Mal Rejimi Davaları Avukatı Ankara

İki kişinin bir aile kurmak amacıyla bir araya gelerek memur önünde vermiş oldukları sözler sonucunda evlilik akdi oluşmaktadır. Evlilik birliğinin kurulması ile bu birlik taraflar arasında kişisel ve mali ilişkiler doğurur. İşte bu mali ilişkilerin düzenlenmesi hukukumuzda mal rejimleri ile gerçekleşmektedir. Mal rejiminden bahsedebilmemiz için kanunlara uygun şekilde gerçekleşmiş olan bir resmi nikahın bulunması gerekmektedir.

Bu yazımızda da kalk arasında mal paylaşımı olarak bilinen mal rejiminin tasfiyesi davasına ilişkin sıkça sorulan sorulara değineceğiz.

Mal paylaşımı ( mal rejimi ) nedir?

Mal rejimi, eşlerin evlilik süresi içerisinde edinmiş olduğu malvarlıklarının evlilik sona erdiğinde ne şekilde paylaştırılacağını düzenleyen bir hukuk alanıdır. Mal paylaşımı, eşlerin boşanması halinde söz konusu olabileceği gibi eşlerden birinin vefatı gibi diğer sona erme nedenlerinde de söz konusu olacaktır.

Türk Medeni Kanunu’nda mal paylaşımına ilişkin birçok mal rejimi türü düzenlenmiştir. Eşler anlaşma yaparak bu mal rejimi türlerinden birini seçebilmektedir. Ancak eşlerin herhangi bir seçimde bulunmadığı durumlarda 01.01.2002 tarihinde kabul edilen 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda kabul edilen mal paylaşımı türü edinilmiş mallara katılma rejimidir.

Edinilmiş mallara katılma rejimi, 01.01.2002 Tarihinden sonra gerçekleşen evlilikler için kabul edilen rejimdir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin yasal mal rejimi olarak kabul edilmesi üzerine o tarihte zaten evli olan vatandaşlara belli bir süre tanınmış ve bu süre içerisinde isterlerse noterde yapacakları bir düzenleme ile aralarındaki mal rejiminin mal ayrılığı olarak kalmasını sağlayabilme veya edinilmiş mallara katılma rejiminin evlilik birliğinin başından itibaren geçerli olmasına karar verme hakkı tanınmıştır. Mal rejimi sözleşmelerinin ileriye yönelik sonuç doğurmasının tek istisnasını da bu durum oluşturmaktadır.

Hiçbir seçim yapmayan tarafların ise mal rejimi evlilik birliğinin kurulduğu tarihten 01.01.2002’ye kadar mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002’den sonra ise edinilmiş mallara katılma rejimi olarak devam edecektir.

Boşanma davası ile görülen mal paylaşımı davası?

Eşler arasındaki mal rejimi evlilik birliğinin sona ermesi ile son bulur. Bu nedenle evlilik birliği sona erene kadar mal rejimi de eşler arasında devam etmektedir. Tarafların boşanma davası açması ile birlikte mal rejimi dava tarihi itibariyle sona erer.

Ancak mal paylaşımı, boşanma davası ile sona ermesine rağmen boşanma davası ile birlikte talep edilemez. Mal paylaşımına ilişkin davalar ayrı bir dava ile talep edilmelidir. Aynı dava ile talep edilmesi halinde davalar birbirinden ayrılacaktır. Bununla birlikte mal rejimi davasının boşanma davası ile aynı zamanda açılması halinde mahkeme boşanma davasının kesinleşinceye kadar mal rejimi davasını bekletecektir.

Mal rejimi avukatı nedir?

Avukatlık Kanunu’na göre avukatlar her türlü dava ve uyuşmazlıklarda müvekkillerini serbestçe savunabilir ve temsil edebilir. Bu nedenle avukatlık mesleğinde branş ayrımı bulunmamakta olup mal paylaşımı avukatı olarak ayrı bir avukatlık türü yoktur.

