Terör Eylemlerinden Zarar Gören Vatandaşların Tazminat Hakları

Devletin terörle mücadele faaliyetinden dolayı zarar görenler veya terör eylemlerinden dolayı zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin  “maddi zararları”  5233 Sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun uyarınca sulhen karşılanması düzenlenmiştir.

Öncelikle Zarar gören, mirasçıları veya yetkili temsilcilikleri valiliklere başvuru gerçekleştirmeleri gerekir. Söz konusu başvuru süresi ise; zarar konusu olayların öğrenilmesinden itibaren 60 gün içinde her halde olayın meydana gelmesinden itibaren 1 yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları halinde gerekli işlemler başlanır. Yapılan bu başvurular Zarar Tespit Komisyonları tarafından incelemeye alınmakta olup inceleme süresi en fazla 6 ay dır.

Sulh yoluyla karşılanacak zararların kapsamı ise yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; hayvanlara, taşınır ve taşınmaz mallara verilen zararlar, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan zararlardır.

Komisyon tarafından karşılanacak zararlara ilişkin olarak sulhname hazırlanır ve karşı tarafa tebliğ edilir. Karşı tarafça sulhname tasarısı kabul edilmemesi halinde komisyon uzlaşma tutanağı düzenleyerek bir örneği ilgiliye gönderilir. Bir diğer önemli husus, 5233 Sayılı Kanun uyarınca zarar kapsamına manevi zararlar dâhil edilmemiştir.

EĞER UYUŞMAZLIK SULH YOLUYLA ÇÖZÜMLENEMEZSE İLGİLİ İDARİ YARGI YOLUNDA DAVA AÇABİLECEKTİR.

TERÖR EYLEMLERİNDEN DOLAYI BAŞVURULABİLECEK YARGI YOLLARI NELERDİR?

5233 Sayılı Kanun uyarınca zarar görenler idari yargı yoluna başvurarak idare mahkemesinde tam yargı davası açabilirler. Kişisel hakkı zedelenen taraflar, tam yargı davası açabilirler. Dava açma süresi Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gündür. Süreler İYUK 7. Maddesi uyarınca: İdari uyuşmazlıklarda;  yazılı bildirimin yapıldığı,   adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren on beş gün sonra işlemeye başlar.   İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.

667 sayılı Sayılı Olağanüstü Kanun Hükmünde Kararname uyarınca darbe girişimi sonucunda zarar gören veya hayatını kaybeden sivil vatandaşlar ve kamu görevlileri hakkında “Vazife malulü aylığı bağlanması ve diğer haklar”  başlıklı maddesi uyarınca da nakdi tazminata hak kazanırlar. 667 Sayılı KHK’nin 7. Maddesi bu hususu düzenlemiş olup; “15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebiyle hayatını kaybeden veya malul olan sivillere 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamında bağlanacak aylıklarının hesabında aynı fıkranın (h) bendi hükümleri esas alınır ve kendileri ile hak sahipleri, söz konusu (h) bendi kapsamında bulunanlara ilgili mevzuatında sağlanan diğer haklardan aynı şekilde yararlandırılır. Ancak, dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarı, malulün ya da ölenin kendisine bağlanacak aylıktan az olamaz. Ayrıca, bunlar ile bu eylemler sebebiyle yaralananlar hakkında 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun nakdi tazminat hükümleri uygulanır. Bu şekilde bağlanacak aylıklarda, genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin borç olmama şartı aranmaz.

(2) Birinci fıkra kapsamına giren ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında emeklilik ikramiyesine müstahak olanların emeklilik ikramiyeleri, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) 115 katından az olmamak üzere, 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükümleri esas alınarak ödenir. Birinci fıkra kapsamına girmekle birlikte emeklilik ikramiyesine müstahak olmayan sivillerden yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanların kendileri ile ölenlerin kanuni mirasçılarına en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) 170 katı, diğer malullere ise en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dâhil) 115 katı tutarında ek tazminat, nakdi tazminata ilişkin esas ve usuller çerçevesinde ilgili kurumlar tarafından ödenir.” şeklindedir.

