Ölüm halinde mal rejimi tasfiyesi

EŞLERDEN BİRİNİN VEFATI DURUMUNDA MİRASÇILAR , SAĞ KALAN EŞİN ÜZERİNE KAYITLI MALLARDAN VEYA VEFAT EDEN MİRASBIRAKANIN ÜZERİNE KAYITLI OLAN MALLARDAN MAL REJİMİNDEN KAYNAKLI OLARAK  HAK TALEP EDEBİLİR Mİ ?

TMK m. 225/ f. 1’ de belirtildiği üzere ölüm ile eşler arasındaki yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden sona ermektedir . Eşlerden birinin ölümü durumunda iki ayrı tasfiyenin yapılması söz konusu olmaktadır. Bunlar eşlerden birinin ölümü üzerine edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilmesi ile ölen eşin kanuni ya da atanmış mirasçıları arasında terekesinin tasfiye edilmesidir.

Eşlerden birinin ölümü durumunda ilk olarak eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejimi tasfiye edilir. Bunun sonucunda eşlerin birbirlerine karşı sahip oldukları katılma alacaklarının miktarları belirlenmiş olur. Çünkü sağ olan eşin ölen eşe karşı katılma alacağı hakkına sahip olduğu durumlarda, söz konusu katılma alacağı ölen eşin terekesinin borcu olarak kabul edilir ve ölen eşin mirasının mirasçılar arasında paylaştırılmasından önce terekeden indirilir.

Eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilmesinden sonra ise ölen eşin terekesi tasfiye edilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, sağ kalan eş aynı zamanda ölen eşin kanuni mirasçısıdır.

Dolayısıyla edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilmesinden sonra sağ kalan eş ikinci tasfiyede de yer alır. Böylece eşlerin katılma alacaklarının belirlenmesinden sonra ölen eşin geriye kalan mal varlığı, ölen eşin mirasçıları ile sağ kalan eş arasında paylaştırılmış olur.

Yargıtay edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesini, terekenin paylaşılmasının ön şartı olarak değerlendirmektedir. Gerçekten de Yüksek Mahkeme’ye göre, “Ölümle sona eren edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi, ölen eşin terekesinin paylaşılmasının bir ön koşulu olarak ortaya çıkmaktadır. Katılma alacağı terekenin öncelikle ve peşin ödenmesi gereken borçlar arasında yer almaktadır”. Çünkü ancak bundan sonra ölen eşin terekesi hesaplanabilir.

Bu sebeple Yargıtay, katılma alacağının tasfiyesi ile terekenin tasfiyesinin birlikte yapılmasını mümkün görmemektedir. Diğer taraftan, sağ kalan eş tarafından mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağına yönelik dava açılmış iken terekenin tasfiyesi de istenmiş olabilir. Bu takdirde, katılma alacağı davası bekletici sorun olarak kabul edilir (HMK. m. 165). Böylece, hâkim terekenin tasfiyesine yönelik davayı katılma alacağına yönelik dava sonuçlanana kadar bekletebilir.

MİRASÇILARIN ÖLEN EŞİN KATILMA ALACAĞINI TALEP ETMESİ MÜMKÜNDÜR

Bu dava sağ kalan eşle diğer eşin mirasçıları arasında görülür ve alacak hakkı verir. Uygulamada pek bilinmese dahi Sağ kalan eş ölen eşin diğer yasal mirasçılarına karşı bu davayı açabileceği gibi , katılma alacağını talep hakkı ölen eşin mirasçıları için de mümkündür. Ancak mirasçıların talep hakkı sınırsız ve süresiz değildir. Mirasçılar katılma alacağı taleplerini sağ kalan eşe karşı 10 yıllık sürede ileri sürmelidir.

Aksi takdirde, talep hakkı zamanaşımına uğrayacak ve mirasçılar sağ kalan eşten herhangi bir istemde bulunamayacaklardır. Miras paylaşıldıktan sonra dahi zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süre geçmemiş ise sağ kalan eş mirasçılara ya da mirasçılar murisin hakkı için sağ kalan eşe karşı katılma alacağı davası açabilir.

Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinden sonra mirasın tasfiyesine geçilir. Mirasın tasfiyesine sağ kalan eş mirasçılarla birlikte dâhil olur. Bu durumda sağ kalan eş için iki defa; önce edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde, sonra da terekenin tasfiyesinde maddî koruma sağlanmış bulunmaktadır. Sağ kalan eşin katılma alacağı varsa bu aynı zamanda ölenin terekesinin borcudur.

Bu katılma alacağı ölen eşin terekesinden çıkarıldıktan sonra ölen eşin net terekesi elde edilir. Sağ kalan eş bu miktar üzerinden kaçıncı zümre ile birlikte mirasçı ise, ona uygun orandaki miras hakkını alır. Bu itibarla denilebilir ki, sağ kalan eşin katılma alacağı aslında terekeyi azaltarak etkileyen, ancak terekeden bağımsız bir alacaktır.

EŞLERDEN BİRİNİ ÖLÜMÜ HALİNDE MAL REJİMİNİN TASFİYESİ ÖRNEĞİ

Vefat eden eşin evlilik birliği içerisinde edinilmiş malları ile satın almış olduğu 400.000 TL değerinde bir taşınmazı bulunmaktadır. Sağ kalan eşle vefat eden eşin 1 tane müşterek çocukları mevcuttur. Öncelikli olarak sağ kalan eş evlilik birliğinin ölüm ile sona ermesi sebebiyle mal rejiminden kaynaklanan 1/2 edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında alacağı bulunmaktadır. Yani sağ kalan eş öncelikli olarak aile hukukundan kaynaklanan 200.000 TL alacağı bulunmaktadır.

Ayrıca yine sağ kalan eşin 1 çocukla birlikte mirasçı sıfatı bulunması sebebiyle miras hukuku açısından 1/4 miras payı hakkına da sahiptir. (Bu olayda çocuğun miras payı 3/4’tür.) Bu durumda vefat eden eşin terekesinin paylaşılacak kısmının esasında 200.000 TL olduğunu söyleyebiliriz çünkü halihazırda sağ kalan eş mal rejiminden kaynaklanan alacağını almış bulunmaktadır. Geriye ise vefat eden eşe 200.000 TL kaldı. Bu durumda da sağ kalan eş bu 200.000 TL’nin 1/4’üne yani 50.000 TL’sine vefat eden eşin mirasçısı olduğu için hak kazanacaktır. Netice itibariyle sağ kalan eş 200.000 + 50.000 TL’lik bir alacağa sahip olacaktır.

Mirasçıların da katılma alacağı davası açma imkanı bulunduğundan bu örnek ters de çevrilebilir ; Söz konusu taşınmaz mal sağ kalan eş adına edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinilerek kayıtlanmış ise , bu kez örneğimizde müşterek çocuk ölen eşin yasal mirasçısı olarak (külli halefiyet gereği) , sağ kalan eşten katılma alacağını isteyebilir .

ÖLÜM HALİNDE TASFİYEDE SAĞ KALAN EŞİN AİLE KONUTU VE EV EŞYASI ÜZERİNDE SEÇİMLİK HAKLARI NELERDİR ?

TMK m. 240’a göre “Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.”

Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.

Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir.

Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.

TMK m.240/4 maddesine örnek verecek olursak ölen eşle birlikte dublex bir evin ikinci katını resim atölyesi olarak kullanan müşterek çocuk , diğer eşin vefatından sonra da bu atölyede mesleğini icra edebilecektir.

KAYNAKÇA

  1. SAĞ KALAN EŞİN KATILMA ALACAĞI VE BUNUN MİRASIN TASFİYESİNE ETKİSİ DOÇ. DR. MEHMET AKÇAAL
  2. ÖLÜM HALİNDE MAL REJİMİNİN TASFİYESİ , EMİN EROL
  3. YUSUF ULUÇ , MAL REJİMİ VE TASFİYESİ , YETKİN YAYINCILIK , ANKARA 2014
  4. ÖMER UĞUR GENÇCAN, MAL REJİMİ HUKUKU ,YETKİN YAYINCILIK , 2022 ANKARA
  5. YERLEŞİK YARGITAY VE BAM İÇTİHATLARI

Benzer yazılar :

İzaleyi Şüyu (Ortaklığın Giderilmesi) Davalarında Tebligat Usulü

TMK 598.maddesinde, mirasçılık belgesinin başvuru üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenen kişilere başvuru üzerine sulh hukuk mahkemesi veya noterlik tarafından verilmesi...

Sigortasız çalıştırılan işçinin hakları nelerdir? (Hizmet Tespit Davası)

HİZMET TESPİT DAVASI NEDİR ? Hizmet tespit davası, sigorta bildirimi yapılmadan ve sigorta primi yatırılmadan veya eksik yatırılarak çalıştırılan kişinin (işçi)...

Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir? Çocuğun Seçimi Önemli midir?

Eşler arasında görülmekte olan bir boşanma davasının temel sonuçlarından biri de (müşterek çocuğun varlığı halinde) velayet hakkının taraflardan hangisine verileceği...

Taşınmazın Ortak Alanlarının İşgali Ve Kaymakamlık Vasıtasıyla İşgalin Sonlandırılması

Elatmanın önlenmesi davasında mülkiyet hakkı korunur. Bu davanın konusu mülkiyet hakkının yararlanma ve kullanma unsurları üzerindeki haksız el atmanın giderilmesi...