlıklardır. Bu alana yönelmiş, bilgi ve tecrübesini bu yönde  arttırmış olan avukatlara halk arasında boşanma avukatı olarak bilinmektedir. Boşanma davaları toplum nezdinde basit davalar olarak görülmekte ise de diğer dava türleri gibi  bu davaların takibi özen ve dikkat gerektirmektedir zira aksi halde geri dönüşü olmayan hak kayıpları meydana gelebilmektedir.

BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR ?

Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda özel ve genel sebepli boşanmalar olarak ayrıma tabi tutulmuştur. Genel boşanma sebepleri evlilik birliğinin temelinden sarsılması, anlaşmalı boşanma ve fiili ayrılık sebebiyle boşanmadır. Özel boşanma sebepleri de kendi içerisinde mutlak ve nispi boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır.

Mutlak boşanma sebeplerinde ortak yaşamın çekilmez hale geldiğinin araştırılmasına gerek olmaksızın hakim boşanma kararı verebilecekken nispi boşanma sebepleri mevcutsa hakim ortak hayatın çekilmez hale geldiğini de ayrıca araştırmak zorundadır. Zina, hayata kast, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış, terk mutlak boşanma sebepleriyken akıl hastalığı, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme nispi boşanma sebepleridir.

BOŞANMANIN ÖZEL SEBEPLERİ

Boşanmanın sebepleri Medeni Kanun madde 161-166 arasında olacak şekilde 6 madde de düzenlenmiştir. Bahse konu sebepler özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak ;

  • Zina sebebiyle boşanma ( TMK. M. 161)

Zina eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkide bulunmasıdır. Zinadan söz edebilmek için eşlerden birinin farklı cinsiyette kişi ile cinsel ilişkiye girmiş olması şarttır. Flört etmek, mektuplaşmak, hazırlıklara girişmek, yakın bedeni temaslar, öpme, sarılma gibi davranışlar zinanın varlığı için yeterli olmayacaktır. Bu davanın açılabilmesi için taraflar arasında hukuken geçerli bir evliliğin bulunması, başka birisiyle gerçekleştirilen cinsel ilişkinin varlığı ve zina edenin kusurlu olması şarttır. Yalnızca dini nikah ile gerçekleştirilen evliliklerde taraflar zina nedeniyle boşanma davası açamaz.

Boşanma davasının açılması evliliğin hukuken son bulduğu anlamına gelmez bu sebeple tarafların sadakat yükümlülüğü dava sonuçlanıp boşanma kesinleşene kadar devam edecektir. Zina her türlü delille ispat edilebilir. Otel kayıtları, görüntü CD’leri, yazışmalar, fotoğraflar, tanık beyanları, telefon kayıtları, GSM şirket dökümleri, doğan çocuğun DNA testi bunlara örnek olarak gösterilebilir.

Bu delillerin hukuka uygun olarak elde edilmeleri gereklidir. Hukuka aykırı deliller ispat aracı olarak kullanılamaz. Birlikte tatile çıkmak, aynı otel odasında kalmak, düğün yapmak, cinsel ilişki yoluyla bulaşan bir hastalığa yakalanılması zinaya karine teşkil eder. Dava hakkı olan eş zina yapmış olan eşi affederse dava hakkı ortadan kalkmış olur. Zina sebebiyle boşanma davası açma hakkı boşanma sebebinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve her halde zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmekle düşmüş olur. Her iki süre de hak düşürücüdür.

  • Hayata kast, pek kötü muamele ya da onur kırıcı nedeniyle boşanma  (tmk m. 162)

TMK.nun 162/I maddesine göre; “eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir” Burada sayılan haller mutlak, kusura dayalı ve özen boşanma sebepleridir. Kanun maddesi burada üç ayrı boşanma sebebi saymaktadır.

Hayata kast karı veya kocadan birinin diğer eşi öldürmek amacıyla yaptığı eylemlerdir

İntihara teşvik etmek, elverişsiz araç kullanımı (az miktarda zehir), fiilin teşebbüs aşamasında kalması (ateş edilmesine rağmen isabet sağlanamaması gibi) ölüm tehlikesine seyirci kalma (ağır yaralanan eşi

hastaneye götürmemek) gibi eylemler hayata kast kapsamına girmektedir. Hayata kast TMK’da düzenlenen özel boşanma sebeplerindendir. Aynı zamanda mutlak boşanma sebebidir. Hayatın çekilmez hale geldiğinin tespitine gerek yoktur. Hayata kast sebebiyle dava açma hakkı sebebin öğrenilmesindenbaşlayarak 6 ay ve her halde bu sebebin üzerinden 5 yıl geçmekle düşer. Mirasbırakan eşi, kasten veya hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs eden eş mirasçı olamayacağı gibi ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da iddia edemez. Bu husus hayata kastın miras hukuku bakımından doğurduğu sonuçlardandır.

  • Pek kötü muamele ya da onur kırıcı davranış,

Diğer eşin vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelik her türlü saldırıdır. Kusura dayanan boşanma sebebidir. Bu tür davranışlarda bulunan eşin ayırt etme gücüne sahip olması gereklidir. Mutlak boşanma sebebidir. Bu itibarladır ki, ayrıca ortak hayatın bu davranışlar yüzünden diğer eş için çekilmez hale gelmiş olup olmadığının hakim tarafından araştırılmasına gerek yoktur. Zulüm, işkence, ağır eziyet, acımasızca dövmek, aşırı derecede cinsel ilişkide bulunmak, anormal cinsel ilişkiye zorlamak, aç bırakmak, odaya kapatmak, hapsetmek gibi eylemler pek kötü muameleye örnekGösterilebilir. Boşanma sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay her halde 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Eşlerden birinin diğeri küçük düşürmek, ona hakaret etmek amacıyla yaptığı davranışlardır. Kadını evden atmak, kadının bakireliği hakkında söylenti yaymak vb. örnekler verilebilir. Boşanma sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay her halde 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer.

  • Küçük düşürücü suç işleme,

Eşlerden birinin diğeri küçük düşürmek, ona hakaret etmek amacıyla yaptığı davranışlardır. Kadını evden atmak, kadının bakireliği hakkında söylenti yaymak vb. örnekler verilebilir. Boşanma sebebinin öğrenilmesinden başlayarak 6 ay her halde 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer.

