TMK 598.maddesinde, mirasçılık belgesinin başvuru üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenen kişilere başvuru üzerine sulh hukuk mahkemesi veya noterlik tarafından verilmesi hususu düzenlenmiştir. Maddenin devamında, mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine tasarrufta bulunulan kimseye, sulh mahkemesince atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verildiğinden bahsedilmektedir. Bu madde içeriğinde mirasçılık belgesinin geçersizliğinin her zaman ileri sürülebileceği belirtilmiş ve ölüme bağlı tasarrufların iptaline ilişkin dava hakkı saklı tutulmuştur.
Hukuk sistemimiz kişiler arasındaki ilişkileri yaşadıkları süre boyunca ve öldükten sonra da düzenleyen kurallardan oluşmaktadır. Kişilerin ölümünden sonra doğabilecek hak ve alacakların korunması amacıyla miras hukuku ilkeleri devreye girmektedir. Mirasbırakan kişinin kendisinden sonra gelen kişileri içeren belge mirasçılık belgesidir. Diğer adı ile veraset ilamıdır.
Mirasçılık belgesinde mirasçı olan kişilerin paylarına ilişkin oran belirtilmektedir. Mirasçılardan biri tarafından da bu belge ilgili makamlar nezdinde başvurulduğunda temin edilebilmektedir.
TMK 598’de ölüme bağlı tasarrufların iptaline ilişkin dava açma hakkı saklı tutulmuştur. Ortaklığın giderilmesi davalarında örneğin tapuda pay sahibi olarak görünen kişiler sağ ise kendilerinin başvurması ile, ölüm söz konusu ise ilgili makamdan alınacak mirasçılık belgesine göre davada taraf sıfatına sahip olmaktadır.
Ortaklığın giderilmesi, elbirliği ve paylı mülkiyete ilişkin durum söz konusu ise bu durumda paydaşlardan biri veya bir kaçının diğer pay sahibi olan kişilere açmış olduğu davalardır. Bu sebeple tüm miras sahibi olan kişiler doğru olarak tespit edilmeli ve taraf teşkili sağlanmalıdır.
Ortaklığın giderilmesi davalarında mahkemeye ortaklığın nasıl giderileceğine ilişkin taraflarca bir sözleşme sunulabilir. Fakat ilgililer eğer bu konuda anlaşamazlarsa ortaklık satış veya aynen taksim suretiyle de giderilebilir. Taşınmazın aynen taksimi söz konusu olmuyorsa satış yolu ile ortaklığın giderilmesi yerine getirilir. Tüm pay sahibi olan kişilerin kişisel, ferdi mülkiyete geçebilmesinde tüm hakları tek tek korunmalıdır.
Ortaklığın giderilmesi konulu davalarda taşınmazın üzerinde bulunan değerler tek tek tespit edilmelidir. Buna göre hak sahibi olan şahısların taşınmazın üzerinde bulunan şey bir ev ise ve bu konuda kendi adlarına şerh var ise bu husus satış yolu ile ortaklığın giderilmesinde dikkate alınması gereken bir konudur. Ortaklığın giderilmesi davasının kanuna uygun olarak yerine getirilebilmesi için yukarıda da bahsedildiği üzere taraf teşkili sağlanmalıdır. İlgililerin adresleri tek tek saptanmalı en son olarak gerekli görüldüğünde ilanen tebligat yoluna da gidilebilmektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10.fıkrasında bahsi geçtiği üzere tebligatlar adına tebliğ yapılacak kişinin bilinen en son adresine gönderilmektedir. Fakat bilinen bu adres tebligata elverişli adres değilse veya tebligat yapılamıyorsa adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi en son adres olarak kabul edilmekte ve tebligat bu adrese yapılmaktadır. Tebligat Kanunun 35. Maddesinde ise "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." Denilmektedir. Görüldüğü üzere 35.maddeye göre tebligat yapılabilmesi için mahkeme tarafından öncelikle, aynı adrese en az bir kez tebligatın yapılmış olması gerekmektedir. Fakat adres kayıt sisteminde muhatabın adresi yok ise bu durumda göz önünde bulundurulmalıdır.
T.C.Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2015/8438 Esas ve 2017/1243 Karar Sayılı İlamında bu bahsi geçen konu hakkında bir karar verilmiştir. Karar şöyledir; ‘……Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.Davacı vekili, … ili … ilçesi … mahallesi … sokak No: … D: 1de bulunan (Eski …, …, 2. Bölge, … köyü … mevkii 4095 parsel) taşınmazda müvekkilinin paydaş olduğunu, taşınmazın aslen babası olan miras bırakan …e ait olup vefat etmesi üzerine mirasçılarına intikal ettiğini, annesi olan …ün de vefatıyla taşınmazın çocukları olan taraflara kaldığını, tarafların taşınmazın satılması, kullanılması gibi konularda anlaşamadıklarını, ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı … vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK'nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun;
1- "Bilinen Adreste Tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.",
2- "Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti" kenar başlıklı 35. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." hükümlerine yer verilmiştir.
Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için öncelikle, mahkemece aynı adrese usulüne uygun olarak en azından bir kere tebliğ yapılabilmiş olması gerekir. Bu şarta ilave olarak, muhatabın adres kayıt sisteminde herhangi bir adresinin de bulunmaması gerekir.
Somut olaya gelince; davalı …ün dava dilekçesi tebligatı iade geldikten sonra her ne kadar iade edilen adresin adres kayıt sistemindeki adres olduğu anlaşılsa da dava dilekçesinin 7201 sayılı Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edildiği ve tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından, davalıya dava dilekçesinin aynı Kanunun 10 ve 21. maddeleri uyarınca tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, ayrıca dava konusu taşınmazın tapu kaydında malik olarak görünen miras bırakan …ün mirasçılık belgesinin ilgilisinden temin edilmesi, daha sonra işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.’