Bu sebeple olağanüstü hal kapsamında zarar gören veya hayatını kaybeden sivil vatandaşlar için 667 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında 7. Madde uyarınca 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun hükümleri uygulanır ve ayrıca bunlar ile bu eylemler sebebiyle yaralananlar hakkında 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun nakdi tazminat hükümleri uygulanır. Bu şekilde bağlanacak aylıklarda, genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin borç olmama şartı aranmaz.

2330 Sayılı Nakdi Tazminat Kanunu’nu 1. Maddesi uyarınca Bu kanunun kapsamında; barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle , trafik ve yol güvenliğini veya tutuklu ve hükümlülerin sevk ve nakillerini sağlamakla görevli olanların ; Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatında bulunan patlayıcı maddelerin incelenmesi, muhafazası, nakli, imha edilmesi ve zararsız hâle getirilmesi işlemlerinde görevlendirilenlerin bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri veya engelli hâle gelmeleri halinde ödenecek nakdi tazminat ile birlikte bağlanacak aylığın ve bu yüzden yaralanmaları halinde ödenecek nakdi tazminatın esas ve yöntemlerinin düzenlenmesidir.:”  şeklinde olup görev esnasında zarar görenler bu kanun uyarınca nakdi tazminata hak kazanırlar.

Nakdi Tazminata İlişkin Bazı Emsal Danıştay Kararları

DANIŞTAY 15. DAİRE E. 2015/9899 17.12.2015 tarihli kararı

İstemin Özeti: Davacının, Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapmakta iken 25.5.2009 tarihinde görevli bulunduğu Solmaz Kılıçtepe Polis Merkezinde kalp krizi geçirmesi sonucu yaşamını kaybeden muris eşinden dolayı 2330 Sayılı Kanun uyarınca tazminat isteminin reddine dair 18.11.2014 tarih ve 2014/1122 Sayılı Nakdi Tazminat Komisyonu kararının iptali istemiyle açılan davada, Ankara 13. İdare Mahkemesi’nce; ölüm olayının görev sırasında iken geçirmiş olduğu rahatsızlık sonucunda meydana geldiği, ölüm olayının görev sırasında ve görevin etkisiyle meydana geldiğinin kabulü suretiyle davacılara 2330 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca nakdi tazminat ödenmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen davaya konu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline dair 11.9.2015 tarih ve E:2015/69; K:2015/1226 Sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması ve yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir.

Düşüncesi: Yürütmenin durdurulması isteminin davacının savunması alındıktan sonra incelenmesi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay On beşinci Dairesi’nce yürütmenin durdurulması talebi hakkında dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR: Uyuşmazlığın niteliğine ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlere göre, Mahkeme kararının yürütülmenin durdurulması yolundaki istemin, karşı tarafın temyize cevap dilekçesinin alınmasından veya yasal cevap verme süresi geçtikten sonra incelenmesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm erişim tarihi: 13.10.2016)

T.C.

DANIŞTAY

11. DAİRE

E. 2009/8252

K. 2013/2222

T. 5.3.2013

• ÖDENMEYEN AYLIK VE TAZMİNAT FARKLARININ TAHSİLİ İSTEMİ ( Davacılar Tarafından Yapılmış Olan İki Başvuru Olduğu – İdari Başvurular İle Dava Dilekçesinde Yer Alan Taleplerin Birbiriyle Uyumlu Olup Olmadığı Saptanmadan Karar Verilmiş Olmasında Hukuka Uygunluk Bulunmadığı )

• MURİSİN TERÖR SALDIRISI SONUCU ÖLMESİ NEDENİYLE TAZMİNAT ( Başvuru Dilekçeleri İle 2330 Sayılı Kanun Uyarınca Nakdi Tazminat Ödenmesi ve Bu Yasaya Göre Aylıkların Arttırılmasının mı İstendiği Yoksa 3713 Sayılı Kanun Uyarınca Aylıkların Yükseltilmesinin mi İstenildiğinin Net Bir Şekilde Ortaya Konması Gerektiği )

• DAVA SÜRESİ ( Davacılar Tarafından Yapılmış Olan İki Başvuru Olduğu – Başvuru Dilekçelerindeki Talepler ve Başvuru Tarihleri Dikkate Alındığında İdare Mahkemesince Yeniden Verilecek Kararda Talepler Yönünden Davanın Süresi İçerisinde Açılıp Açılmadığının da Değerlendirilmesi Gerektiği )