  • Haysiyetsiz hayat sürme,

Haysiyetsiz hayat sürme toplumun değer yargılarıyla ters düşen ve toplumca hoş görülmeyen, namus şeref haysiyet kavramlarıyla bağdaşmayacak biçimde yaşamaktır Genelev işletmek, muhabbet tellallığı, beyaz kadın veya uyuşturucu ticareti yapmak, ayyaşlık, kumarbazlık, homoseksüellik, evli olan kişinin başkalarıyla yaşadığı evlilik dışı ilişki haysiyetsiz hayat sürmeye örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi davranışların yaşam biçimi haline gelmesi gerekir. Bu dava hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabilir. Küçük düşürücü suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme boşanma sebeplerinde af söz konusu olsa bile affeden taraf yine de boşanma davası açabilecektir. Eşcinsel birliktelik sebebiyle açılmış olan boşanma davaları haysiyetsiz hayat sürme boşanma sebebine dayandırılarak açılacaktır.

  • Terk nedeniyle boşanma davası,

Medeni Kanun eşlerden birinin ortak hayata devam etmemek amacıyla ortak konuttan ayrılarak diğer eşi bırakıp gitmesini veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesini boşanma sebebi saymıştır.

Terk sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için ayrı yaşamanın en az altı ay sürmüş ve devam etmekte olması şarttır. Bu sebeple terk eden eş altı aylık süre sona ermeden ortak konuta geri dönmüş ve yeniden diğer eşle beraber yaşamaya başlamışsa süre kesilmiş olur. Terk edilen eş terk sebebiyle boşanma davası açmadan önce hakime veya notere başvurarak, terk eden eşe ihtarda bulunması gerekir.

Terk edilen eş hakime veya notere en erken terk olayını izleyen dördüncü ayın sonunda başvurabilir. Her türlü tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son gününün tatile denk gelmesi halinde süre uzamaz.

Örnek vermek gerekirse 20.02.2024 tarihinde terkedilen eş 20.06.2024 tarihinden sonra noter veya hakim kanalıyla ihtar çekebilecektir. İhtar çekildikten sonra tebliğ tarihinden itibaren iki ayın geçmesi ve terk eden eşin ortak konuta dönmemesi durumunda terk sebebiyle boşanma davası açılabilecektir. Öngörülen iki aylık süre kısaltılamaz. Terk mutlak boşanma sebeplerindendir. Dolayısıyla hakim ortak hayatın çekilmez hale geldiğini ayrıca araştırmak zorunda değildir.

  • Akıl hastalığı nedeniyle boşanma,

TMK m. 165’e göre “eşlerden biri akıl hastası olup da ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. Bu davanın açılması için herhangi bir süre sınırlaması yoktur. Akıl hastalığı sebebiyle açılacak boşanma davalarında herhangi bir süre sınırı yoktur.

Bu davanın açılabilmesi için akıl hastalığının mutlaka evlendikten sonra ortaya çıkması gerekir. Zira evlenmeden önceki akıl hastalığı zaten sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça kesin evlenme engellerinden biridir. Bu dava ancak iyileşmesi mümkün olmayan hastalıklar için açılabilir. Örneği şizofreni,

paranoya bu tür akıl hastalıklarındandır. Yargıtay sar’a (epilepsi) hastalığını akıl hastalığı olarak kabul etmemektedir. Eşlerden birinin tutulmuş olduğu iyileşmesi mümkün olmayan akıl hastalığının aynı zamanda ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi gerekir. Bu sebeple akıl hastalığına dayalı boşanma sebebi nispi boşanma sebebidir.

Bu boşanma sebepleri kanunda özel olarak düzenlemekte olduğu için bunlara özel boşanma sebepleri denilmektedir.

BOŞANMANIN GENEL SEBEPLERİ

  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK M.166) (Şiddetli Geçimsizlik)

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendisinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Evlilik birliğinin temelden sarsılması genel boşanma sebebidir. Burada kastedilen, eşler arasında önemli fikir ayrılıkları ve duygu ayrılığı olmasıdır. Taraflar kusursuz olsalar dahi, evlilik birliği eşler içi çekilmez bir hal almışsa, hâkim boşanmalarına karar verebilir. Ancak bu kusurun hiç önemli olmadığı anlamına gelmez. Yukarıda da açıkladığımız üzere, dava sonucunda hükmedilecek tazminat, nafaka vb. fer’iler yönünden hangi tarafın kusurlu olduğu önemli bir etkendir.

Hakaret etmek, aşağılamak, küçümsemek temizlik kurallarına uymamak, başkalarıyla kıyaslamak, aile sırlarını açıklamak, yatak odası sırlarını açıklamak, kendisine yakıştırmadığını söylemek, başkasını sevdiğini söylemek, doğal olmayan yollarla eşi cinsel birlikteliğe zorlamak, aşırı borçlanma sebebiyle icra takibine maruz kalmak, eşin aile bireylerine kötü davranmak, eşin ahlaksızlıkla itham edilmesi, psikolojik, ekonomik, fiziksel şiddet uygulamak, çocukların evin bakımıyla ilgilenilmemesi, eşin bağımsız konut isteğine kayıtsız kalınması gibi eylemler evlilik birliğinin temelinden sarsılması için haklı sebep teşkil eder

  • Anlaşmalı boşanma (TMK M. 166/3)

Medeni Kanun 166/3 maddesinde “evlilik en az bir yıl sürmüş ise eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır” denilmektedir.

Maddenin devamında ise anlaşmalı boşanmanın şartları belirtilmiştir. Buna göre anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi için evliliğin en az bir yıl sürmüş olması, eşlerin boşanmak üzere birlikte başvurmaları veya bir eşin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi, hakimin bizzat tarafları dinlemesi, hakimin tarafların boşanmanın mali sonuçlarına ve çocukların durumuna ilişkin düzenlemeleri uygun

bulması gerekir.  Dava açılmış ve bu esnada 1 yıllık süre dolmuşsa bu durumda da anlaşmalı boşanmaya karar verilemez. Anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi için hakimin hem davacıyı hem davalıyı aynı anda bizzat dinlemesi gereklidir. Talimatla dinlenerek anlaşmalı boşanma gerçekleştirilemez.

  • Fiili ayrılık sebebiyle boşanma (TMK M. 166/4)

İlgili kanun maddesine göre “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.” Kanun metninden anlaşılacağı üzere bu davayı açabilmek için boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış davanın reddedilmiş olması, red kararının kesinleşmesinin üzerinden 3 yıl geçmiş olması, ortak hayatın yeniden kurulamamış olması ve eşlerden birinin isteme bulunması gerekir.

Uygulamada üç yıllık bekleme süresini bir an önce başlatabilmek için ilk oturumda boşanma davasından feragat edilmektedir. Böylece üç yıllık süre o oturum tarihinden itibaren başlamaktadır. Feragat üzerine verilen kararın dayanak yapılabilmesi için şeklen kesinleşmesine gerek yoktur. Mahkemeye ulaşması yeterlidir.

