Blog & Haberler

İşverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma zorunluluğu, işverenin gözetim yükümlülüğünden kaynaklanır. Başka bir anlatımla, işveren, işçinin kişilik hakları arasında bulunan yaşam, sağlık ve beden bütünlüğünü işyeri tehlikelerine karşı korumak zorundadır.

İşçinin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemlerin alınmaması nedeniyle iş görmekten kaçınma ve iş akdini haklı nedenle feshedebilme hakkı ise anayasal bir hak olan yaşam hakkı ile doğrudan ilişkilidir. Anayasa’nın 17. Maddesine göre “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” Denilmektedir. Dolayısıyla, iş yerinde alınması gereken iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemler de yaşam hakkı ile ilintilidir.

Şimdi karşılıklı olarak işçi ve işverenin hakları ve yükümlülüklerini inceleyerek yasanın sistematiğini inceleyelim.

İŞVERENİN İŞ YERİNDE ALMASI GEREKEN TEDBİRLER NELERDİR?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 4. Maddesi gereğince “ İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamak zorundadır.” Öte yandan, Borçlar Kanunun 417. Maddesinin 2. Fıkrası gereğince “İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.”  Kanun maddelerinden de görüleceği üzere işverenin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma yükümlülüğü olduğu gibi işçilerin de alınan her türlü önleme uyma yükümlülüğü bulunmaktadır.

İşverenin yükümlülükleri;

  • İşyerinde risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmak,
  • Eğitim ve bilgi verilmesi,
  • Gerekli araç ve gerecin sağlanması(çok önemli),
  • İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin izlenmesi, denetlenmesi,
  • Sağlık ve güvenlik şartlarının değişen koşullara uygun hale getirilmesi…

İŞVERENİN MEVZUAT DIŞINDAKİ ÖNLEMLERİ ALMASI GEREKİR Mİ?

İşveren sadece anılan iş sağlığı ve güvenliği mevzuat hükümlerine değil, yazılı olmayan fakat bilim ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemleri almak zorundadır. Başka bir deyişle, işverenler bilimsel ve teknik ilerlemeler sonucunda ortaya çıkan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini sürekli izlemek ve bunları iş yerlerinde uygulamak zorundadırlar.

İŞVEREN ALDIĞI ÖNLEMLERİN MALİYETİNİ ÇALIŞANLARDAN İSTEYEBİLİR Mİ?

İşveren, iş sağlığı ve güvenliği kapsamında aldığı önlemlerin maliyetlerini çalışanlarına yansıtamaz. Böylesi bir hareket işveren açısından hem hukuki hem de idari yaptırımların uygulanmasını gerektirir.

İŞVERENİN ÖNLEMLERİ ALMAMASI NETİCESİNDE HUKUKİ SORUMLULUĞU NEDİR?

İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması sonucunda iş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına tutulan işçiye veya bu nedenlerle yaşamını yitiren işçinin desteğinden yoksun kalanlara tazminat ödemek zorundadır.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ÖNLEMLERİNİN ALINMAMASI DURUMUNDA ÇALIŞAN HANGİ YOLLARA BAŞVURABİLİR?

  1. Çalışmaktan kaçınma hakkı
  2. İş akdini fesih hakkı

ÇALIŞMAKTAN KAÇINMA HAKKI NEDİR?

İşçinin sağlık ve hayatını tehdit eden tehlike karşısında iş görme borcunu ifaya zorlanamaması, hukukumuzda kabul edilmiş ve bu konuda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunumuzda özel bir düzenlemeye yer verilmiştir.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesinin 1 ve 2. Fıkraları uyarınca; “ Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir. Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır”

  1. Ciddi ve yakın bir tehlikenin varlığı
  2. İş sağlığı ve güvenliği kuruluna veya işverene bu konuda başvuru ve karar

 

  • Ciddi ve Yakın Tehlike Koşunun Mevcut Salgın Hastalık Çerçevesinde Değerlendirilmesi

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyada hızla yayılan Covid-19 salgının küresel düzeyde pandemi ilan edilmesi ve akabinde de ülkemizde ilk vakaların ortaya çıkması akabinde ülkemizdeki çalışma hayatında da önemli değişikliklere gidilmiştir. Öncelikle birçok işyeri kapatılmış, 65 yaş üstü ve 20 yaş altı olan yaş gruplarının sokağa çıkması yasaklanmış, maskesiz toplu alanlarda bulunmak yasaklanmıştır. Alınan bu önlemler hastalığın ne kadar ciddi bir tehlike arz ettiğini göstermiştir. Hastalığın temas yolu ile bulaştığı ancak temas olmasa dahi güvenli mesafenin(1 ile 1 buçuk metre arası) bulunmadığı durumlarda da yayılım gösterdiği bilinmektedir.

İş hayatında işçilerin iş yerinin birçok alanını ortak kullandıkları ve çok yakın temas içerisinde bulundukları bir gerçektir. İş verenler tarafından, yayınlanan genelgeler ve güncel risk durumları değerlendirilerek salgın hastalığa karşı tedbirler alınması 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu gereğidir.