Ancak hukukun dalları oldukça geniş ve kapsamlı olup avukatlar belirli bir alana yönelerek bu alanda uzmanlık kazanabilmektedir. Gerçekten de aile hukukundan kaynaklı yürütülen boşanma, nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi davaların kendine özgü nitelikleri bulunmakta olup her dava bambaşka hayatlara etki etmektedir. Bununla birlikte eşler arasında yıllarca elde edilen malvarlıklarının doğru bir şekilde taksim edilebilmesi için bu alanda uzman bir avukat ile çalışılması oldukça önemlidir. Aksi halde telafisi güç sonuçlar ortaya çıkabileceğinden, teknik bilgi ve birikimine sahip uzman bir aile hukuku avukatı ile çalışmak son derece önemlidir.

Mal paylaşımı avukatının görevleri

Avukatlık Kanunu gereğince avukatlar her türlü dava, iş ve işlemlerini vekaletname ile takip etmek zorundadır. Bu nedenle avukatların görevleri vekaletname görevinin yerine getirilmesi üzerine kurulu olup karşılıklı olarak güven ilişkisine dayalıdır. Aile Hukukundan kaynaklı davalarda da taraflar arasındaki en özel konulara ilişkin olup gizlilik oldukça önemlidir.

Bu doğrultuda mal paylaşımı avukatının görevi, bu gizlilik ve güven ilişkisi çerçevesinde müvekkilini hukuken aydınlatmak, yol göstermektir. Dava konusu olay ile ilgili kanunları en iyi ve doğru bir şekilde uygulayıp müvekkilinin haklarını korumak avukatın asli görevidir.

Mal paylaşımı avukatlık ücretleri

Mal paylaşımı davalarında avukatın alması gereken minimum tutar, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenmektedir. 202 yılı güncel tarifesine göre bu davalar için belirlenen ücret en az 17.900-TL’dir.

Mal paylaşımı davalarında avukat tutmak gerekli mi?

Türk Hukuk sisteminde avukat ile temsil zorunluluğu bulunmamaktadır. Herkes mahkeme önünde kendisini bizzat temsil edebilecektir. Ancak ileride herhangi bir hak kaybına uğramamak adına yasal süreci avukat ile takip etmekte fayda bulunmaktadır.

Boşanma sonrası mal paylaşımı davası?

Mal paylaşımı, boşanma kararının kesinleşmesi sonucunda boşanma davasının açıldığı tarih itibari ile sona ermektedir. Bu nedenle boşanma kararının kesinleşmesi sonucunda tarafların evlilik birliği içinde elde etmiş olduğu taşınır, taşınmaz ve para gibi malvarlıklarının paylaşımı yapılan yargılama sonucunda gerçekleştirilecektir.

Boşanmada hangi mallar paylaşılır?

Boşanma davasında, eşlerin evlilik birliği içinde karşılığını vererek edinmiş oldukları taşınır, taşınmaz ve nakit gibi malvarlıklarının paylaşımı yapılmaktadır.  Türk Medeni Kanunu 219.madde gereğince eşlerin edinilmiş malları;

  1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
  2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
  4. Kişisel mallarının gelirleri,
  5. Edinilmiş malların yerine geçen değerlerdir.

Boşanmada hangi mallar paylaşılmaz?

Boşanma davası sonucunda mal paylaşımına dahil edilemeyecek malvarlıkları Türk Medeni Kanunu’nun 220.maddesinde açık bir şekilde sıralanmıştır. Bu malvarlıkları kanun gereğince o eşin kişisel malı kabul edilmekte olup mal paylaşımına konu edilemezler.

Kanunda sayılan kişisel mallar şu şekildedir;

  1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  3. Manevî tazminat alacakları,
  4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

Boşanmada mallar nasıl paylaşılır?

Boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine geçilir. Eşler birbirlerinden olan alacaklarını katılma alacağı ve değer artış payı alacağı, katkı payı alacağı şeklinde talep edebilmektedir.