BOŞANMA DAVASINDA AVUKATIN ETKİSİ

Boşanma davası; nafaka, tazminat, ziynet eşyaları, müşterek konutun durumu, velayet vd. tüm sonuçlar bakımından oldukça girintili ve titiz çalışma gerektiren bir dava türüdür. Tüm bu sonuçlar bakımından kusurun yahut kusursuzluğun ispatlanması gerekmektedir. Bu da teknik bilgi ve birikim gerektirmektedir.

Bu nedenle çekişmeli boşanma davalarında bu alanda profesyonel, bilgili ve uzman bir avukat ile çalışılması önem arz etmektedir.

ANKARA BOŞANMA AVUKATININ GÖREVLERİ NELERDİR ?

Boşanma avukatı öncelikle boşanmaya sebep olan nedenler konusunda müvekkilinden her türlü bilgiyi alır. Bu bilgiler ile müvekkilin haklarını en iyi savunacak şekilde Medeni Kanun madde 161-166 hükümlerinin ışığında dava dilekçesini hazırlamaya başlar. Hazırlanan dilekçede boşanma sebeplerini nafaka velayet, mal paylaşımı, maddi manevi tazminat talepleri gibi hususları, delil ve tanıkları bildirerek süreci başlatır. Bu süreçte müvekkilin haklarını gözetir, müvekkilini mahkemede temsil eder, dosyaya kazandırılacak delil ve belgeleri takip eder, müvekkile süreç boyunca hukuki danışmanlık yapar, müvekkile dava süreci hakkında bilgilendirme yapar.

ANKARA BOŞANMA AVUKATI HANGİ DAVALARA BAKAR?

Boşanma avukatı, boşanma davası ile birlikte;

  1. Velayetin değiştirilmesi,
  2. Velayetin kaldırılması
  3. İştirak Nafakası, Yardım Nafakası
  4. Nafakanın arttırılması ve nafakanın kaldırılması davası
  5. Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası
  6. Ziynet Alacağı Davası vb. Aile Hukukundan kaynaklanan davalar boşanma avukatının uzmanlık alanı içerisinde yer alır.

BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR ?

Boşanma davası açmak isteyen taraf, boşanma nedenlerini içeren bir dilekçe ve nüfus cüzdanı fotokopisi ile yetkili aile mahkemesine başvurarak bu süreci başlatabilmektedir. Bahsi geçen boşanma dilekçesi taraflarca veya vekaleten avukat tarafından hazırlanır. Dava çekişmeli olarak görülecekse dilekçe ile beraber deliller anlaşmalı olarak görülecekse anlaşmalı boşanma protokolü sunulur.

Ardından mahkemelerdeki tevzi bürosuna başvurulur. Tevzi bürosundan alınan tevzi formu ile başvuru harcı ve yargılama giderleri yatırılır. Daha sonra dava dosyasının mahkemesi ve dosya numarası belirlenmiş olur. Bu şekilde boşanma davası açılmış olur. Boşanma davaları uzun süren davalar olmakla beraber tarafların haklarına ulaşabilmesi için avukatlarla yönetilmesi gereken bir süreçtir.

BOŞANMA DAVASI NEREDE AÇILIR ?

Boşanma davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri ya da boşanma davasının açılmasından önce son defa 6 aydır birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Yani boşanma davasını açan taraf hem kendisinin hem de boşanmak istediği eşinin ikametgâh adresindeki aile mahkemesinde bahse konu davayı açabilir. Aynı zamanda taraflar son 6 aydır birlikte oturdukları yer mahkemesinde de boşanma davasını açabilecektir.

BOŞANMA DAVASINDA DELİLLER

Hukuka uygun olarak elde edilen her türlü delil boşanma davasında delil olarak sunulabilir. Yani mahkemeye sunulacak olan delillerin özel hayatı ihlal eder nitelikte ve suç niteliğinde olmaması gerekir. Örnek olarak telefon kayıtları, mesaj kayıtları, kamera görüntüleri, fotoğraflar, otel kayıtları, sosyal medya paylaşımları, Whatsapp yazışmaları boşanma davasında delil olarak sunulabilir.

BOŞANMA DAVASINDA TANIKLAR

Boşanma davalarında tanık beyanları oldukça önemlidir. Özellikle çekişmeli boşanma davalarında tanık anlatımları davanın seyrini etkileyebilmektedir. Boşanmanın ferileri yönünden (nafaka, tazminat, velayet gibi) karar verilirken tarafları atfedilen kusur oranlarının belirlenmesinde tanık beyanlarının rolü oldukça büyüktür. Tanık beyanlarının görgüye dayalı olması gereklidir. Görgüye değil de duyuma dayanan beyanlar hakim tarafından hükme esas alınmaz. Örnek olarak taraflardan birinin diğerine psikolojik şiddet uyguladığı yönündeki iddialar için beyanda bulunan tanık, beyanlarını iddiada bulunan kişinin anlattıklarına dayandırırsa söz konusu beyanlar hükme esas alınmayacaktır.

BOŞANMA DAVASINDA AVUKAT ÜCRETLERİ

Boşanma davalarında avukatın alması gereken minimum tutar, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenmektedir. 2024 yılı güncel tarifesine göre boşanma davaları için belirlenen ücret 17.900-TL’dir. Bunun dışında boşanma davasında avukatın alacağı ücret avukat ile müvekkilin arasında yapılacak ücret sözleşmesine göre değişiklik göstermektedir.

BOŞANMA AVUKATI SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR ?

Boşanma süreci her anlamda zorlu ve yıpratıcı bir süreçtir. Bu süreçte taraflar hem maddi hem manevi olarak oldukça yıpranabilmektedir. Bahsi geçen bu zorlu süreçte size yardımcı olabilmesi açısından avukat seçimi oldukça önemlidir. Zira bu süreci beraber yürüteceğiniz avukat deneyimli, ulaşılabilir, size hukuki danışmanlık yapan, tarafınızla uyumlu ve güven veren bir avukat olduğu takdirde süreç, çok daha kolay bir şekilde çözüme kavuşacaktır. Özellikle de geri dönüşü olmayan hak kayıpları yaşanmaması için boşanma davalarında bu alanda profesyonel, bilgili ve uzman bir avukat ile çalışılması önem arz etmektedir.

BOŞANMA DAVASINDA MASRAFLAR ?

Boşanma davalarında dava masrafları öncelikle davayı açan kişi tarafından karşılanır. Açılan davaya karşı, diğer taraf da “karşı dava” açması durumunda yine masraf ödenecektir. Dava sonunda mahkeme haksız çıkan tarafı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.

