Günümüzde şirketler ve kurumlar genellikle uzmanlık alanlarına ilişkin işlerde kendi bünyelerinde işçi çalıştırmakta olup, yardımcı işleri taşeron olarak bilinen alt işverenler aracılığıyla yaptırmaktadır. Bu durum zamanla taşeron nezdinde çalışmakta olan işçilerin, iş kazası ve meslek hastalığı ile işçilik alacakları bakımından mağdur olmasına neden olduğundan 4857 sayılı İş Kanunu ile asıl işveren-alt işveren ilişkisine ilişkin düzenleme (m.2) getirilmiştir. Buna göre ‘Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.’ denilmiştir.
Nitekim Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2016/15802 E. 2017/3195 K. ve 18.04.2017 tarihli ilamında aynen;
[…] Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu "müteselsil sorumluluktur". Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu'nun 2. maddesinin 6. fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı sebebiyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu sebeple meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler. […] denilmiştir.
Buna göre, iş kazası ve meslek hastalığına uğrayan işveren, uğradığı maddi ve manevi tazminatı yalnızca asıl işverenden veya alt işverenden (taşeron) talep edebileceği gibi, talebini her iki işverene birlikte de yöneltebilecektir. Böylelikle işçi, işverenlerden birisinin iflas etmesi veya tasfiye olması gibi durumlara karşı korunmaktadır.