Özellikle işverenin işçiler arasında korunması gereken mesafenin korunmaması, iş yerinin salgın virüsü etkisiz hale getirecek seviyede dezenfekte edilmemesi, hastalık belirtisi gösteren işçilerin gerekli kontroller yapılmaksızın iş yerine alınması gibi durumlarda işçi iş görmekten kaçınma hakkına sahiptir.

Tehlikenin yakın olmasından anlaşılması gereken, henüz gerçekleşmemiş olmakla birlikte gerçekleşmesi muhtemel tehlikenin varlığıdır. Bu konuda mevcut duruma baktığımızda ise, hastalığın yayılımının çok hızlı olduğu, ülkemizin her yerine dağıldığı Sağlık Bakanı’nın her gün yaptığı açıklamalarda açıkça tehlikenin çok yakın olduğu özellikle vurgulanmaktadır.

İŞVERENE BAŞVURULMAKSIZIN ÇALIŞMAKTAN KAÇINMA HAKKI KULLANILABİLİR Mİ?

Aynı maddenin 3. Fıkrası uyarınca; “Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradaki usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz”

Bu yasal olanağın kullanılabilmesinin koşulu işyerinde önlenemez nitelikte bir ciddi ve yakın tehlikenin varlığıdır.

İŞÇİNİN İŞ AKDİNİ FESİH HAKKI NEDİR?

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun işçilere tanıdığı bir diğer hak, gerekli önlemlerin alınmadığı işyerlerinde sözleşmeyi fesih haklarıdır. Anılan yasanın 13. Maddesinin 4. Fıkrasına göre;” İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilir. Toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personeli, bu maddeye göre çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılır.”

İşçilerin bu haklarını kullanabilmeleri için öncelikle işverenden gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmasını talep etmiş ve buna rağmen bu önlemlerin alınmamış olması gereklidir. Örnek olarak salgın hastalık durumunda işverenden maske ve eldiven temininin talep edilmesi veya yüksek bir inşaatın yapımı sırasında gerekli kemer, ayakkabı, baret gibi teçhizatları talep edilmesi ve işverenin bu taleplere rağmen hiçbir güvenlik önlemi almaması gösterilebilir.

Anılan düzenlemede işçilerin “ tabi oldukları kanun hükümlerine göre” iş akitlerini feshedebilecekleri öngörüldüğünden, İş Kanunu’na tabi olanlar bu yasanın 24. Maddesinin 2. Bendi (f) alt bendine dayanarak sözleşmelerini, “çalışma şartlarının uygulanmaması nedeniyle derhal fesih haklarını “ kullanarak feshedebilirler. Bu kanun hükmünde işçilere tanınan bu hak haklı nedenle derhal fesih hakkıdır. Dolayısıyla işçiler, kanun hükmünde belirtilen şartların oluşması durumunda, işverene ihbar öneli vermeksizin iş akitlerini feshedebilir ve kıdem tazminatı ve haklı nedenle fesihten doğan haklarını işverenden talep edebilirler.

Sonuç olarak işyerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak işverenin yükümlülüğü olduğu gibi alınan bu önlemlere uymak da çalışanın yükümlülüğüdür. İş yerinde, işin ve iş yerinin gereklerine uygun önlemlerin alınmaması durumunda, işçinin çalışmaktan kaçınma hakkı olduğu gibi iş akdini haklı nedenle fesih hakkı da bulunmaktadır.

Ancak hatırlatmamız gerekir feshin son çare olması ilkesi gereği işçinin öncelikle işverenden gerekli önlemlerin alınmasını talep etmesi yani sözleşmeyi ayakta tutmaya çalışması onun daha çok lehine olacaktır. Aksi halde işçi, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığı konusunda yanlış bir değerlendirme yapmışsa sözleşmeyi haksız feshetmiş durumuna düşebilir.

Benzer yazılar :

Tapuda işyeri olarak görünen bir taşınmazın maliki taşınmazı güzellik salonu olarak kullanabilir mi ?

 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun (KMK) 24. Maddesi ile kat maliklerinin bağımsız bölümlerini diledikleri gibi kullanmaktan alıkoyan ve bu açıdan...

İşçinin Fazla Çalışma Ücret Alacağı Ve İspatı

Öncelikle fazla çalışmanın tanımına baktığımızda; 1 haftada 45 saat, 1 gün içerisinde 11 saat, 1 gece içerisinde 7,5 saat üzerindeki...

Müşterek Çocuğun Yurt Dışına Kaçırılması Halinde İadesi Talep Edilebilir Mi?

Boşanmadan sonra velayeti anne veya babaya verilen çocuğun yaşadığı ülkeden başka bir ülkeye götürülmesi velayeti kendisinde bulunduran tarafın velayet hakkını...

Yazılı Kira Sözleşmesinin Bulunmaması ve Kira Sözleşmesine İtiraz Hallerinde Tahliye Davası

Kira sözleşmesi, sözleşmenin geçerliliği bakımından şekil şartına tabi olmayıp yazılı veya sözlü olarak kurulabilir. Kanunda her ne kadar kira sözleşmesinin...