ANKARA EN İYİ BOŞANMA AVUKATI NASIL BULUNUR ?

Boşanmaya karar veren taraf bu süreci beraber yürüteceği tarafı seçerken ilk önce kendisini bu süreçte neler bekleyeceği hususunda yüzeysel de olsa araştırma yapmalı nafaka velayet talebi tazminat talebi konusundaki taleplerini, dava için ayıracağı bütçeyi belirlemeli ardından bu alanda uzman avukat arayışına geçmelidir. Bu konuda internetten faydalanarak “ANKARA BOŞANMA AVUKATI” şeklinde arama yapılıp bu alana yönelen avukatların web siteleri incelenebilir. Seçilecek avukattan daha önce hukuki yardım almış kişilerin fikirlerine danışılabilir. Ardından ilgili avukatla iletişime geçilerek görüşme sağlanır ve anlaşıldığı takdirde süreç başlamış olur.

ULUSLARARASI BOŞANMA AVUKATI NEDİR ?

Yabancıların Türkiye’de boşanması konusuyla ilgilenen avukatlara uluslararası boşanma avukatı denir. Bu avukatlar yabancıların ülkemizde boşanma davası açabilmelerine yönelik hukuki yardım sağlarlar. Gerekli şartların varlığı halinde evli yabancıların ülkemizde boşanabilmeleri mümkündür. Bu konu MÖHUK 14. Maddede düzenlenmiştir. Buna göre “Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek millî hukukuna tâbidir. Tarafların ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır.”

Buna göre; Eşler aynı millettenseler burada ikisinin de müşterek hukuku (Örneğin ikisi de Türk vatandaşı ise, Türk Hukuku), eşler aynı milletten değillerse birlikte yaşadıkları ülkenin hukuku, aynı ülkede yaşamıyorlarsa Türk Hukuku geçerli olacaktır.

Ancak, taraflardan birinin yurt dışında olması, boşanma davasının normalden daha uzun sürmesine ve masrafların daha fazla olmasına neden olmaktadır. Çünkü boşanma davasının görülebilmesi için öncelikle dava dilekçesinin diğer eşe tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bu durumda yurt dışı tebligatı söz konusudur. Yurt dışı tebligat, Tebligat Kanunu’na göre yapılmakta olup tebligat yapılacak eşin Türk vatandaşı olup olmadığına göre farklılık göstermektedir.

Eşin Türk Vatandaşı olması halinde: Yurt dışında bulunan Türk vatandaşına tebligat, doğrudan davalı eşin bulunduğu ülkedeki Türkiye konsolosluğu veya büyükelçiliğine gönderilir. Türk temsilciliği, tebligat sonucunu doğrudan boşanma davasına bakan mahkemeye bildirir ve tebligat bu şekilde yapılmış sayılır. Bu işlemler yurt dışı tebligat harcına tabidir.

Eşin yabancı uyruklu olması halinde: Bu durumda dava dilekçesi, tensip zaptı davalı eşin diline yeminli tercümanlarca tercüme ettirilir. Daha sonra yurtdışı tebligat harcı ve tebligatın yapılacağı ülkece talep edilen masraflar ilgili birimlere yatırılır. Tercüme edilmiş evrak Dışişleri Bakanlığı tarafından, ilgili ülkenin yetkili makamlarına gönderilir. Yabacı ülke yetkili makamları tebligat işleminin sonucunu bakanlığa, Dışişleri Bakanlığı da boşanma davasının görüldüğü mahkemeye bildirir.

BOŞANMA DAVALARINDA DEVLET AVUKAT VERİR Mİ?

Boşanma davası açarken avukatlık ücretleri ile yargılama giderlerini karşılaması mümkün olmayan kişiler adli yardımdan yararlanabilirler. Bu kişiler, fakirlik il muhaberesi, Vukuatlı Aile Nüfus Kaydı, Nüfus fotokopisi, Geliri varsa; gelirini gösteren bir belge, Kredi borcu varsa; kredi ödeme belgesi, Kirada oturuyorsa kira kontratı, Bakmakla yükümlü çocuğu varsa öğrenim belgesi alarak bulundukları şehirdeki baro başkanlığının adli yardım merkezlerine başvuru yapabilirler. Adli yardım talepleri kabul edilen kişiler, dava harç ve giderlerinden muaf tutulacaktır.

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVALARINDA AVUKATA GEREK VAR MI ?

Türk Hukuk sisteminde avukat ile temsil zorunluluğu bulunmamaktadır. Herkes mahkeme önünde kendisini bizzat temsil edebilecektir. Ancak  ileride herhangi bir hak kaybına uğramamak adına özellikle anlaşmalı boşanma protokolünün dikkatle ve özenle hazırlanması gerekmektedir. Bu sebeple anlaşmalı boşanmalarda da avukattan hukuki yardım alınmasında fayda bulunmaktadır.

ÇEKİŞMELİ BOŞANMALARDA AVUKATIN ROLÜ

Boşanma davası; nafaka, tazminat, ziynet eşyaları, müşterek konutun durumu, velayet vd. tüm sonuçlar bakımından oldukça girintili ve titiz çalışma gerektiren bir dava türüdür. Tüm bu sonuçlar bakımından kusurun yahut kusursuzluğun ispatlanması gerekmektedir. Bu da teknik bilgi ve birikim gerektirmektedir.

Bu nedenle çekişmeli boşanma davalarında bu alanda profesyonel, bilgili ve uzman bir avukat ile çalışılması önem arz etmektedir.

ANLAŞMALI VE ÇEKİŞMELİ BOŞANMALAR NE KADAR SÜREDE SONUÇLANIR ?

Anlaşmalı boşanma davaları tarafların her konuda anlaşmaları halinde tek celsede sona ermektedir. Bu süre davanın açıldığı şehre göre değişmektedir. Büyük şehirlerde duruşma tarihi 2-3 ay sonraya verilebileceği gibi küçük şehirlerde bir hafta sonra dahi duruşma günü verilerek boşanma gerçekleştirilebilir. Çekişmeli boşanmalarda ise bu süreç daha uzundur zira çekişmeli boşanma davalarında ön inceleme, tahkikat karar aşamaları vardır. Bu aşamalardan kaynaklı çekişmeli boşanmalar genellikle istinaf süresi ile birlikte 3 yıl kadar sürmektedir. Bu süre taraflar arasındaki uyuşmazlıklara göre artıp azalmaktadır.