• HUSUMET ( Başvuru Dilekçelerinde Nakdi Tazminat Ödenmesi Yolunda Bir Talep Var İse Başvurunun Nakdi Tazminata Dair İstemin Bu Konuda Yetkili Makam Olan Ptt Genel Müdürlüğünce Değerlendirilmesi Gerekmekte Olup İdare Mahkemesince Yeniden Verilecek Kararda Dosyanın Husumet Yönünden de Tekrar Değerlendirilmesi Gerektiği )

2330/m.3/a

ÖZET : Dava, terör örgütü mensuplarının saldınsı sonucu vefat eden davacılar murisinden dolayı bağlanan aylığın 2330 Sayılı Nakdi Tazminat Ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun hükümleri uyarınca arttırılması ve nakdi tazminat ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptaline ve ödenmeyen aylık ve tazminat farklarının olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davacılar tarafından yapılmış olan iki başvuru olduğu dikkate alındığında, bu başvuru dilekçeleri ile, 2330 Sayılı Kanun uyarınca nakdi tazminat ödenmesi ve bu Yasaya göre aylıkların arttırılmasının mı istendiği yoksa 3713 Sayılı Kanun uyarınca aylıkların yükseltilmesinin mi istenildiği net bir şekilde ortaya konup, idari başvurular ile dava dilekçesinde yer alan taleplerin birbiriyle uyumlu olup olmadığı saptanmadan karar verilmiş olmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Başvuru dilekçelerindeki talepler ve başvuru tarihleri dikkate alındığında, idare Mahkemesince yeniden verilecek kararda, talepler yönünden davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, şayet başvuru dilekçelerinde nakdi tazminat ödenmesi yolunda bir talep var ise, başvurunun yönetmelik uyarınca, nakdi tazminata dair istemin bu konuda yetkili makam olan PTT Genel Müdürlüğünce değerlendirilmesi ve bir sonuca bağlanması gerekmekte olup, idare Mahkemesince yeniden verilecek kararda dosyanın husumet yönünden de tekrar değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

İstemin Özeti : Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 30.6.2009 tarihli ve E 2008/1875: K 2009/902 Sayılı kararının iptal ve kabule dair kısmının davalı idare tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Davacılar tarafından yapılmış idari başvurular ile dava dilekçesinde yer alan taleplerin birbiriyle uyumlu olup olmadığı saptanmadan karar verilmiş olmasında, öte yandan, nakdi tazminata dair istemin bu konuda yetkili makam olan Ulaştırma Bakanlığı’nca değerlendirilmesi ve bir karara bağlanması gerektiğinden dosyanın sadece Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı husumetiyle tekemmül ettirilerek karar verilmiş olmasında hukuka uygunluk bulunmadığından, eksik incelemeye dayalı olarak verilmiş olan idare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, PTT İşletme Genel Müdürlüğü Van Başmüdürlüğünde teknisyen olarak görev yapmakta iken Şırnak ili Uludere ilçesi Ortasu Köyü yakınlarında iletişim ağlarının bakım onarım çalışmaları sırasında terör örgütü mensuplarının saldınsı sonucu vefat eden davacılar murisinden dolayı bağlanan aylığın 2330 Sayılı Nakdi Tazminat Ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun hükümleri uyarınca arttırılması ve nakdi tazminat ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptaline ve ödenmeyen aylık ve tazminat farklarının olay tarihi olan 29.11.1989 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince: davacılar murisinin vefat olayının, devlet güçlerini sindirme amacına yönelik bir saldırı sonucu gerçekleştiğinden bahisle, davaya konu işlemin iptaline, nakdi tazminat tutarının ve aylık farklarının, başvuru tarihi olan 15.5.2008 tarihinden başlatılmak ve aynı tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine, önceki döneme ait parasal hakların ödenmesine dair istemin reddine karar verilmiştir.