Ancak önemle belirtmek gerekir ki toplumdaki en büyük yanılgılardan biri, mal paylaşımı sonucunda malın mülkiyetinin yarısının kendilerine ait olacağıdır. Ancak bunun aksine mal rejiminden doğan alacaklar ayni bir alacak olmamakla birlikte malın değerinin yarısı da eşe ait olmayacaktır. Tasfiye sırasında eşlerin edinilmiş ve kişisel malları belirlenerek ayrılır, her eş diğerinde bulunan kişisel malını geri alır, değer artış payı, eklenecek değerler ve denkleştirme yapıldıktan sonra, artık değer bulunur.

Artık değer, ekleme (TMK m. 229) ve denkleştirme (TMK m. 230) yapıldıktan sonra elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır.

  • Katılma Payı Alacağı: Eşlerin bu alacak kalemine hak kazanması için herhangi bir harcama yapması, katkıda bulunması şartı aranmamaktadır. Bu alacak kaleminde mal varlığının evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallardan olması kanunen yeterlidir.
  • Değer Artış Payı Alacağı: Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına bir karşılık almaksızın kendi kişisel malvarlığından katkıda bulunmuş ise mal paylaşımı sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışından katkısı oranında alacak hakkına sahip olur.
  • Katkı Payı: Edinilmiş mal rejimi öncesinde taraflardan birinin diğer eşin bir malı edinmesinde kendi malından bir katkıda bulunması halinde, bu katkısını katkı payı alacağı olarak talep edebilme imkânı vardır. Ancak bu katkının edinilmiş mal rejiminin aksine mutlaka para veya para ile ölçülebilen maddi veya hizmet şeklindeki bir katkı olması gerekmekteydi. Kısaca, katkı payı alacağında özellikle ev hanımlarının emek ile yapmış olduğu katkıda emeğinin karşılığını alması söz konusu değildir.

Boşanmada mal rejimi için dava açma süresi

Yukarıda da izah ettiğimiz üzere mal paylaşımı davası, boşanma davası kesinleşinceye kadar bekletilmektedir. Boşanma davasının kesinleşmesi akabinde mal paylaşımı davası açmak için gereken süre Türk Medeni Kanunu’nun 178. Maddesinde açık bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Ancak boşanma davalarının oldukça uzun sürmesi ve kanun ile öngörülen zamanaşımı süresinin oldukça kısa olması nedeniyle bu hususta uygulamada farklılıklar söz konusudur. Yargıtay yerleşik içtihatlarında mal paylaşımı davalarının boşanma davasından ayrı bir dava olduğunu kabul ederek mal paylaşımı davalarında zamanaşımı süresini 10 yıllık genel zamanaşımı süresi olarak kabul etmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/ 8- 375 Esas 2013/ 520 Karar sayılı ilamında ‘4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu sistematiği incelendiğinde; 178. maddenin, Kanunun “İkinci Kitap, Birinci Kısım, İkinci Bölüm-Boşanma” düzenlemesi içinde, “Boşanmada tazminat ve nafaka” kenar başlığı altında yer aldığı görülür. Oysa katılma alacağı TMK, “İkinci Kitap, Birinci Kısım, Dördüncü Bölüm-Eşler Arasındaki Mal Rejimi” düzenlemesi kapsamında (TMK m. 231 vd.) yer almaktadır.

Mal rejiminin “boşanma” dışındaki sebeplerle sona ermesi halinde, katılma alacağında zamanaşımı süresinin TBK m. 146(EskiBK m. 125) uyarınca on yıl olacağı genel kabul gören bir husustur (ANIL, Yaşar Şahin/TANER, Yonca: Eşler Arasındaki Mal Rejimleri, Legal Kitabevi, İstanbul 2011, s. 191-193; DURAL/ÖĞÜZ/GÜMÜŞ, s. 391). Özel Daire de, yukarıya metni alınan kararında belirttiği üzere, mal rejiminin boşanma dışındaki hallerde; yani eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona ermiş ya da aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince mahkemece evliliğin iptaline karar verilmesi hallerinde 4721 sayılı TMK.nun 5. maddesinin yollamasıyla TBK m. 146(eBK m. 125) uyarınca on(10) yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağını kabul etmektedir. Mal rejiminin boşanma nedeniyle sona ermesi halindeki zamanaşımı süresini, salt TMK. m.178’deki “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları” ifadesine dayandırmak kanun koyucunun amacına da uygun düşmez. Zira, kanun koyucu mal rejimleri için ayrı ve özel bir zamanaşımı süresi öngörmek isteseydi, bunu ayrıca düzenler ve salt boşanma ile sınırlı olarak değil de mal rejiminin diğer sona erme halleri (TMK m. 225) için de öngörürdü (KILIÇOĞLU, s. 1292). Şu hâlde katılma alacağında zamanaşımı süresinin TMK m. 178 uyarınca belirlenmesine imkân bulunmamaktadır” şeklindeki kararı ile dava süresi yönünden uygulamaya yön vermiştir.