EN KISA SÜREDE BOŞANMAK MÜMKÜN MÜ ? (TEK CELSEDE AYNI GÜN)

En hızlı boşanma davaları tarafların boşanma konusunda anlaştıkları anlaşmalı boşanma davaları olup  tarafların her hususta anlaşmaları halinde tek celsede sona ermektedir. Mahkeme tarafından boşanmaya karar verilmesinin ardından yaklaşık 1-2 ay içerinde anlaşmalı boşanma davaları sonuçlanır ve kesinleşir.

BOŞANMA AVUKATI ARABULUCULUK YOLUNA BAŞVURABİLİR Mİ ?

Boşanma davalarında zorunlu arabuluculuk süreci bulunmamaktadır. Kaldı ki davalar anlaşmalı da olsa çekişmeli de olsa arabuluculuk süreciyle sonuçlandırılamaz. Ancak anlaşmalı boşanma davalarında protokol hazırlanırken ihtiyari olarak arabulucuya başvurulabilir.

BOŞANMA AVUKATININ GÖREVİ NE ZAMAN SONA ERMİŞ OLUR ?

Boşanma davasında avukatın görevi kural olarak boşanma kararının kesinleşmesi ile sona ermiş olur. Ancak, boşanma davası ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi ve ziynet alacağı davaları da aynı avukat tarafından takip ediliyorsa, avukat bu davalarında kesinleşmesine kadar görevini icra eder.

BOŞANMA AVUKATININ ÜCRETİ NE ZAMAN ÖDENİR ?

Bu husus avukat ile müvekkilin yapacağı avukatlık sözleşmesiyle belirlenir. Taraflar imzaladıkları bu sözleşmeyle ücretin ne zaman ödeneceğine birlikte karar vermektedirler.

AVUKATIN BOŞANMA DAVALARINDA UZMAN OLMASI NEDİR ?

Türk Hukuk Sisteminde avukatlar için uzmanlık müessesesi henüz bulunmamaktadır. Avukatlar hukuk fakültesinden mezun olup zorunlu stajı bitirmelerinin ardından avukatlık ruhsatını almaktadır. Ruhsatını alan her avukat her alanda davayı takip edebilir. Aynı zamanda avukatlar belirli bir alana yönelip bilgi ve tecrübesini o alanda arttırması sebebiyle uzman avukat olarak anılırlar. Boşanma davalarında da durum bu şekildedir. Bu alana yönelmiş ve çalışma sistemini boşanma davaları üzerine kuran, özellikle veya yalnızca boşanma davalarını takip eden avukatlar boşanma davalarında uzman avukat olarak kabul görürler.

AVUKATSIZ BOŞANMA DAVASI AÇMANIN RİSKLERİ ?

Hukuk sistemimizde her ne kadar avukatla temsil zorunluluğu bulunmasa da boşanma davalarında avukatla temsil çok önemlidir. Zira boşanma davalarında taraflar haklılığını ispatlayabilmek adına çeşitli iddialar öne sürüp bu iddialarını ispatlamak için delil sunmaları gerekecektir. Teksif ilkesi gereği taraflar ancak belirli bir usuli sürece kadar iddialarını ve delillerini mahkemeye sunabilirler. Bahsi geçen bu usuli süreç sonlandıktan sonra tarafların sunmuş olduğu iddia, savunma veya deliller mahkemece dikkate alınmayacaktır.

Örnek vermek gerekirse avukattan hukuki yardım almadan boşanma davası açan bir kişi yazdığı dava dilekçesinde davanın seyrini etkileyecek herhangi bir delili göstermemişse, verilen yasal süre içerisinde bunu mahkemeye sunmamışsa bu delil sonradan mahkemeye sunulamayacaktır. Verilen bu örnek davanın reddedilmesi gibi olumsuz sonuçlara dahi neden olabilecektir.

Üstelik avukatla temsil davaların sürüncemede kalmaması, kısa sürede sonuçlanması bakımından da çok önemlidir. Bu sebeple geri dönüşü olmayan hak kayıplarının yaşanmaması için boşanma davalarının alanında uzman bir avukat tarafından takip edilmesi gerekmektedir.

BOŞANMAKTAN VAZGEÇMEK MÜMKÜN MÜ ?

Boşanma dosyası hangi aşamada olursa olsun, boşanma kararı kesinleşinceye kadar boşanma davası açan taraf mahkemeye vereceği bir dilekçe ile veya duruşmada sözlü ifade ile davadan vazgeçebilecektir. Boşanma davasından vazgeçen tarafın yeniden dava açmasına bu durum engel değildir. Yani dava açan taraf yargılamanın her aşamasında, karar kesinleşinceye kadar davasından feragat edebilecektir

BOŞANMA NASIL KESİNLEŞTİRİLİR ?

İlk derece mahkemesi boşanmaya karar verdikten sonra 1 ay içerisinde gerekçeli karar taraflara tebliğ edilir. Taraflar gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmamışlarsa yahut istinafa veya temyize başvurma yolundan feragat etmişlerse boşanma kararı kesinleşir. Karar kesinleştikten sonra mahkeme tarafından kesinleşme şerhi hazırlanır. Taraflar kesinleşme şerhini talep ettikleri takdirde ilgili mahkeme kaleminden temin edebilirler.

BOŞANMA DAVASINDA İŞTİRAK VE TEDBİR NAFAKASI ?

Boşanma davası açıldıktan sonra taraflar ve çocukların bu uzun ve meşakatli süreçte mağduriyetleri söz konusu olabilmektedir. Bu süreçte maddi olarak zor duruma düşen tarafa ve çocuklara diğer eş tarafından ödenen nafakaya tedbir nafakası denir. Tedbir nafakası belirlenirken kusur oranları değil, tarafların maddi durumları dikkate alınmaktadır. Zira henüz daha fazla kusurlu olan taraf belli değildir. Tedbir nafakası boşanma davası açıldığı tarihten boşanma kararının kesinleşmesine kadar ödenmektedir.

İştirak nafakası ise boşanma davası kesinleştikten sonra çocukların velayeti kendisinde olmayan tarafın ödeyeceği nafakadır. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. İştirak nafakasının miktarı belirlenirken, bunu ödeyecek kişinin ve velayetin kendisine bırakıldığı tarafın mali gücü ile çocuğun ihtiyaçları göz önünde bulundurulur.

BOŞANMA DAVASINDA ÇOCUKLARIN DURUMU VE VELAYET

Boşanma davası açıldıktan sonra taraflar müşterek çocuğun velayeti konusunda anlaşamamışlarsa çocuğun velayetinin kimde kalacağına hakim karar verecektir. Hâkim bu kararı verirken çocuğun üstün yararı ilkesi gereğince kendiliğinden inceleme yapacak; hangi ebeveynin çocuk ile daha sağlıklı ilgilenebileceği, daha iyi imkânlar sağlayabileceği, çocuğun hangisinin yanında daha iyi eğitim görebileceği gibi birçok hususu değerlendirecek, kararını buna göre verecektir. Bununla birlikte çocuğun cinsiyeti, yaşı, tarafların kiminle yaşadıkları, evli olup olmadıkları, tarafların ekonomik durumları da velayet kararında önemli faktörlerdir.

