İşverenlerin, aynı yerde değişik isimler adı altında faaliyet yürüttükleri, farklı isimlerle işletme ve şirket kurdukları herkesçe bilinen ve çok sık karşılaşılan bir durumdur. Buna paralel olarak da işçinin bu değişik şirketlerde girdi çıktı yaparak çalışması veya fiilen bir şirkette çalışırken sigortasının başka bir şirket tarafından yatırılması gibi durumlar olabilmektedir.
Bu gibi olayların çözümünde, organik bağ hususunun araştırılması gerekir. Örneğin; Ticaret sicil kayıtlarından şirketlerin hakim sermaye ortakları ile diğer şirketin ortaklarının aynı olması, şirketlerin sicilie kayıtlı adreslerinin aynı olması, faaliyet konularının aynı olması hatta faaliyet gösterdikleri adresin aynı olması söz konusu ise organik bağdan söz etmek gerekir. İşçinin ara vermeksizin bir şirketten diğerine geçiş yapması ve kesintisiz çalışmaya devam etmesi hallerinde şirketler arasında organik bağ bulunduğu kabul edilmelidir. Bir şirketin kapatılarak kapanan şirketin çalışanlarının aynı ortaklara bağlı başka şirkette çalıştırılması halinde de işyeri devrinden değil organik bağdan hareket etmek gerekir.
Organik bağın yargıtayca nasıl değerlendirildiğin, gösteren emsal kararlar aşağıdaki gibidir.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2013/34997 E. 2014/5335 K. 10.03.2014 Tarihli ilam
“Dosyadaki ve Dairemize incelenmek üzere gönderilen emsal dosyalardaki bilgi ve belgelere göre; 2005-2008 yılları arasında E. S. Klima Soğuk Hava Tesisleri İhracat İtli. San. ve Tic. A. Ş.’nin M. Makine Isıtma Soğutma Otomasyon ve Tic. Ltd. Şti.’nin yüzde doksan dokuz sahibi olduğu, her iki şirkette hisse sahibi olan A.Ü.’in 03.02.2009 tarihinde M. Ltd. Şti.’deki payını. 17.06.2009 tarihinde de E. Soğutma AŞ’deki payını devrettiği, 2009 yılı Mart ayında E. S. A. Ş.’nin M. Ltd. Şti.’nin su faturasını ödediği, yine davacının sunduğu tediye fişlerinden E. S. A. Ş.’ nin M. Ltd. Şti.’nin işçi ücretleri ile M. Ltd. Şti.’ne alınan mal bedellerini ödediği ve M. Ltd. Şti.’ne sonradan fatura ettiği, davacı şahitleri tarafından her iki şirket işçilerinin aynı yemekhane ve servisi kullandıklarının, M. Ltd. Şti. ‘nin yüzde seksen- doksan oranındaki işinin E. S. AŞ.me parça imalatı olduğunun ve şirketler arasında işçi geçişleri bulunduğunun beyan edildiği; şirketlerden birinin on beş, birinin on yedi numaralı yakın adreslerde faaliyet gösterdiği, sonradan M. Ltd. Şti.min taşındığı, her iki şirkette payı bulunan Atilla Ütıer>in emsal dosyalarda şahit olarak dinlendiği ve beyanında M. Ltd. Şti.’nin E. S. AŞ.min yan kuruluşu olduğunu, M. Ltd. Şti.min yüzde doksan beş hissesinin E. S. AŞoye ait olduğunu, davalı firmaların aynı üretim sahasında ayıtı bölgede faaliyet gösterdiklerini, sahiplerinin de aynı olduğunu, M. firmasının klima parçaları ürettiğini, E. S. AŞ.min de bu parçaların montajını yaparak klima haline getirip iç ve dış piyasaya sunduğunu, E. S. AŞ.ıde ihtiyaç olduğu zaman M. Ltd. Şti.’nin işçilerinin E. S. AŞ.me hizmet arzı sunduklarını bildirdiği anlaşılmaktadır. Toplanan delillerin tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilmesi ile davalılar arasında organik bağ bulunduğu ve bu sebeple dava konusu işçilik alacaklarından davalı (S.) E. S. Klima Soğut Hava Tesisleri İhr. İth. San. Tic. AŞ.’nin de sorumlu tutulması gerektiği gözetilmeden, yanılgılı gerekçe ile davalı E. S. Klima Soğut Hava Tesisleri İhr. İth. San. Tic. AŞ aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/27068 E. 2013/22993 K. 31.10.2013 Tarihli ilamı
“Davacının sigortalı hizmet cetvelinin incelenmesinde, 11070819 sicil numaralı davalı A.B. ve Gıda San lic, Ltd. Şii’nde 21.11.2001-05.02.2002 tarihleri arasında, 1082867 sicil numaralı dava dışı A.A.Paz. vc Dağ. A.Ş.’de 09.06.2003- 30.04.2006 tarihleri arasında, 1035760 sicil numaralı işyerinde 01.05.2006-30.01.2007 tarihleri arasında ve 1138538 sicil numaralı dava dışı A.A. Paz. ve Dağ. A.Ş’de ise 31.01.2007-20.04.2008 tarihleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıklarının, davacının tüm çalışmasının aynı yerde olduğunu bildirmişlerdir. Mahkemece, davacının çalıştığı sürede işyeri sözleşmesinin devri hükümlerine göre çalıştığı, davalı şirketin kıdem tazminatından sorumlu olduğu, yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatı alacağının feshe bağlı alacak olması sebebiyle davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı, davalı şirketin devir tarihi itibariyle iki yıllık sorumluluk süresinin sona ermiş olması sebebiyle davacının diğer alacak talepleri yönünden sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, aynı ortaklar tarafından kurulmuş, aynı ismi taşıyan birden fazla şirket olduğu anlaşılmaktadır. Şirketler arasında teknik ve organik bağ bulunduğu alınan bilirkişi raporunda da belirtilmiştir. Davacının işe girdiği tarihten iş sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar aynı işyerinde çalıştığı anlaşılmakla birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu’na ait belgelerle davacının aynı kişiler tarafından oluşturulmuş şirketlerde art arda aralıksız şekilde çıktı-girdi kayıtlarının bulunduğu görülmektedir. Mahkemece bilirkişi raporundaki değerlendirmeye itibarla şirketler arasında işyeri devri olduğu kabul edilerek sonuca gidilmişse de, varılan bu sonuç davacının kayıtlarda işvereni olarak belirtilen şirketlerin davacıyı birlikte istihdam edip etmedikleri araştırılıp tespit edilmeden dosya içeriğine uygun düştüğü kabul edilemez. Mahkemece yapılacak iş, gerek davalı gerekse dava dışı olup Sosyal Güvenlik Kurumu belgelerinde davacının işvereni olarak belirtilmiş olan şirketler arasındaki organik bağ ve faaliyet birliği dikkate alınarak, davacının söz konusu şirketler tarafından birlikte istihdam edilip edilmediği, başka anlatımla birlikte işverenlik olgusu olup olmadığı belirlenmeli, birlikte istihdam saptanması halinde birlikte istihdam edenlerin davacının alacaklarının tamamından tüm çalışma süresi itibarı ile sorumlu olacakları gözetilerek karar verilmelidir.”