İşe İadeye İlişkin İlamlar Kesinleşmeden İlamda Yer Alan Vekâlet Ücreti Ve Yargılama Giderleri İcraya Konulabilir mi?

Mahkeme ilamlarının icraya konulabilmesi için kesinleşmesi, kural olarak şart değildir. Ancak bazı istisnai durumlarda, kararların kesinleşmeden icraya konulması mümkün değildir.

İlamların kesinleşmesi ile kastedilen, mahkeme kararlarının İstinaf veya Yargıtay denetiminden geçmesi ya da kanunda öngörülen süreler içerisinde kararın taraflarca istinaf veya temyiz edilmemiş olmasıdır. Şayet mahkemece verilen hüküm için karar düzeltme yolu açık ise, karar düzeltme yoluna başvurma süresi dolmadıkça veya bu yola başvurulmuş ise karar düzeltme talebi sonuçlanmadıkça, hükmün kesinleştiğinden bahsetmek mümkün olamayacaktır.

İcraya konulabilmesi için kesinleşme şartı aranan ilamlar şöyledir;

  • Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar
  • Gayrimenkullerin aynına ilişkin ilamlar
  • Menfi tespit veya istirdat (geri alım) davalarında verilen ilamlar
  • Yabancı mahkeme veya hakem kararlarının tenfizine ilişkin verilen ilamlar
  • İstihkak davasının kabulüne ilişkin karardaki yargılama gideri (Davanın reddi halinde ise kesinleşme gerekmemektedir.)
  • Sayıştay ilamları

Kesinleşmeden icraya konulamayan ilamlardaki yargılama giderleri, tazminat, faiz gibi fer ‘ileri de, hüküm kesinleşmeden icraya konulamaz.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. Maddesin göre verilen işe iadeye ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır.

İşe iade ilamı; tespit niteliğinde olmakla birlikte, yukarıda sayılan tespit ilamı çeşitlerinden olmadığından bu ilamın eda hükmü içeren fer ‘ilerinin icrası  için kesinleşmesi gerekmemektedir.

 

T.C. YARGITAY 12.Hukuk Dairesi E. 2007/1628, K. 2007/4593, K.T 13.03.2007
“…………….Kabule göre de; 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinde, bu maddeye göre verilen işe iadeye ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı halde MAHKEMECE İLAMIN KESİNLEŞMEDEN İCRAYA KONULAMAYACAĞI GEREKÇESİ İLE TAKİBİN İPTALİNE KARAR VERİLMESİ DOĞRU DEĞİLDİR. “

 

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2008/12-451 K. 2008/453 T. 25.6.2008
ÖZET : İş Mahkemesince, "alacaklının işe iadesine, işe başlatılmaması halinde 4 aylık tazminat tutarı ile 4 aya kadar ücret ve haklarının iadesine" karar verilmiştir. 

Takip dayanağı olan bu ilamın yargılama giderleri ve avukatlık ücreti dışındaki kısımlarının eda hükmünü içermediği anlaşılmaktadır. İlam bu hali ile tespit niteliğinde olduğundan ilamlı icra takibine konu olamaz. 

           

DAVA : Taraflar arasındaki "Şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar l.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 17.09.2007 gün ve 2007/700 E- 2007/682 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24.12.2007 gün ve 2007/21721 E.2007/23966 K. sayılı ilamı ile;  … Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 30.6.2006 tarihli kararında, "alacaklının işe iadesine, işe başlatılmaması halinde 4 aylık tazminat tutarı ile 4 aya kadar ücret ve haklarının iadesine" karar verilmiştir.

           

Takip dayanağı olan bu ilamın yargılama giderleri ve avukatlık ücreti dışındaki kısımlarının eda hükmünü içermediği anlaşılmaktadır. İlam bu hali ile tespit niteliğinde olduğundan ilamlı icra takibine konu olamaz. 

           

Hukuk Genel Kurulu'nun 8.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. 1997/776 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Bu nedenle sınırlı yetkili icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yolu ile belirlenemez. 

           

Yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca şikâyetin icra emriyle talep edilen ilam vekâlet ücreti 400,00 YTL ve yargılama gideri 50,00 YTL, dışında kalan bölümü için kabulü yerine, yazılı gerekçelerle bu kısım içinde reddine karar verilmesi isabetsizdir.

           

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

           

KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.10.1997 gün ve E: 1997/12-517 K: 1997/776 sayılı kararında da aynı ilkenin benimsenmiş olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.   

           

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 25.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Benzer yazılar :

İş Kazası Nedir? İş Kazası Geçirenlerin Hakları Nelerdir?

5510 sayılı Sosyal sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. Maddesinde iş kazasının tanımı yapılmıştır. ilgili maddeye göre "İş kazası; Sigortalının...

Terk Nedeniyle Açılacak Boşanma Davalarının Şartları Nelerdir?

Terk nedeni, Türk Medeni Kanunu’nun 164. Maddesinde yer almaktadır. Madde içeriği şu şekildedir : Terk – Madde 164 : ‘Eşlerden biri,...

Boşanma Davası Devam Ederken Eşlerin Birlikte Yaşamaya Devam Etmesi Halinde Dava Reddedilir Mi?

Türk Medeni Kanunun 166/1. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış...

İzale-i Şuyu Davasında Öncelikli Paylaşma Biçimi

İzale-i Şuyu davası paylı mülkiyete ya da elbirliği mülkiyetine dayalı taşınmazlar üzerinden ortaklığın giderilmesi için açılan bir davadır. Ortaklığın giderilmesi...