Velayet boşanma davası süresinde talep edilebileceği gibi, boşanma davasının kesinleşmesinin ardından velayetin değiştirilmesi/kaldırılması davası açılarak da talep edilebilecektir. Hâkimin velayete ilişkin kararı kesin hüküm niteliğinde olmayıp çocuğun yararına göre daha sonradan açılacak bir dava ile veyahut hâkim tarafından re’sen inceleme yapılarak velayetin diğer tarafa verilmesine karar verilebilmektedir.

Uygulamada, 0-6 yaş aralığındaki çocukların anneye tam bağımlı dönemde olmaları nedeniyle genellikle bu yaş grubu çocukların velayeti anneye bırakılmaktadır.

BOŞANMA DAVASI İLE MADDİ MANEVİ TAZMİNAT

Maddi Tazminat: TMK.nun 174/I maddesi gereğince, “mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma davası yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.” Bu hükme göre, davalı taraftan ekonomik gücü de dikkate alınarak maddi tazminat istenmesinin şartları şunlardır;

  • Maddi tazminat isteyen eşin, boşanmada hiç kusurunun bulunmaması veya daha az kusurlu olmalıdır.
  • Davalı boşanmada kusurlu olmalıdır. Kusuru ile boşanmaya sebep olmayan eşten tazminat talep edilemez.
  • Davacının mevcut veya beklenen bir menfaatinin zedelenmiş olması gerekmektedir. Bu tür menfaatlere boşanma yüzünden kaybedilen miras hakları ve sigortadan doğan haklar örnek olarak gösterilebilir.

Manevi Tazminat: TMK.nun 174/II. Maddesi gereğince; “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bu hükme göre manevi tazminatın şartları şunlardır;

  • Davalının kusurlu olması gerekmektedir. Burada davalının ağır kusurlu olmasına gerek yoktur. Kusurlu olması yeterlidir.
  • Davacının kişilik hakları ihlal edilmiş olmalıdır

Maddi ve manevi tazminat boşanma davasıyla beraber talep edilebileceği gibi boşanma davası kesinleştikten itibaren bir yıl içerisinde de talep edilebilir. Hakim maddi tazminatın miktarını belirlerken tarafların gelir durumu, evliliğin süresi, tarafların yeniden evlenme ihtimalini, kusur oranlarını, tarafların boşanma sonucu yaşam standartlarındaki değişimi göz önüne alarak karar verecektir.

Hakim manevi tazminatın miktarını belirlerken de boşanmaya sebebiyet veren eylemlerin niteliğine bakacaktır zira boşanmaya sebebiyet veren her eylem kişilik haklarına saldırı niteliği teşkil etmeyecektir. Örneğin terk sebebiyle boşanmada terk eylemi kişilik haklarına saldırı oluşturmayacağından manevi tazminata hükmedilemez.

BOŞANMA DAVASINDA MAL PAYLAŞIMI

Boşanma kararı ile birlikte evlilik birliği sona ereceğinden, tarafların mal varlığını yönetme, yararlanma, bu malların üzerindeki tüm tasarruf haklarını birlikte kullanma hakkı sona erecektir. Bu nedenle de evlilik birliği içerisinde edinilen malların tasfiyesi ihtiyacı doğacaktır. Söz konusu ihtiyaç sebebiyle açılacak dava mal paylaşımı davasıdır.

Mal paylaşımı davası boşanma davasıyla birlikte açılamaz. Açıldığı takdirde tefrik edilir. Boşanma davasıyla aynı anda ayrı bir dava şeklinde açılırsa da boşanma davası bekletici mesele yapılır. Dava kesinleştikten sonra mal paylaşımı görülmeye başlanır.

Eski Medeni Kanun döneminde evlenmiş eşler arasında 31.12.2001 Tarihine kadar geçerli yasal mal rejimi mal ayrılığı, 01.01.2002 Tarihinden sonra geçerli olan yasal mal rejimi ise edinilmiş mallara katılma rejimidir.

Edinilmiş mallara katılma rejimine göre, eşlerin boşanma davası açılana kadar edindiği malvarlığı unsurları edinilmiş mal sayılır ve her iki tarafında bu malvarlığında hakkı bulunduğu kabul edilir. Bununla birlikte eşlerin; değer artış payı, katkı payı alacağı, denkleştirme alacağı gibi hakları da bulunabilmektedir.

Tasfiye sırasında eşlerin edinilmiş ve kişisel malları belirlenerek ayrılır, her eş diğerinde bulunan kişisel malını geri alır, değer artış payı, eklenecek değerler ve denkleştirme yapıldıktan sonra, artık değer bulunur. Artık değer, ekleme (TMK m. 229) ve denkleştirme (TMK m. 230) yapıldıktan sonra elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır.

Zina ve hayata kast sebebiyle boşanma söz konusu olursa hakim kusurlu olan tarafın katılma alacağını tamamen kaldırabilir veya azaltabilir.

Mal paylaşımı davası açmak için zamanaşımı süresi 10 yıldır. 10 yıllık süre boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar. Bu davalarda görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise mal rejimi ölüm haliyle sona ermişse ölenin son ikametgah adresi, evlilik boşanma sonucunda sona ermişse boşanma davasına bakan mahkeme veya davalı eşin ikametgah adresindeki mahkemedir.

Mal paylaşımı davaları, bakıldığında yalnızca malvarlığının ikiye bölünmesi gibi anlaşılsa da oldukça karmaşık, uzmanlık gerektiren dava türleridir. Bu dava türünde eşlerin birbirlerinden mal kaçırmaya çalışması ile çok sık karşılaşılmakta olup bu konuda uzman bir avukat ile çalışıldığında bu hususun önüne geçilebilecektir.

BOŞANMA DAVASINDA ZİYNET EŞYALARI

Ziynet eşyaları, düğün merasiminde geline ve damada takılan takılara verilen isimdir. Bilezik, küpe, yüzük kolye gibi aksesuar nitelikli olabileceği gibi gram, çeyrek, tam altın şeklinde de olabilir.