Boşanma davasında mal kaçırma nasıl engellenir?

Eşlerin boşanma aşamasına gelmesi ile birlikte ortak malvarlıklarının kaçırılması sorunu en çok karşılaşılan sorunlardan biridir. Ancak kanun bu konuda da eşlerin hak kaybına uğramaması adına birtakım düzenlemelerde bulunmuştur. Buna göre;

Aile Konutu Şerhi: Eşlerden biri diğer eşin rızası aranmaksızın muhtardan alacağı aile konutu belgesi ve evlilik cüzdanı ile evinin bulunduğu yer tapu müdürlüğüne giderek konut için aile konutu şerhi koydurabilmektedir. Bu durumda eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.

İhtiyati Tedbir Kararı: Eşlerden biri, malvarlıklarının kaçırılmasını engelleyebilmek adına mahkemeden taşınır veya taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini isteyebilir. Bu durumda mahkemece talebinin kabul görmesi halinde bu taşınır veya taşınmazların kayıtları üzerine ihtiyati tedbir kararı vardır şeklinde şerh düşülecek olup bu şerh nedeniyle diğer eş herhangi bir şekilde satış vb. işlem yapamayacaktır.

Ancak tüm bu işlemler yapılmadan diğer eşin malvarlıklarını muvazaalı (anlaşmalı) bir şekilde elden çıkarması halinde eş, bu satış işlemlerinin hileli ve mal kaçırma amacıyla gerçekleştiğini ispat etmesi halinde mal paylaşımındaki kendi alacak miktarını talep edebilecektir.

Ev ve araba paylaşımı?

Toplumumuzda mal paylaşımı davalarına en çok konu olan malvarlıkları ev ve arabalardır. Bu malvarlıklarının nasıl pay edilebileceği, tapuda işlemlerin nasıl olacağı şeklindeki sorular sıkça karşılaştığımız sorulardır. Ancak yukarıda da açıklamış olduğumuz üzere mal paylaşımı davalarında dava sonucunda malların mülkiyeti ikiye bölünmemektedir. Bu davalar sonucunda ev ve arabanın güncel piyasa değerleri bilirkişi incelemesi ile tespit edilecek ve bu tespit sonucunda taşınmazın değeri üzerinden tarafların alacakları, nakdi değer şeklinde belirlenecektir.

Mal rejimi ( paylaşımı ) davalarında görevli ve yetkili mahkeme

Mal paylaşımı davalarına bakmakla görevli mahkemeler, boşanma davalarında da olduğu üzere aile mahkemeleridir. Ancak davanın hangi yer aile mahkemesinde açılacağı hususu Türk Medeni Kanunu 214.madde ile düzenlenmiştir. Buna göre, eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir:

  1. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,
  2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,
  3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.

Şirket hisselerinin paylaşımı

Şirket hisselerinin paylaşımı da boşanma davasından ayrı olarak açılacak mal rejiminin tasfiyesi davası ile talep edilecektir. Şirket hisselerinin mal paylaşımı kapsamında talep edilebilmesi için şirket hisselerinin mutlaka evlilik birliğinden sonra edinilmiş olması ve TMK 219.madde kapsamında edinilmiş mal niteliği taşıması gerekmektedir. Aksi halde 220.madde ile düzenlenen kişisel mal olması halinde diğer eşin şirket hissesi üzerinde mal rejiminden kaynaklı alacağı olamayacaktır. Yine eşler arasında mal ayrılığı rejiminin seçilmiş olması durumunda da eşlerin şirket hissesine ilişkin alacak hakkı bulunmamaktadır.