Davalı idare, Mahkeme kararının, iptal ve kabule dair kısmının hukuka aykırı olduğunu öne sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

2330 Sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin ( a ) fıkrasında, bu Kanun kapsamına girenlerden ölenlerin kanuni mirasçılarına, en yüksek Devlet memuru brüt aylığının ( ek gösterge dahil ) 100 katı tutarında nakdi tazminat ödeneceği: Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinin ( a ) fıkrasında da, güvenlik ve asayişin korunmasında hizmetlerinden yararlanılması zorunlu görülen ve bu amaca yönelik görev verilen veya güvenlik kuvvetlerine kendiliklerinden yardımcı olan şahıslar ile bunların eş, füru, ana, baba ve kardeşlerinin tazminatlarının içişleri Bakanlığınca, diğer kamu personeli ile bunların eş, füru, ana, baba ve kardeşlerinin tazminatlarının bu personelin bağlı olduğu bakanlık veya kurum tarafından ödeneceği hüküm altına alınmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacılar vekilinin, 9.7.2007 tarihinde davalı idareye başvurarak, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca aylıklarının yükseltilmesini talep ettiği, bu başvurunun 3713 Sayılı Kanun uyarınca değerlendirilmek suretiyle 30.7.2007 tarihli işlem ile reddedildiği, bu kez davacılar vekili tarafından, 15.5.2008 tarihli dilekçeyle davalı idareye başvurulduğu, bu başvurunun da iptali istenilen 30.5.2008 tarihli işlemle reddedildiği, bu ret işleminde de 3713 Sayılı Yasaya değinildiği, bunun üzerine 3.9.2008 tarihinde kayda giren dava dilekçesi ile, 30.5.2008 tarihli işlemin iptaline ve 2330 Sayılı Kanun uyarınca nakdi tazminat ve aylık farklarının ödenmesine karar verilmesi istemiyle Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı husumetiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacılar tarafından 9.7.2007 ve 15.5.2008 tarihlerinde yapılmış olan iki başvuru olduğu dikkate alındığında, bu başvuru dilekçeleri ile, 2330 Sayılı Kanun uyarınca nakdi tazminat ödenmesi ve bu Yasaya göre aylıkların arttırılmasının mı istendiği yoksa 3713 Sayılı Kanun uyarınca aylıkların yükseltilmesinin mi istenildiği net bir şekilde ortaya konup, idari başvurular ile dava dilekçesinde yer alan taleplerin birbiriyle uyumlu olup olmadığı saptanmadan karar verilmiş olmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Başvuru dilekçelerindeki talepler ve başvuru tarihleri dikkate alındığında, idare Mahkemesince yeniden verilecek kararda, talepler yönünden davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, şayet başvuru dilekçelerinde nakdi tazminat ödenmesi yolunda bir talep var ise, başvurunun yukarda yer verilen yönetmelik uyarınca, nakdi tazminata dair istemin bu konuda yetkili makam olan PTT Genel Müdürlüğünce değerlendirilmesi ve bir sonuca bağlanması gerekmekte olup, idare Mahkemesince yeniden verilecek kararda dosyanın husumet yönünden de tekrar değerlendirilmesi gerektiği açıktır.

SONUÇ  : Açıklanan sebeplerle davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Mahkeme kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemeye gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay’da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.  http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm erişim tarihi 13.10.2016)

KAYNAKÇA

  1. AVCI, Ahmet, Yargı Kararları Işığında Terör Eylemlerinden Dolayı İdarenin Sorumluluğu, Seçkin Yayınları, Nisan 2013.
  1.  Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm erişim tarihi: 13.10.2016)

Benzer yazılar :

Fahiş Miktarda Düzenlenen İştirak Nafakası İstinaf/Temyiz Edilebilir

Türk Medeni Kanunu’muzun 182/2. maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim...

Eşini Terk Etmeye Zorlayan Kişi Dava Açamaz

EŞİNİ TERK ETMEYE ZORLAYAN DAVA AÇAMAZ Terk sebebiyle boşanma özel boşanma sebeplerinden biridir.  Tarafların terk sebebine dayanarak boşanma davası açabilmesi için...

Resmi Nikahı Bulunmayanların Tazminat Hakkı Var mıdır?

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 118 ve 201 maddeleri arasında düzenlenen aile hukuku, resmi nikahla evlilik bağı kurulmuş kişiler için...

Belediye Mallarının Haczedilmesi

(YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ’NİN 22.01.2015 TARİH VE 2014/25402 E., 2015/18875 K. SAYILI KARARININ DEĞERLENDİRİLMESİ)   6552 sayılı torba Yasa ile 5393 sayılı...