Lazer Epilasyon Sonucu Oluşan Zararlara İlişkin Tazminat Davalarında Görevli Yargı Yeri Tüketici Mahkemesidir

Türk Borçlar Kanunu 49. ve devamı maddelerinde haksız fiil ve haksız fiil nedeniyle sorumluluk düzenlenmiştir. Kanunda yapılan düzenlemelere göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Meydana gelen zararın ispatında, zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Zara gören, zararını ispat etmek şartı ile meydana gelen zararının giderilmesi amacı ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir.

Kanunda yapılan düzenlemeler gereğince Hâkim, maddi tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut maddi tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, maddi tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.

Zarar gören tarafından talep edilecek manevi tazminatta ise hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Tazminat avukatı hizmeti yazımızı okuyabilirsiniz.

Günümüzde güzellik merkezlerinde pek çok farklı uygulama yapılmaktadır. Teknolojik aletlerin kullanılması ile yapılan bu uygulamalar sonucunda hizmet alanlar beklenmeyen etkilerle karşılaşabilmektedir. Güzellik merkezlerinde sıkça yapılan uygulamaların başında lazer epilasyonlar gelmektedir. Hizmet alanlar bilinçsiz olarak yapılan lazer epilasyon işlemleri sonucunda yanıklar, yaralar ve vücutta geçici ve kalıcı izler ile karşılaşabilmektedir. Hiç şüphe yoktur ki hizmet sağlayıcı tarafından bilinçsiz olarak yapılan epilasyon işlemi sonucunda herhangi bir zararın meydana gelmesi halinde, hizmet sağlayıcı en genel ifade ile haksız fiil sorumluluğu kapsamında bu zararlardan sorumlu olacaktır.

Lazer epilasyon hizmetinin tedavi ve estetik amaçlar dışında yapılması halinde hizmet alanın tüketici, hizmet sağlayanın ise satıcı olarak kabul edileceği yerleşik Yargıtay içtihatları ile benimsenmiştir. Bu sayede hizmet alan, özel bir kanun olan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında meydana gelen zararlarının giderilmesini talep edebilecektir. Lazer epilasyon işlemlerinde meydana gelen zararların tazmini talepli davalarda da Yargıtay tarafından görevli mahkeme olarak Tüketici Mahkemeleri tespit edilmiştir.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2017/2328 E  2017/4047K sayılı 21.11.2017 tarihli ilamı;

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, lazer epilasyon hizmeti sözleşmesinden cayma hakkını kullanan tüketicinin, sözleşme bedelinin iadesi istemine dair olup, tüketici mahkemesince; taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğine dair görevsizlik kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı davalı ile 07.09.2013 tarihli sözleşme ile, 5.000,00 TL’nin kredi kartından on taksit halinde çekilmesi karşılığında, lazer epilasyon hizmeti almak üzere anlaştıklarını, yeterince incelemeden imzaladığı sözleşmeden 08.09.2013 tarihinde e-mail yoluyla cayıp, davalıya bildirmesine rağmen, taksitlerin kredi kartından tahsiline devam edildiğini belirterek, 5.000,00 TL’nin faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalının tüketici mahkemesinin görevli olmadığına dair itirazı kabul edilerek, davanın eser sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir.

6100 Sayılı HMK’nın 1. vd. maddelerine göre mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilir. Davada öncelikle, lazer epilasyon hizmetine dair sözleşmenin tüketici işlemi sayılıp sayılmayacağı hususu çözümlenmelidir. 6502 Sayılı Yasa’nın. geçici 1. maddesine göre uygulanması gereken, dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde; Kanun’un amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir.

Kanun’un 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım ses, görüntü ve benzeri gayrimaddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek ve tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan Kanun’un 3/d maddesinde “hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 4077 Sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için Kanun’un amacı içinde, yukarda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına dair bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 Sayılı Kanun’un 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.

Somut olay değerlendirildiğinde; davacının yasada tanımlanan şekilde tüketici ve davalının da satıcı (hizmet sağlayıcı) olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme ve dava dilekçesi içeriğine göre lazer epilasyon hizmeti niteliği gereği, tedavi veya estetik amaçlar dışında yapıldığında davaya bakmaya genel mahkeme değil tüketici mahkemesi görevlidir. (Nitekim B.K.. Yargıtay 13. HD 11.09.2012 tarih 2012/18626-19294 E-K sayılı kararı) Taraflarca ileri sürülmese bile görevin yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. O halde mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödenen temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 21.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer yazılar :

Çalışmak İçin Yurt Dışına Götürülen İşçilerin Hakları

Anayasa’nın 17. Maddesinde Yaşama Hakkı düzenlenmiş ve teminat altına alınmıştır. Bu madde kapsamındaki mevzuatlar ile de işçilerin korunması, ve adaletli...

İtirazın İptali Davaları

İlamsız takiplerde, borçluya ödeme emrinin tebliği ile 7 gün içerisinde borcun ödenmesi gerekir, aynı zamanda bu süre içinde takibe itiraz...

Hagb iptal kararı

ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN HÜKMÜN ÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI (HAGB) KURUMUNU DÜZENLEYEN CMK m. 231’İN İLGİLİ FIKRALARI, ANAYASAYA AYKIRI OLDUĞU GEREKÇESİYLE İPTAL...

Boşanma dilekçesi örneği

BOŞANMA DAVASI ve BOŞANMA DİLEKÇESİ Boşanma dilekçesi, evliliği yasal olarak sonlandırmak isteyen kimselerin mahkemeye başvurmak için elinde bulundurması gereken bir belgedir....