Şirket hisseleri konusunda mal paylaşımı oldukça önemli ve titizlikle çalışılması gereken bir husustur. Zira burada alacağın türü ve şekli, şirketin ve şirket hissesinin türüne göre de değişkenlik gösterecektir. Bu nedenle bu hususta alanında uzman bir avukattan danışmanlık hizmeti alınması oldukça önemlidir.

Edinilmiş mallar nedir?

Edinilmiş mallar, Türk Medeni Kanunu 219.maddesinde düzenlenmiş olup kısaca bir tanımını yapmak gerekirse eşlerden her birinin evlilik birliği süresince karşılığını vererek elde etmiş olduğu para ile ölçülebilen malvarlığı değeridir. Kanunda edinilmiş mal olarak belirlenen mallar şu şekildedir;

  1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
  2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
  4. Kişisel mallarının gelirleri,
  5. Edinilmiş malların yerine geçen değerlerdir.

Edinilmiş mallara katılma rejimi nedir?

Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin boşanma davası açılana kadar edindiği malvarlığı unsurlarına diğer eşinde para ile ölçülebilen bir katkıda bulunmamış olsa dahi ortak olmasıdır. 01.01.2002 Tarihli yeni Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile birlikte edinilmiş mallara katılma rejimi, yasal mal rejimi olarak kabul edilmektedir. Eşlerin anlaşma ile başkaca bir mal rejimi kabul etmemesi halinde, boşanmanın gerçekleşmesi ile birlikte edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır.

Zina ve aldatma sebebiyle olan boşanmada mal paylaşımı olur mu?

Boşanma davalarında taraflara yüklenen kusur durumlarının ve tarafların hangi gerekçe ile boşandıklarının mal paylaşımı davalarında bir önemi bulunmamaktadır. Kanun gereği her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Ancak zina ve aldatma sebebiyle boşanmış olmak bu durumun bir istisnasıdır.

Zina (aldatma) nedeniyle boşanma kararı verilmesi hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.

Ancak buradaki en önemli husus şu ki, zina nedeniyle aldatan eşin payının azaltılması veyahut kaldırılması hali yalnızca edinilmiş mallara katılma rejiminde mümkündür. Diğer mal rejimlerinde bu hüküm uygulanmayacaktır.

Eşlerden birinin ölümü halinde mal paylaşımı

Eşlerden birinin ölümü halinde, boşanma halinde olduğu gibi mal rejimi sona erer. Ancak burada iki ayrı tasfiyenin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar eşlerden birinin ölümü üzerine edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilmesi ile ölen eşin kanuni ya da atanmış mirasçıları arasında terekesinin tasfiye edilmesidir.

Eşlerden birinin ölümü durumunda ilk olarak eşler arasındaki mal paylaşımı mal tasfiyesi ile gerçekleştirilir. Bunun sonucunda eşlerin birbirlerine karşı sahip oldukları katılma alacaklarının miktarları belirlenmiş olur. Çünkü sağ olan eşin ölen eşe karşı katılma alacağı hakkına sahip olduğu durumlarda, söz konusu katılma alacağı ölen eşin terekesinin borcu olarak kabul edilir ve ölen eşin mirasının mirasçılar arasında paylaştırılmasından önce terekeden düşülür.

Eşler arasındaki mal paylaşımının gerçekleştirilmesinden sonra miras paylaşımına geçilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, sağ kalan eş aynı zamanda ölen eşin kanuni mirasçısıdır. Dolayısıyla edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilmesinden sonra sağ kalan eş mirasın paylaştırılmasında da yer alır.

Evlenmeden önce alınan malların paylaşımı

Ülkemizde yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edildiğinden, eşlerin evlilik birliği öncesinde almış oldukları malları kişisel mal kabul edilmektedir. Kişisel mal varlıkları mal paylaşımına konu olmamaktadır.

Ancak evlilik birliğinden önce eşlerden birinin satın almış olduğu malvarlığının kredi ile alınmış olması halinde, kredi ödemelerinin evlilik birliği içerisinde ödenmeye devam etmesi durumunda malvarlıkları evlilik birliği içinde ödenen kredi tutarı oranında mal paylaşımına dahil edilebilmektedir. Burada mahkemece, alanında uzman bilirkişiler tarafından hesaplama yaptırılarak alacak tutarları belirlenecektir.

Yine eşlerden birinin evlenmeden önce almış olduğu malvarlığını, evlilik birliği içinde satarak yeni bir malvarlığı edinmesi halinde de bu malvarlığı önceki malvarlığının bedeli oranında o eşin kişisel malı olarak kabul edilir.

Mirastan kalan malların paylaşımı

Miras Türk Medeni Kanunu’nun 220.maddesi gereğince kişisel mal kabul edilmektedir. Bu nedenle eşlerden birine miras kalması durumunda, eşin miras kalan malvarlığı mal paylaşımına konu edilemeyecektir.

Bununla birlikte miras kalan eşin, bu miras payı ile evlilik birliği içinde mal edinmesi halinde de edinilen malvarlığı bu eşin kişisel malı olarak kalacak ve mal paylaşımına kişisel malı oranında dahil edilmeyecektir.

Karar kesinleşmeden mal paylaşımı yapılabilir mi?

Eşler arasındaki malvarlığının yönetimi ve bu malvarlıklarından yararlanma gibi tüm tasarruf işlemleri evlilik birliğinin sona ermesi ile sonlanmaktadır. Bu nedenle boşanma kararı kesinleşmeden mal paylaşımı yapılamayacaktır.

Mal paylaşımına ilişkin davanın boşanma davası ile birlikte açılması halinde ise, mahkemece boşanma davası bekletici mesele yapılarak kesinleşinceye kadar mal paylaşımı davası bekletilecektir.

Çekişmeli ve anlaşmalı boşanmada mal paylaşımı farklı mı?

Çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davalarında mal paylaşımı farklı olmaktadır. Çekişmeli boşanma davasında boşanma davasından ayrı bir dava ile taraflar arasındaki malların paylaşımı mahkemeden talep edilmektedir.

Ancak anlaşmalı boşanma davasında, taraflar her konuda karşılıklı olarak anlaşarak anlaşmalı boşanma protokolünü düzenlemektedir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davasında taraflar herhangi bir uyuşmazlık durumu kalmaksızın tüm malvarlığını dilekleri şekilde paylaştırabilirler.

Evliyken alınan ev boşanınca kimin olur?

Evli iken alınan ev, boşanma sonucunda tapuda kimin adına kayıtlı ise onun adına kayıtlı olmaya devam eder. Çünkü mal paylaşımı davalarında paylaşım mülkiyetin paylaştırılması şeklinde gerçekleşmemektedir. Mal paylaşımı davalarında, mal paylaşımı dava konusu malvarlıklarının güncel rayiç değerlerinin belirlenmesi sonucunda bu değerler üzerinden bir alacak miktarına hükmedilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle tarafların aksi yönde bir anlaşması veyahut talebi olmaması halinde, dava konusu evin mülkiyeti aynı kişide kalmaya devam edecek fakat bu eş diğer eşe mahkemece hükmedilen alacak tutarını ödemek ile yükümlü olacaktır.

Evlilik öncesinde alınan ev boşanınca kimin olur?

Evlilik öncesinde alınan ev, boşanma sonucunda tapuda kimin adına kayıtlı ise onun adına kayıtlı olmaya devam eder. Çünkü evlilik öncesinde alınan ev, o eşin kişisel malı olduğundan mal paylaşımına konu edilemeyecektir. Bu nedenle evliyken alınan evin aksine bu ev için diğer eşe bir para alacağı ödemek durumunda kalmayacaktır.

Bu gönderiyi paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir