Boşanma Halinde Kıdem Tazminatı-Emekli İkramiyesi-Oyak Vb. Ödemelerin Tasfiye Şekli

Eşlerin boşanmaları halinde mal rejimi tasfiye edilirken sandık ve benzeri kurumlardan yapılan ödemelerde Türk Medeni Kanunu 219/2. Maddesi uyarınca edinilmiş mal sayılmaktadır. Bu kapsamda; emekli maaşı, emekli ikramiyesi, kıdem tazminatı, maluliyet aylığı, yaşlılık aylığı, işsizlik tazminatı, destekte yoksun kalma tazminatı, oyak ve benzeri yardım sandıklarından yapılan ödemeler, işten çıkarılma karşılığı alınan tazminatlar, dul ve yetim aylığı, isteğe bağlı yapılan sigortalılık sonucu emekli olanların aldığı aylıklar, edinilmiş mal sayılmaktadır. Boşanma avukatı için ziyaret edebilirsiniz.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, söz konusu ödemelerin evlilik birliği devam ederken mi yoksa evlenmeden önce mi yapıldığına ilişkindir. Nitekim evlenmeden önce yapılan ödemeler, eşlerin kişisel malı sayılmakta olup boşanma davası kesinleştikten sonra mal rejiminde tasfiye edilirken edinilmiş mallardan sayılmaz. Keza aynı şekilde, mal rejimi tasfiyesi sona erdikten sonra yapılan ödemelerde o eşin kişisel malı sayılmaktadır. (Uluç, 309).

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2015/16958 K. 2015/21471 30.11.2015 tarihli kararı OYAK’tan alınan paralara ilişkin mal rejimi tasfiyesine ilişkindir. İlgili karar aynen şu şekildedir:

Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen araç ve …’ta bulunan tasarruf nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı talep miktarını ıslah yoluyla toplam 27.654,21 TL çıkarmıştır.

Davalı vekili, …’tan kendisine bir ödeme yapılmadığı, devam eden kredi borçlarının bulunduğu gerekçesiyle açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, araç ve OYAK’ta bulunan tasarruf nedeniyle toplam 27.654,21 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının aşağıdaki 2. bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının REDDİNE,

2- Davalının … emeklilik maaş sistemindeki hakkı yönünden temyiz itirazlarına gelince;

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m.229) ve denkleştirmeden (TMK m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.

Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.

Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222).

4721 sayılı TMK’nun “edinilmiş mallar” başlıklı 219. maddesinin 2. fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir. 228/2. madde de ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Mal rejiminin devamı sırasında, sosyal yardım kurum ve kuruluşlarından (… emekli maaş sistemi) toptan ödenme yapılması durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla PMF(population masculin feminin) tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 12.10 2011 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.

Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Sosyal yardım kurum ve kuruluşlarından yapılan toplam ödemenin, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal kabul edilerek tasfiyeye sırasında göz önünde bulundurulur.

Sosyal yardım kurum ve kuruluşlarından yapılan ödemenin, tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK’nun 235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir malvarlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan malvarlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.

Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.  

Somut olaya gelince; eşler, 17.05.1990 tarihinde evlenmiş, 12.10.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Tasfiyeye konu araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 15.06.2005 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir, davalının OYAK emeklilik maaş sisteminde boşanma dava tarihinde 130.600,00 TL rezervi bulunmaktadır. … emeklilik sisteminde, pirimlerin tahsilinde kamu gücü kullanıldığından ve kamusal amacı doğrultusunda sosyal rizikonun (yaşlılık) gerçekleşmesiyle ödeme yapıldığından TMK’nun 228/2 maddesi uygulanır.

Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).

Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;

Mahkemece, davalının …’taki emekli maaş sistemi üzerindeki hakkı üzerinden alacağa hükmedilmişse de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesap, Kanuna uygun şekilde yapılmamıştır. Mahkemece, TMK’nun 228/2. maddesinde gösterilen usulde hesaplama yapılması için önceki bilirkişiden ek rapor alınması, bu şekilde sonuca gidilemediği takdirde yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak, gerçekleşecek sonuca göre, … emekli maaş sistemindeki alacak hakkında bir karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” Şeklindedir.

Edinilmiş mallara katılma rejimi esnasında yapılan ödemeler örneğin kıdem tazminatı, emekli ikramiyesi halinde ise edinilmiş mal sayılmaktadır. “Fakat yapılacak toptan ödemelerin veya tazminatların mal rejiminin sona erdiği esnada mevcut edinilmiş mal olması gerekmektedir. TMK 219. Madde kapsamında yapılan ödemeler yada tazminatlar harcanmış, tüketilmiş veya mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut değilse katılma alacağının hesaplamasında dikkate alınmaz.   TMK 219/2-3 Fıkrası uyarınca yapılan toptan ödemeler kıdem tazminatı, iş gücü kaybı tazminatı vb. PMF Tablosu uyarınca kişisel mal olarak hesaplanacaktır. Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.  Bu sebeple, eşlerin kişisel malları arasında TMK 219/2 ve 3. Bentleri kapsamında yapılan ödemelerde sayılabilir.  (Uluç,312).

Eğer kıdem tazminatı, emekli ikramiyesi olarak yapılan ödemeler, 1.1.2002 edinilmiş mallara katılma rejiminden önce yapılmışsa yapılan ödemeler kişisel mal kabul edilir.

EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ SONA ERDİKTEN SONRA YAPILAN ÖDEMELER ÖRNEĞİN EŞLERDEN BİRİNİN KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANMASI DURUMUNDA NE OLACAKTIR?

  Eşlerin boşanma sonucunda mal rejimi sona erdiğinde sosyal güvenlik kurumlarınca yapılan ödemeler, eşlerin kişisel malı sayılmaktadır. Ancak doktrinde söz konusu yapılan toplu ödemelerin edinilmiş mal olduğunu savunanlar da bulunmaktadır. Ancak 8. Hukuk Dairesi Başkanı Yusuf Uluç’a göre, mal rejimi tasfiyesi esnasında ilerde elde edilmesi muhtemel beklenen hakkın edinilmiş mal kabul edilmesi Türk hukuku açısından mümkün değildir. (Uluç, 318)

Kıdem tazminatına ilişkin olarak emsal teşkil edecek nitelikte Yargıtay Kararları

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2015/1569 K. 2016/7206 19.4.2016 tarihli kararında özetle: “…Kıdem tazminatı, 4857 Sayılı İş Kanununun 120. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca, en az bir yıl süre çalıştıktan sonra ayrılan işçiye, işveren tarafından, çalıştığı her bir tam yıl için ücretinin otuz günlük tutarı kadar ödenen tazminattır. Kıdem tazminatını hak etmek için, en az belirtilen süre kadar çalışmak ve yasada açıklanan koşullarda iş akdinin sona ermesi yeterli olup, prim ödenmesine ihtiyaç duyulmamaktadır. Başka bir anlatımla, geçmişe dönük çalışma karşılığında ve çalışma süresiyle orantılı olarak ödenen primsiz tazminat sistemidir.

743 Sayılı TKM’nun 170. maddesi uyarınca, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme dair çalışmanın karşılığı olarak elde edilen gelir ve dolayısıyla hak edilen kıdem tazminatı kişisel mal (TKM 189), 4721 Sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonraki çalışma karşılığında elde edilen gelir ve hak edilen kıdem tazminatı ise edinilmiş mal grubuna girer (TMK 219/1). Eşin çalışma süresinin hem mal ayrılığı hem de edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemlere yayılması durumunda ise, her bir döneme isabet eden çalışma süresi ve gelir durumu esas alınarak oranlama yapılmak suretiyle, kıdem tazminatının kişisel ve edinilmiş olan miktarları belirlenir.

Somut olaya gelince taraflar, 14.10.1984 tarihinde evlenmiş, 13.9.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün, 21.10.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Kanun’un 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime dair hükümler uygulanır (4721 s.lı TMK 179 m).

Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, …yazısı ve eklerine göre; davalı kocanın …. Depo Müdürlüğünde işçi statüsünde 11.12.1978 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı, davalının 7.4.2005 tarihli müracaatına istinaden yapılan inceleme sonucu 7758 gün sigorta ödediğinin tespiti ile evlilik birliği içerisinde 11.4.2005 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı kazanma şartlarını yerine getirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı eşin, evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar olan döneme dair katılma alacağı mevcut değilse de 1.1.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği 13.9.2007 tarihine kadar ki davalıya çalışma karşılığı ödenen kıdem tazminatında katılma alacağı mevcuttur.

Mahkemece yapılacak iş, 1475 Sayılı Kanun’un 14/5. maddesi de göz önünde bulundurularak ilgili kurumdan mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle davalı eşin kıdem tazminatı hakedip etmediği sorulup belirlenmeli, kıdem tazminatının belirtilen tarihte ödenmesi mümkün ise yukarda belirtilen ilke ve esaslar göz önünde bulundurularak davacı eşin katılma alacağı belirlenmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” Şeklindedir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2015/9379 K. 2016/1291 26.1.2016 Tarihli karar

DAVA : … ile … aralarındaki katkı payı (esasen katkı payı alacağı, değer artış payı ve katılma alacağı) davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair … 2. Aile Mahkemesi’nden verilen … gün ve … sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için … Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı … ile vekili Avukat … ve karşı taraftan davacı … ile vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan, hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine, karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı … vekili, müvekkilinin evlilik birliği içinde edinilmelerinde katkıda bulunduğu bir araç, iki mesken ve bir şirketle ilgili fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000 TL katkı payı, 5.000 TL değer artış payı ve 10.000 TL katılma alacağı olmak üzere şimdilik 20.000 TL.nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, harcını da tamamladığı 07.11.2013 tarihli dilekçesi ile talebini 63.000 TL katkı, 52.000 TL değer artış payı ve 194.000 TL katılma alacağı olmak üzere 309.000 TL şeklinde ıslah etmiştir.

Davalı Bülent vekili, davacının şirkete katkısı olmadığını, meskenin birinde ziynetler ve eski araçla katkısı olduğunu ancak bu meskenin satılarak diğer dava konusu meskenin alındığını, satış parası ile ikinci mesken için çekilen kredinin kapatıldığını, araç için çekilen kredinin halen ödenmekte olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 57.260,00 TL katkı payı alacağının, 5.000,00 TL’sinin dava, kalan 52.260,00 TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile, 194.345,13 TL katılma alacağı ve 54.373,29 TL değer artış payı alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteklerine ilişkindir.

01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM’de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı Kanun’un 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulacaktır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).

Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 m). Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu malvarlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay’ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.

Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen tasfiyeye konu mala, eşlerin, hem başka malvarlıkları (ziynet, miras, bağış vs gibi) kullanılarak, hem de çalışma karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının ileri sürüldüğü durumlarda; öncelikle, tasfiyeye konu malın edinildiği tarih itibarıyla başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının, dava konusu malın bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanmalıdır. Bundan sonra da, kalan miktara her bir eşin çalışmaları ile elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının kabulü ile oranları ayrı ayrı belirlenmelidir.

Buna göre, öncelikle toplu katkının satın alma tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem edinme bedeli hem de dava tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir.

Dava konusu malvarlığına, başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının dışında kalan bölümüne eşlerin çalışmaları karşılığı elde edilen düzenli gelirlerle yapılan katkı oranının belirlenmesi bakımından ise; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, çalışılan bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup belirlenerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı saptanmalıdır. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir.

Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı TMK 227 m). Denkleştirme (TMK 230 m) hariç, tasfiyeye konu malvarlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (TMK 227/1 m). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (TMK 227/2 m). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır. Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Değer artış payı ve artık değere katılma alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değeri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1 m.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK’nun 222 m). Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır. Somut olaya gelince; eşler, 16.09.2000 tarihinde evlenmiş, … tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, … tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu mallardan … plakalı araç …, … ada … parselde 4 nolu mesken …, …ada… parselde… nolu mesken … tarihinde davalı adına alınmış, dava konusu … Dış Ticaret Ltd.Şti. ise 23.11.2004 tarihinde evlilik birliği içinde kurulmuştur. Şirkette davalının %50 hissesinin olduğu anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).

Mahkeme tarafından, hükme esas alınan 14.04.2014 tarihli bilirkişi raporundan hareketle, davacı kadının ziynetlerin satışından gelen parayla 4 nolu mesken alımına katkıda bulunduğu, kişisel malı niteliğindeki kooperatif hissesinin satışından gelen para ve işyerinden ayrılırken aldığı kıdem tazminatı ile şirket kuruluşunda katkı sağladığı, aracın kazalı hali ile edinilmiş mal olduğu, 8 nolu meskenin de çekilen kredinin tamamının kapatılması sebebiyle tümü ile edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerektiği açıklanarak bilirkişi hesaplamasına uyulmuş ve yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.

1- Dosya kapsamına, toplanan delillere ve taraflarca sunulan kayıtlara göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken 100.000 TL sermaye ile kurulduğu ve davalının %50 hissesi olduğu anlaşılan şirketin kuruluşunda davalının hisse payının ödenmesinde davacıya işyerinden ayrılması sebebiyle ödenen 14.943,93 TL kıdem tazminatının kullanıldığının kabulü yerindedir. Ancak kıdem tazminatının 743 sayılı TKM’nin 170.maddesi uyarınca, mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin çalışmanın karşılığı olarak elde edilen gelir, dolayısıyla hak edilen kıdem tazminatı bölümünün kişisel mal (TKM 189), 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonraki çalışma karşılığında elde edilen gelir ve hak edilen kıdem tazminatının ise edinilmiş mal grubuna gireceği (TMK 219/1) gözetilmeksizin TMK’nun 228. maddesine göre yapılan hesaplama sonunda çıkan miktarlara göre hesaplama yapılması, diğer yandan davacının kişisel malı olduğu sabit olmakla birlikte 16.07.2003 tarihinde satılan kooperatif hissesinden gelen paranın aradan geçen uzun süreye, bu sürede paranın bankada değerlendirildiğini iddia eden davacı tarafın soyut tanık beyanı dışında başka bir belge ve delil sunamamasına rağmen … tarihinde kurulan şirketin kuruluşunda katkı olarak kabul edilmesi hatalıdır. Şirketin kuruluş tarihi itibarıyla edinilmiş mal olduğu anlaşıldığına göre Mahkemece yapılması gereken iş; 14.943,93 TL toplam kıdem tazminatının az yukarıdaki açıklamaya göre 01.01.2002 öncesi çalışmasının karşılığı olan 11.623 TL’sinin davalının %50 hissedarı olduğu 100.000 TL kuruluş sermayeli edinilmiş mala davacının kişisel malı ile katkı olduğunu, çıkacak % 23,246 oran ile doğru hesaplanan şirketin özvarlık karşılığı 367.411,96 TL.nin çarpılması sonunda çıkacak miktarın şirket yönünden davacının değer artış payı alacağı, özvarlık değerinden bulunan bu miktar çıkartıldıktan sonra kalan miktarın ise artık değer, artık değerin yarısının da davacının şirketle ilgili katılma alacağı bulunduğunu gözetmek, taleple bağlılık kuralı ile kazanılmış haklara riayet etmek olmalıdır.

2- Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, davalının da kısmen kabulünde olduğu üzere … tarihinde davalı adına alınan 4 nolu meskenin alımında davacının bir kısım ziynet eşyaları ile davacının evlilik öncesi sahibi olduğu kişisel mal niteliğindeki aracı da kullanılmış, bu evin bakiye alım değeri ise borç alınarak kapatılmış, bilahare alınan borç da taraflarca ödenmiştir. 4 nolu mesken … tarihinde satılmıştır. Diğer dava konusu 8 nolu mesken ise … tarihinde davalı adına alınmış, alımda davacının kişisel malı niteliğindeki kooperatif hissesinin satışından gelen paranın yarısı peşinat olarak kullanılmış, bakiye miktar için banka kredisi çekilmiş, kredi borcu … tarihinde tümüyle kapatılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan raporda gerek 4 nolu gerek 8 nolu meskenle ilgili değerler hesaplamada dikkate alınarak davacı lehine alacak hesaplanmıştır. 4 nolu meskenin alımında kullanılan davacıya ait araç ve ziynet bedelleri davacının kişisel malı niteliğinde, kişisel maldan edinilmiş mala yapılan katkıdır. 4 nolu meskenin alımında kullanılan borç para ise daha sonra taraflarca ödendiğine göre edinilmiş maldan edinilmiş mala kayan değerdir. 8 nolu meskenin alımında kullanılan peşinat ise davacının satılan kooperatif hissesine ödenen aidatlar düşünüldüğünden kısmen kişisel maldan, kısmen edinilmiş maldan edinilmiş mala yapılan katkı niteliğindedir. Banka kredisinin tamamının evlilik içinde tümüyle kapatılması sebebiyle ayrı hesaplama yapılması gerekmediği düşünülebilirse de kredinin ödeme tarihi, 4 nolu meskenin satış tarihi ve toplanan deliller karşısında 4 nolu meskenin satışından gelen para ile 8 nolu mesken için çekilen kredinin kapatıldığının, dolayısı ile 4 nolu mesken için ayrıca bir hesaplama yapılmaması gerektiğinin kabulü gerekir. Bu açıklamalar karşısında 8 nolu meskenin alımında davacının satılan kooperatif hissesinden gelen miktardan 10.737 TL, 4 nolu meskenin davacının kişisel mal niteliğindeki bölümünden gelen miktara göre 47.937,05 TL toplamı 58.674,03 TL değer artış payı alacağı bulunduğu, 4 nolu meskenle ilgili ayrı hesaplama yapılamayacağından 8 nolu mesken sebebiyle ayrıca davacı lehine 121.325,97 TL artık değerin yarısı oranında da katılma alacağı hakkı olduğu dikkate alınmalıdır. Mahkemece kişisel mallarla katkıda hata yapılmamış ise de 4 nolu meskenin satışından gelen para ile 8 nolu meskene ait kredinin kapatıldığı gözetilmeden her iki mesken için de ayrı ayrı hesaplama yapılması, bu şekilde davalı aleyhine sonuç yaratılması doğru değildir. Mahkemece hüküm kurulurken davacının talebi, taraflar lehine ve aleyhine doğacak kazanılmış haklar gözetilmeli, davacının fazlaya ilişkin haklarını da saklı tuttuğu dikkate alınmalıdır

3- Dava konusu … plakalı araç evlilik içinde … tarihinde boşanma dava tarihinden yalnızca 45 gün önce banka kredisi ile satın alınmıştır. Davacının aracı kullanırken kaza yaptığı, aracın değerinin düştüğü, çekilen kredinin ise 22.000 TL ve 36 ay vadeli olduğu, aracın karar tarihine en yakın tespit edilen değerinin ise 17.629 TL olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu hususlar gerekçeye göre Mahkemenin de kabulündedir. Çekilen kredinin boşanma dava tarihi sonrasına isabet eden kısmı davalının denkleştirmeye esas kişisel malı niteliğinde olup, aradaki 45 günlük süre ve kaza sebebiyle aracın değerinin olağan dışı azalması dikkate alındığında bakiye kredi borcu sebebiyle araçtan dolayı herhangi bir artık değer olmayacağından davacı lehine araç nedeniyle katılma alacağı hesaplanması da mümkün değildir. Mahkeme kabulünde de olduğu üzere araçla ilgili artık değer olmadığından davacı tarafın katılma alacağı talebinin reddi gerekirken katılma alacağı hesaplamasında genel formül içerisinde dikkate alınması, bu şekilde araçla ilgili de alacak hesabı yapıldığına dair tereddüte sebep olunması doğru olmamıştır. Araçla ilgili açık temyiz bulunmamakta ise de; davacı lehine alacak hesaplanmasına yönelik uygulanan genel formülde diğer mal varlığı değerleri yanında araçla ilgili değerlerin de kullanılmasından dolayı bu hususta da değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.

Kabule göre de; davacı vekili her bir alacak kalemi ile ilgili ayrı ayrı talep miktarlarını gösterdiği halde değer artış payı alacağının ıslah edilen miktarının 52.000 TL olduğu gözden kaçırılarak talepten fazla olacak şekilde 54.373,29 TL. değer artış payı alacağına hükmedilmesi de hatalı olmuştur.” Şeklindedir. 

“ Mal rejiminin yürürlükte olduğu döneme ilişkin olarak hak kazanılan sosyal güvenlik ödemeleri edinilmiş mal sayılır. Mal rejiminin devam ettiği döneme ilişkin olarak hak kazanılan ödemenin, mal rejimi sona ermesinden sonra yapılsa bile edinilmiş mal sayılma durumunu ortadan kaldırmaz. Mal rejiminin yürürlüğe girmesinden önce yapılan ödemelerin mal rejiminin yürürlükte kaldığı döneme ilişkin kısmi mal varlığında yer almaya devam etmesi şartıyla edinilmiş mal sayılabilecektir. Ödemelerin irat biçiminde yapılması halinde de yalnızca mal rejiminin devamı sırasındaki ödemeler edinilmiş mal sayılacaktır. Ancak mal rejiminin sona ermesinden sonraki dönemde yapılan toptan ödemenin kısmı edinilmiş mal sayılmaz.

KAYNAKÇA

  1. Yusuf Uluç, Mal rejimleri ve Tasfiyesi, Yetkin Yayınları, Ankara 2014.
  2. Kazancı İçtihat ve Bilgi Bankası, http://www.kazanci.com/kho2/ibb/giris.htm eri,şim tarihi 31.10.2016.

Benzer yazılar :

Hakem Heyeti Nedir? Hakem Heyetlerine Nasıl Başvurulur?

TÜKETİCİ  HAKEM HEYETİNE BAŞVURU Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuru yolu, belirli bir meblağın altında olan, tüketicilerin yaşamış oldukları uyuşmazlıkları, Tüketici Mahkemeleri’ne göre...

Tarım arazisi bölünebilir mi? Miras kalan tarla nasıl paylaştırılır?

5403 SAYILI TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU VE DÜZENLEME ALANI 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu; toprağın...

Hizmet Tespit Davalarında Bordro Tanıklarının Dinlenmesi Zorunlu mudur?

Sigorta bildirimi yapılmadan çalışan işçilerin sigortasız geçen bu çalışma sürelerini sigortalı hale getirebilmek için açtıkları davalara hizmet tespit davası denir. 5510 Sayılı...

Boşanma dilekçesi örneği

BOŞANMA DAVASI ve BOŞANMA DİLEKÇESİ Boşanma dilekçesi, evliliği yasal olarak sonlandırmak isteyen kimselerin mahkemeye başvurmak için elinde bulundurması gereken bir belgedir....