Cevap Dilekçesi Vermeyerek Delil Bildirmeyen Davalı Delil Bildirme Hakkını Kaybeder

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.04.2016 tarihinde vermiş olduğu kararında; cevap dilekçesi vermeyerek delil bildirmemiş olan davalı, gerek asıl ispat gerekse karşı ispat bağlamında delil bildirme hakkını kaybetmiş sayılacaktır. Önceki uygulamadan oldukça farklı sonuçlar doğuracak olan bu karar birçok hak kaybına yol açabileceğinden büyük önem arz ermektedir. Öyle ki bu ilke karara göre; cevap dilekçesi vermeyen ve dolayısıyla delillerini sunamayan davalı taraf bir daha delil sunma hakkını kaybedecektir. Bunun istisnasını ise ön inceleme duruşmasında karşı tarafın gelmemesi ya da geldiği halde davalının savunmalarına muvafakat vermesi oluşturacaktır.

Cevap dilekçesinin usulüne uygun olarak verilmesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na şöyle düzenlenmiştir. HMK’nın 127. maddesine göre; “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.” Cevap dilekçesinin süresinde verilmemesinin sonuçlarıysa kanunun 128. Maddesinde düzenlenmiştir. 128. maddesine göre “Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.”
İstisna teşkil eden ön inceleme duruşmasında iddia ve savunma genişletilmesi de yine HMK’nın 140 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 140/5. maddesi uyarınca: “Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi halinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir.”

Yine HMK’nın “Sonradan Delil Gösterme” başlıklı 145. maddesine göre; “Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” Bu düzenlemeye göre ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmaması koşuluyla sonradan delil sunulması kabul edilmiştir. Dolayısıyla cevap dilekçesinde bildirilmeyen deliller ancak kusurlu olunmaması ve mahkemenin izniyle sunulabilecektir.

Yargıtay’ın vermiş olduğu bu ilke karar ön inceleme duruşmasında karşı tarafın gelmemesi halinde iddianın ve savunmanın genişletilebileceği durumlarda uygulanmayacak olsa da cevap dilekçesinin delillerle birlikte verilmesi önem arz edecektir. Önemle belirtmek gerekir ki cevap dilekçesinin süresinde verilmesi salt olarak yetmemekte delillerin açık ve somut olarak mahkemeye sunulması da gerekmektedir.
 

Benzer yazılar :

Boşanma Davasından Feragat ve Mal Rejimi Davalarında Dikkat Edilecek Hususlar

Mal rejimi, evlilik birlikteliği devam ederken eşlerin edindikleri malların yönetimi, eşlerin birbirlerinden olan hak ve alacaklarını, evlilik devam ederken ve...

Boşanma Durumunda Çeyiz ve Ziynet Eşyalarının (Altın, Takı vs.) Durumu

Evlilik birliğinde fiili karine olarak ziynet eşyalarının kadına ait olduğu kabul edilmektedir. Kadına ait olan bu ziynet eşyaları her ne...

Ziynet Eşyalarının İadesi Davasında İspat Yükü Kime Aittir?

Ziynet eşyaları kişisel mal olarak kabul edilir. Evlenme sırasında kadına takılan ziynetler kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır....

İşten Kendi İsteğiyle Ayrılan İşçinin Hakları Nelerdir ?

Sözleşmenin işveren tarafından feshi halinde, yapılan bu feshin haklı sebeple mi haksız sebeple mi yapıldığının işçinin alacakları ve hakları bakımından...