Ziynet eşyası Türk Medeni Kanunu’nun 220.maddesi gereğince kişisel mal niteliğindedir. Bu nedenle ziynet eşyaları diğer tarafta bulunan eş TMK.nun 226.maddesi gereğince dava açarak ziynet eşyalarının kendisine iade edilmesini talep edebilir. Ziynet eşyalarının iadesi davasının temeli bu maddeye dayanmaktadır.

Bununla birlikte, evlenme sırasında kadına takılan ziynetler kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Evlenme sırasında erkeğe takılan ziynetlerin kime ait olduğu o yörenin örf ve adetlerine bakılarak tespit edilir.

Ziynet eşyalarının iadesi mal paylaşımı davasıyla istenemez zira ziynet eşyaları kişisel mal niteliğindedir ve kişisel mallar mal paylaşımına konu edinemez. Ziynet eşyalarının iadesi talebi boşanma davasıyla beraber ileri sürülebileceği gibi ayrı bir dava şeklinde de açılabilir.

BOŞANMA DAVASINDA ÇOCUĞUN VELAYETİ NE ZAMAN BABAYA VERİLİR ?

Ülkemizde boşanma sonrası büyük oranla çocuğun velayeti anneye verilmektedir. Fakat annenin küçük kısıtlı veya ölmüş olması halinde velayet babaya verilebilir. Bunun dışında velayetin babaya verilmesi, idrak yeteneğine sahip olan çocuğun isteği, annenin yaşam biçimindeki sıkıntılar sebebiyle de mümkün olabilmektedir. Örneğin annenin iffetsiz bir yaşam sürmesi, uyuşturucu veya alkol bağımlısı olması gibi sebepler varsa velayet babaya verilebilir. Burada hakim velayet konusunda karar verirken somut olayları ve çocuğun üstün menfaatini gözeterek karar verecektir.

YURT DIŞINDA VERİLEN BOŞANMA KARARININ TANIMA VE TENFİZİ

Yabancı ülkede verilen bir boşanma kararının ülkemizde de geçerli olabilmesi adına açılan davalara tanıma tenfiz davaları denir. Bu davaların açılabilmesi için yabancı bir devlet mahkemesi tarafından verilen bir ilam bulunmalıdır. Yabancı mahkeme kararları hukuk davalarına ilişkin olmalıdır ve karar kesinleşmiş olmalıdır.

Tanıma ve tenfiz davası arasındaki fark Tanımada İcra kabiliyeti bulunmayan dolayısıyla da cebri icra konusu olmayan inşai kararlar ve tespit kararları ile ortaya konulan yabancı mahkeme kararlarının Türk Hukuku bakımından sonuç doğurması için tanınmasının yeterli olmasıdır. Ancak bir şeyin yapılmasına veya yapılmamasına ilişkin kararlar icra kabiliyeti taşımakta olduğundan Türkiye’de cebren icra edilmesi gereken kararların tenfiz edilmesi gerekmektedir. Bir örnek vermek gerekirse; yabancı mahkeme tarafından verilmiş olan bir boşanma kararı ülkemizde tanıma davası açılarak tanınır.

Bu boşanma hükmü ile beraber verilen velayet, nafaka vb. icrai kararlar bulunuyorsa bunların ülkemizdeki sisteme uygun ve geçerli olması için tenfiz davasının açılması gerekir. Boşanmanın tanınması dava açmaksızın nüfus müdürlüğünce de yapılabilmektedir fakat yukarıdaki örnekte belirttiğimiz velayet, nafaka, tazminat gibi icrai kararların ülkemizde geçerli olabilmesi için tenfiz davası açılması gerekir zira tenfiz işlemler nüfus müdürlüğünce yapılmamaktadır.

Tanıma ve tenfiz davaları için esasen asliye hukuk mahkemeleri görevliyken tanıma ve tenfiz işlemi boşanmaya ilişkin olduğunda görevli mahkeme aile mahkemeleri olmaktadır. Yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri mahkemesidir.

Boşanma Davası İçin Gerekli Evraklar

Anlaşmalı olarak boşanmak isteyen çiftlerin dava açabilmeleri için gereken evraklar;

  • Çiftin boşanmak istediğine dair bir dava dilekçesi hazırlanmalı, bu dava dilekçesinden 2 nüsha olmalıdır.
  • Boşanma dava dilekçesine karşılık davalı taraf davayı ve boşanma protokolünü kabul ettiğine dair bir beyanda bulunmalıdır.
  • Boşanma dosyasına avukat tayin edilmediği takdirde nüfus cüzdan fotokopisi de eklenmelidir. Avukatın tayin edildiği dosyalarda nüfus cüzdan fotokopisine gerek olmayıp, avukat tarafında dosyaya dava açılırken fotoğraflı boşanma davasına ilişkin yetkiyi de içeren vekaletname sunulması yeterlidir. Ardına dava dilekçesinin ekine eşlerin ortak kararı ile hazırlanıp ıslak imzaları ile imzalanmış boşanma protokolü eklenmelidir.

Boşanma Davası Açmak İstiyorum, Ne Yapmalıyım?

Boşanma davası açmak isteyen taraf, boşanma nedenlerini içeren bir dilekçe hazırlamalı ve nüfus cüzdanı fotokopisi ile aile mahkemesine vererek bu süreci başlatabilmektedir. Dava açılırken başvuru harcı ve yargılama gideri yatırılması gerekmektedir. Boşanma davaları uzun süren davalar olmakla beraber tarafların haklarına ulaşabilmesi için avukatlarla yönetilmesi gereken bir süreçtir.

Boşanma Davası Nerede Açılır?

Medeni Kanun madde 168’e göre yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri ya da boşanma davasının açılmasından önce son defa 6 aydır birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Yani boşanma davasını açan eş hem kendisinin ya da boşanmak istediği eşinin ikametgâh adresindeki aile mahkemesinde bahse konu davayı açabilirken aynı zamanda son 6 aydır birlikte oturdukları yer mahkemesinde de açabilecektir.

Anlaşmalı Boşanma Ne Kadar Sürede Biter?

Anlaşmalı boşanma davaları tarafların her konuda anlaşmaları halinde tek celsede sona ermektedir. Bu süre davanın açıldığı şehre göre değişmektedir. Büyük şehirlerde duruşma tarihi 2-3 ay sonraya verilebileceği gibi küçük şehirlerde bir hafta sonra dahi duruşma günü verilerek boşanma gerçekleştirilebilir.

Boşanmak İçin Ne Kadar Süre Evli Kalmak Gerekir?

Anlaşmalı boşanma davalarında kanun gereğince tarafların evliliklerini 1 yıl süreli tamamlamış olmaları aranmaktadır. Ancak çekişmeli boşanma davalarında böyle bir süre bulunmamaktadır.

Boşanma Davasında Alınabilecek Tedbirler

Bu hususta alınabilecek tedbirler,

6284 sayılı kanun kapsamında;

  1. Aile konutunun taraflardan birine tahsisi,
  2. Konuttan, okuldan ve iş yerinden uzaklaştırma
  3. İletişim araçları ile rahatsız edilmesinin engellenmesi vb. önleyici tedbirler

Mahkemeden istenecek tedbirler;

  1. Geçici velayetin bırakılması
  2. Tedbir nafakası (Taraf ve velayeti bırakılan çocuklar için ayrı ayrı olmak üzere)
  3. Taşınır ve/veya taşınmazlar için ihtiyati tedbir kararı

Olmak üzere tarafların menfaatleri ve haklarını korumak için bir çok tedbir talep edilebilmektedir.

Ankara Boşanma Davasında Kadın Hakları Nelerdir?

  • Tedbir nafakası hakkı: Boşanma davası süresince kadına bir miktar nafakanın bağlanılmasıdır. Bu nafaka türü yalnızca boşanma davası süresince ödenir.
  • Maddi ve manevi tazminat hakkı: Boşanma davasının sonuçlanması ile birlikte maddi ve manevi olarak zarara uğrayan, yıpranan kadına bir miktar tazminat ödenmesidir.
  • Ziynet eşyası alacağı hakkı: Düğün merasiminde takılan ziynet eşyaları yerleşik içtihatlara göre kadının kabul edilmekle birlikte, bu ziynet eşyalarının aynen veyahut değerinin talep edilmesidir.
  • Mal rejiminden kaynaklı haklar: Evlilik birliği içerisinde satın alınan taşınır/taşınmaz malvarlıklarından kadının payına düşen kısımların talep edilmesidir.
  • İştirak nafakası: 18 yaşından küçük müşterek çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için velayet hakkı kendisine verilmeyen tarafın velayet hakkı kendisinde bulunan tarafa ödemesi gereken nafaka türüdür.
  • Yoksulluk nafakası: Evlilik birliğinin sona ermesi ile birlikte ekonomik olarak zor duruma düşen taraf lehine hükmedilen nafaka türüdür. Bu nafaka boşanmanın sonuçlanması ile birlikte ödenmeye başlanmaktadır.
  • Velayet hakkı: Boşanmakta olan tarafların müşterek çocukları bulunmaktaysa hakim tarafından çocuğun üstün yararı ilkesi de göz önünde bulundurularak çocukların velayeti uygun tarafa bırakılır.

Gibi birçok hakkı vardır.

Boşanma davasından nasıl vazgeçilir?

Boşanma dosyası hangi aşamada olursa olsun, boşanma kararı kesinleşinceye kadar davacı mahkemeye vereceği bir dilekçe veya duruşmada sözlü ifade ile davadan vazgeçebilecektir. Boşanma davasından vazgeçen tarafın yeniden dava açmasına bu durum engel değildir.

Boşanmada Neler Delil Olarak Kullanılamaz?

Anayasamızın 38/8.maddesi gereğince,  “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.” Demektedir. Bununla birlikte “hukuka aykırı delil” HMK madde 189/2’de; (2) Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.” Şekliyle açıklama bulmuştur.

Bu maddeye göre, hukuka aykırı elde edilen deliller davanın ispatlanmasında dikkate alınmaz. Hukuka aykırı delil olgusu mahkemenin takdirinde olup kanunlarımızda veya Anayasada net bir çerçevesi bulunmamaktadır. Mevcut düzenlemeler dâhilinde bir delilin hukuka uygun veya aykırı olduğu hususu somut olaylara göre farklılık gösterir.

Bu neticede bir iddianın hukuki bir delil olup olmadığı olayların oluşumuna, gidişatına, iddiaların elde ediliş şekillerine ve tarafların saiklerine göre değişmektedir.

Örneğin, Taraflardan birinin eşine ait cinsel içerikler barındıran bir ses kaydını, eşinden habersiz olarak kaydedip mahkemeye delil olarak sunması özel hayatın esaslarına aykırı bir davranış olmasından dolayı delil olarak kabul edilmez. Kanun koyucunun buradaki esas amacı kişilerin özel hayatının dokunulmaz olduğunu vurgulamak ve delil olsun, ne şekilde olursa olsuncu’ bir düşünceyle Anayasa ve Uluslararası Antlaşmalardaki hükümlere ters bir saikle delil elde etmeye çalışan tarafları engellemektir.

Tenfiz davası nasıl açılır?

Boşanma ve ayrılık davalarına ilişkin yabancı mahkemelerden verilen kararların tenfizi “Kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yerdeki Aile Mahkemeleri” görülmektedir. Kişinin Türkiye’de yerleşim yeri veya sakini olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden tenfiz istenebilir.

Ancak önemle belirtmek isteriz ki, yabancı mahkeme ilamında yer almayan yeni taleplerin tenfiz davasında dinlenmesi ve karar altına alınması mümkün değildir. Tenfiz avukatı hakkında detaylı bilgi için sayfıımızı ziyaret edebilirsiniz.

Anlaşmalı boşanma davası açacağım, boşanma avukatına başvurmalı mıyım?

Türk Hukuk sisteminde avukat ile temsil zorunluluğu bulunmamaktadır. Herkes mahkeme önünde kendisini bizzat temsil edebilecektir. Ancak ileride herhangi bir hak kaybına uğramamak adına yasal süreci avukat ile takip etmekte fayda bulunmaktadır.

Ankara’da boşanma davasında avukat seçimi

Avukat seçiminde öncelikli olarak avukatın bilgi birikimine ve uzman olmasına özen gösterilmesi gerekir. Son dönemde Hukuk Fakültesi mezunları hızlı bir şekilde artmaktadır. Ancak hepsinin deneyimli ve uzman olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Bu nedenle, başarı sağlayabilmek adına Avukat konusunda titiz davranmak gerekir. Nitekim Ankara başkent olması ve büyük şehir olması nedeniyle en çok avukatın bulunduğu ikinci şehirdir. Bu nedenle bu şehirde avukat ile çalışırken dikkatli olmak gerekmektedir.

Ankara Boşanma avukatının görevi ne zaman sona erer?

Boşanma davasında avukatın görevi kural olarak boşanma kararının kesinleşmesi ile biter. Ancak, boşanma davası ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi ve ziynet alacağı davaları da aynı avukat tarafından takip ediliyorsa, avukat bu davalarında kesinleşmesine kadar görevini icra eder.

Boşanma dilekçesi Word için .doc formatında

Boşanma dilekçesi pdf belgesi formatında

 

Bu gönderiyi paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir