Blog & Haberler

Miras bırakanın ölümü ile miras bırakanın malları ve borçlarının toplamına “tereke” denir.

Tereke, küllî halefiyet ilkesi gereği miras bırakanın ölümü ile birlikte bir bütün olarak hem mallar hem borçlar olarak mirasçılara geçer. Miras bırakanın tek bir mirasçısının bulunması hâlinde mirasın geçişiyle ilgili herhangi bir sorunla karşılaşılmaz. Ancak, miras bırakanın birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde, terekenin paylaşılmasında sorunlarla karşılaşılır. Medenî Kanun, bu tür sorunlar çözümleninceye kadar mirasçılar arasında miras ortaklığının bulunduğunu kabul etmiştir.

Medeni Kanun Madde 640- Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Bu sorunlardan biride tereke mallarının tarım arazisi olmasıdır. Tarım arazilerinin mirasçılar arasında paylaştırılması ve birçok parçaya bölünmesinin önüne geçmek isteyen kanun koyucu bu hususta birçok kısıtlama getirmiştir. Çünkü toprak devleti oluşturan asli unsurlardandır ve toprağında en verimli kısımlarını tarım arazileri oluşturur. Ayrıca Anayasa’nın 44 ve 45’nci maddeleri ile devlete, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak gibi birtakım ödevler yüklenmiştir.

Anayasa Madde 44 – Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tesbit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.

Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir.

Anayasa Madde 45 – Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer’aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.

Tarım arazilerinin bölünmesi ve parçalanması hep toprağı verimsizleştir hem de tarım yapılmasını imkânsız hale getirmektedir. Devlet bunun önüne geçebilmek için ve tarım arazilerinin bütünlüğünü korumak için belirli tedbirler almıştır.

6537 SAYILI KANUN VE 5403 SAYILI TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU

Medenî Kanun’da tarım arazilerinin özgülenmesi düzenlenmişti. Ancak, 30.4.2014 tarih ve 6537 sayılı Kanun ile 3.7.2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerinde daha ayrıntılı bir düzenleme yapılmış ve Medenî Kanununda düzenlenen hükümler yürürlükten kaldırılmıştır.

6537 sayılı kanun ile 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu’na getirilen değişikliklerin belki de en önemlisi; hükümlerin emredici nitelikte olmasıdır. Yani mülga edilen Medenî Kanun’daki hükümler gibi mirasçıların hepsinin anlaşması veya hâkimin takdiriyle dahi tarım arazileri belirli istisnalar dışında kanunda belirlenmiş ölçülerin aşağısında bölünmesi mümkün değildir.

Peki, kanun belirlediği ölçüler nelerdir? Tarım arazisinin bulunduğu İl ve ilçelere göre ölçüler farklılık gösteriyor mu? 

YETER TARIMSAL ARAZİ BÜYÜKLÜĞÜ

6537 sayılı Kanun Madde 5/1;

Madde 8/A – İl ve ilçelerin yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak bu Kanuna ekli (1) sayılı listede belirlenmiştir. Tarımsal araziler bu Kanuna ekli (1) sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin altında ifraz edilemez, bölünemez. Tarımsal arazilerin bu niteliği şerh konulmak üzere Bakanlık tarafından ilgili tapu müdürlüğüne bildirilir.

Yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin hesaplanmasında, aynı kişiye ait ve Bakanlıkça aralarında ekonomik bütünlük bulunduğu tespit edilen tarım arazileri birlikte değerlendirilir. Yeter gelirli tarımsal arazilerin ekonomik bütünlüğe sahip olmayan kısımları Bakanlığın izni ile satılabilir. Bilimsel gelişmeler ve günün koşullarına göre bu Kanuna ekli (1) sayılı listede Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile değişiklik yapılabilir.

İl ve İlçelerin arazi büyüklüklerine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz;

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/05/20140515-1.htm

 

MİRASA KONU TARIMSAL ARAZİLER İLE YETER GELİRLİ TARIMSAL ARAZİLERİN DEVRİ

6537 sayılı Kanun Madde 5/2;

Madde 8/B – Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerde mülkiyetin devri esastır.

Mirasçılar arasında anlaşma sağlanması hâlinde, mülkiyeti devir işlemleri mirasın açılmasından itibaren bir yıl içinde tamamlanır. Devir işlemlerinin bir yıl içinde tamamlanmaması ve 8/C maddesinin ikinci fıkrasına göre dava açılmaması hâlinde, bu Kanunun 8/Ç maddesi hükümleri uygulanır.

 

DEVRİN YAPILACAĞI MİRASÇI

6537 sayılı Kanun Madde 5/3;

MADDE 8/C – Mirasçılar, terekede bulunan tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazinin mülkiyeti hakkında;

  1. a) Bir mirasçıya veya yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini karşılaması durumunda birden fazla mirasçıya devrini,
  2. b) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 373 üncü ve devamı maddelerine göre kuracakları aile malları ortaklığına veya kazanç paylı aile malları ortaklığına devrini,
  3. c) Mirasçıların tamamının miras payı oranında hissedarı oldukları 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kuracakları limited şirkete devrini,

ç) Mülkiyetin üçüncü kişilere devrini,

kararlaştırabilirler.

Mirasçılar arasında anlaşma sağlanamadığı takdirde, mirasçılardan her biri yetkili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu durumda sulh hukuk hâkimi tarımsal arazi veya yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin;

  1. a) Kişisel yetenek ve durumları göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen ehil mirasçıya tarımsal gelir değeri üzerinden devrine, birden çok ehil mirasçının bulunması hâlinde, öncelikle asgari geçimini bu yeter gelirli tarımsal arazilerden sağlayan mirasçıya, bunun bulunmaması hâlinde bu mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine, ehil mirasçı olmaması hâlinde, mirasçılar arasından en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verir.
  2. b) Birden fazla ehil mirasçı olması ve bu mirasçıların miras dışı tarımsal arazilere sahip olması durumunda, bu mirasçıların mevcut arazilerini yeter gelirli büyüklüğe ulaştırmak veya bu arazilerin ekonomik olarak işletilmesine katkı sağlamak amacıyla hâkim, tarım arazilerinin yeter gelir büyüklüğünü aramaksızın bu mirasçılara devrine karar verebilir.
  3. c) Mirasa konu yeter gelirli tarımsal arazinin kendisine devrini talep eden mirasçı bulunmadığı takdirde, hâkim satışına karar verir. Bu suretle yapılacak satış sonucu elde edilen gelir, mirasçılara payları oranında paylaştırılır.

Yeter gelirli tarımsal araziler birden çok yeter geliri sağlayan tarımsal arazi büyüklüğüne bölünebiliyorsa, sulh hukuk hâkimi bunlardan her birinin mülkiyetinin, yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde mirasçılara ayrı ayrı devrine karar verebilir.

Ehil mirasçıya ait nitelikler, Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin mirasçılardan birine devredilmesinden itibaren yirmi yıl içinde bu arazilerden tamamının veya bir kısmının tarım dışı kullanım nedeniyle değerinde artış meydana gelmesi durumunda; devir tarihindeki arazinin parasal değeri tarım dışı kullanım izni verilen tarihe göre yeniden hesaplanır. Bulunan değer ile arazinin yeni değeri arasındaki fark, diğer mirasçılara payları oranında arazinin mülkiyetini devralan mirasçı tarafından ödenir.

EHİL MİRASÇI KİMDİR?

TARIMSAL ARAZİLERİN MÜLKİYETİNİN DEVRİNE İLİŞKİN YÖNETMELİK

Ehil mirasçıya ait kriterler MADDE 10 ;

(1) Ehil mirasçının belirlenmesinde aşağıdaki kıstaslar dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda elli puan ve yukarısına sahip olan mirasçı veya mirasçılar ehil mirasçı olarak kabul edilir. Mirasçılardan;

  1. a) Geçimini mirasa konu tarım arazilerinden sağlayanlara yirmi puan,
  2. b) Tarım dışı geliri bulunmayanlara on puan,
  3. c) Eşi fiilen tarımsal faaliyette bulunanlara on puan,

ç) Tarımsal arazileri işleyebilecek mesleki bilgi ve beceriye sahip olanlara on puan,

  1. d) Mirasa konu arazilerin bulunduğu ilçe sınırları içinde altı yıla kadar ikamet edenlere beş puan, altı yıl ve daha uzun süre ikamet edenlere on puan,
  2. e) Herhangi bir sosyal güvencesi olmayanlara on puan,
  3. f) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamında tarım sigortası olanlara beş puan,
  4. g) Bakanlığın mevcut kayıt sistemlerine kayıtlılık süreleri altı yıla kadar olanlara beş puan, altı yıl ve daha uzun süre olanlara on puan,

ğ) Tarımsal örgütlere kayıtlılık süreleri altı yıla kadar olanlara iki puan, altı yıl ve daha uzun süre olanlara beş puan,

  1. h) Tarım alet ve donanımlarına sahip olanlara beş puan,

ı) Kadın olanlara beş puan verilir.

 

İHBAR YÜKÜMLÜLÜĞÜ VE MAHKEME TARAFINDAN DEVİR YAPILMASI

6537 sayılı Kanun Madde 5/4;

MADDE 8/Ç – Yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyetinin 8/B maddesinde belirtilen sürede devredilmediğinin kamu kurum veya kuruluşları ile finans kurumları tarafından öğrenilmesi hâlinde, durum, bu kurum veya kuruluşlar tarafından derhâl Bakanlığa bildirilir. Bakanlık bu Kanun hükümlerinin uygulanması için mirasçılara üç ay süre verir. Verilen süre sonunda devir olmaması hâlinde, Bakanlık resen veya bildirim üzerine bu yerlerin istemde bulunan ehil mirasçıya, ehil mirasçı olmaması durumunda en fazla teklifi veren istekli mirasçıya devri, aksi hâlde üçüncü kişilere satılması için ilgili sulh hukuk mahkemesi nezdinde dava açabilir.

Sulh hukuk mahkemeleri nezdinde mirasçılar veya Bakanlıkça bu Kanun kapsamında açılacak davalar her türlü resim ve harçtan muaftır.

DİĞER MİRASÇILARIN PAYLARININ ÖDENMESİ

6537 sayılı Kanun Madde 5/5;

MADDE 8/D – Sulh hukuk hâkimi, mülkiyetin devrini uygun bulduğu mirasçıya, diğer mirasçıların miras paylarının bedelini mahkeme veznesine depo etmek üzere altı aya kadar süre verir. Mirasçı tarafından talep edilmesi hâlinde altı ay ek süre verilebilir. Belirlenen süreler içinde bedelin depo edilmemesi ve devir hususunda istekli başka mirasçı bulunmaması durumunda sulh hukuk hâkimi, tarımsal arazinin veya yeter gelirli tarımsal arazinin açık artırmayla satılmasına karar verir.

Kendisine yeter gelirli tarımsal arazi mülkiyeti devredilen mirasçılardan, diğer mirasçıların paylarının karşılığını öz kaynakları ile ödeyemeyecek durumda olanların bu ödemeleri gerçekleştirmek için bankalardan kullanacakları kredilere Bakanlığın ilgili yıl bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak üzere faiz desteği verilebilir. Verilecek kredi miktarı diğer mirasçıların payları karşılığı tutarın toplamından fazla olamaz. Bu fıkra uyarınca verilecek kredilere ve yapılacak faiz desteğine ilişkin usul ve esaslar Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın ve Bakanlığın müşterek teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.

Peki hangi tarihten itibaren Medeni kanunun tamamlayıcı hükümlerini değil de 6537 sayılı kanunun emredici hükümleri uygulanacak?

 

6537 SAYILI KANUNU HÜKÜMLERİ KİMLERE UYGULANACAK?

6537 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun geçici 5. maddeye göre, “Bu maddenin yayımı tarihinde mirasçılar arasında henüz paylaşımı yapılmamış tarımsal arazilerin devir işlemleri, bu maddeyi ihdas eden Kanundan önceki kanun hükümlerine göre tamamlanır.   Bu maddenin yayımı tarihinden önce tarımsal arazilerin paylaşımına ilişkin olarak açılmış ve hâlen devam etmekte olan davalarda, bu maddeyi ihdas eden Kanundan önceki kanun hükümleri uygulanır.                     Bu maddenin yayımı tarihinden itibaren iki yıl içinde birinci fıkraya göre yapılacak devir işlemleri harçlardan müstesnadır. Bu süre Bakanlar Kurulu tarafından iki yıl uzatılabilir.”

Özetle 6537 sayılı Kanunun yayımı tarihinden, yani 15.05.2014 tarihinden önce ölümün gerçekleştiği ancak paylaşmanın yapılmadığı veya açılmış paylaşma davasının hâlen devam ettiği tarım arazilerinin intikali hakkında değişiklikten önceki hükümler uygulama alanı bulacaktır.

Benzer yazılar :

Yatırım Yoluyla Türk Vatandaşlığı Nasıl Alınır ?

Yatırım yoluyla Türk Vatandaşlığının kazanılması, Türk Vatandaşlığının istisnai yöntemle kazanılması yollarından birisidir. Bunun için ise öncelikle 5627 sayılı Türk Vatandaşlığı...

Bordrodaki İmzaya İtiraz ve İmzanın İşçiye Ait Olmadığının Anlaşıldığı Haller

(Yargıtay 22. HD , 08.03.2016 tarih ve 2014/34243 e., 2016/6957 k. sy. kararı)   Bilindiği üzere fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi,...

Kat Mülkiyeti Kanunu’na Göre Aidat Borcundan Sorumluluk

Kırsal yapılaşmadan kentsel yapılaşmaya dönüş ile birlikte toplu yaşama mevhumu önem kazanmış, toplu yaşama biçimi baş göstermiştir. Kentlerde toplu yaşama...

Eşini Terk Etmeye Zorlayan Kişi Dava Açamaz

EŞİNİ TERK ETMEYE ZORLAYAN DAVA AÇAMAZ Terk sebebiyle boşanma özel boşanma sebeplerinden biridir.  Tarafların terk sebebine dayanarak boşanma davası açabilmesi için...