Belediye Mallarının Haczedilmesi

(YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ’NİN 22.01.2015 TARİH VE 2014/25402 E., 2015/18875 K. SAYILI KARARININ DEĞERLENDİRİLMESİ)

 

6552 sayılı torba Yasa ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda, belediye mallarının haczedilmesi konusunda, çok önemli ve uygulamaca eleştirilen bir düzenleme getirilmişti. Üstelik 5393 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 8. maddede, anayasaya aykırı olarak bu düzenlemenin tüm icra dosyalarına uygulanacağını ve yasanın yürürlüğünden önce yapılan hacizleri de kapsayacak şekilde geriye yürüdüğünü hükme bağlamıştı. Bir diğer açıdan ise sadece belediyelerin belirttiği mallarına haciz konulacağı hükme bağlanmıştı. Bunun üzerine belediyeler, ödemedikleri borçlarından dolayı konulan hacizleri kaldırtma yoluna gitmişlerdi.

Söz konusu düzenleme ile amaçlanan belediyenin mal bildirimi yaparak, diğer mallarının haczedilmesini engellemekti. Belediyelerin birçoğu bakımından bu düzenleme suistimal edilmiş ve bildirilen mallar borcu karşılamadığı gibi, belediyelerinin bütün borçlu oldukları dosyalara aynı malları bildirmesi sonucu, bildirilen mallar yüzlerce hacizli bir kısım maldan oluşan ve borcu hiçbir şekilde karşılamayan mal yığını niteliği almıştı. Ayrıca belediyeler bu düzenlemeyi kullanarak bir kısım borçları karşılamayan malı alacaklılarının önüne bırakarak, diğer taşınır-taşınmaz mallarını ve banka hesaplarını koruma altına almıştı.  Bu düzenleme ile belediyelerin borçlarını ödemesi tamamen kendi inisiyatiflerine bırakılmış ve hatta ödemek istemedikleri borçları ödememelerine olanak sağlamıştı.

Bu düzenleme açıkça Anayasa’ya aykırı bir kanuni düzenlemeydi. Nitekim Anayasa Mahkemesi, 17/06/2015 tarihli ve 2014/194 E. ile 2015/55 K. sayılı Kararı ile bu kanuni düzenlemeler iptal edilerek yürürlükten kaldırılmıştır. Bu sefer de, iptal hükmü tamamen kanun maddesini kapsamayıp, anayasaya aykırı ifadelerden ibaret olduğu için, belediye mallarına haczin ne şekilde yapılacağı konusunda tartışma yarattı. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 22.10.2015 tarih ve 2014/25402 E. ile 2015/18875 S. Kararı bu tartışmaya son vererek belediye mallarının haczinin mümkün olduğuna ve bunun için uyulması gereken prosedüre işaret etti. Karara göre, Anayasa Mahkemesi Tarafından iptal edilmeyen ibare olan “İcra Dairesince haciz kararı alınmadan önce Belediye’den borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir” hükmü gereğince öncelikle bu işlemin yerine getirilmesi ve borçlu belediyeye mal beyanı için 10 günlük süre verilmesi gerekecektir. Bu süreden sonra belediyeden mal beyanında bulunulmaması ya da gösterilen malların borcu karşılayacak kadar olmaması halinde, belediyenin diğer malları (banka hesaplarında bulunan paralarda menkul yani taşınır mal niteliğindedir, dolayısıyla banka hesapları üzerine de haciz konulabilecektir) üzerinde haciz uygulanması talebinin yerine getirilecektir. Burada önemli nokta Yargıtay tarafından haciz talebin yerine getirileceği belirtilmiştir. Bu demek oluyor ki; alacaklının ya da avukatının talebini icra dairesi hiçbir merasime gerek duymadan yerine getirmek ve haciz koymak zorundadır. Üstelik geriye yürüme ile ilgili düzenleme, Anayasa Mahkemesi tarafından tamamen iptal edildiğinden Yasa’nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden önceki icra takipleri için mal beyanında bulunulması için 10 günlük süre verilmeden ve dolayısıyla belediyece gösterilecek mallara bağlı olmadan direk haciz işlemi yapılabileceği de karara bağlanmıştır.

 

        T.C.

   YARGITAY

8. Hukuk Dairesi

 

ESAS NO       : 2014/25402

KARAR NO   : 2015/18875

 

Y A R G I T A Y  İ L A M I

 

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ                         : … İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ                                   : 16/10/2014

NUMARASI                            : 2014/… 2014/….

DAVACI                                  : İ….. K…..

DAVALI                                  : A….. B……. B……

DAVA TÜRÜ                          : Şikayet

 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Alacaklılar vekili İcra Mahkeme’sine başvurusunda; borçlu Belediye’nin T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndaki alacağına 89/1 haciz ihbarnamesi ile  haciz konulduğunu ve dosyaya para gönderildiğini, bu arada  borçlu Belediye tarafından 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda yapılan değişiklikler gerekçe gösterilerek hacizlerin kaldırılması talebinde bulunulduğunu ve haczedilebilir taşınmaz beyan ettiğini, İcra Müdürlüğü’nce de;  Belediye’nin bildirdiği taşınmazlar dışında kalan hacizlerin fekkine karar verildiğini, Belediye tarafından dosyaya bildirilen taşınmazların borcu karşılamaya yetmediğini, aynı taşınmaz listelerinin Belediye’nin borçlu olduğu tüm dosyalara verildiğini belirterek İcra Müdürlüğü’nün 19/09/2014 tarihli kararının iptalini talep etmiştir.

Mahkemece; 11/09/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun’un 121. ve 123. maddesi ile değişik 5393 sayılı Belediye Kanunu’na eklenen Geçici 8. madde gereğince İcra Dairesi’nin söz konusu kararında herhangi bir usulsüzlük ya da yasaya aykırılık bulunmadığından, şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm alacaklılar vekilince temyiz edilmiştir.

11.09.2014 tarihli 29116 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552  sayılı Kanun’un 121. maddesi ile 5393 sayılı  Belediye Kanunu 15. maddenin son fıkrasına  “İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır. On gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işlemi alacak miktarını aşacak veya kamu hizmetini aksatacak şekilde yapılamaz” hükmü eklenmiş ise de   Anayasa Mahkemesi’nin 17/6/2015 tarihli ve Esas: 2014/194, Karar: 2015/55 sayılı Kararı ile Birinci cümledeki “ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır.” ve son cümlesindeki “veya kamu hizmetini aksatacak” ifadeleri iptal edilmiştir.

Yine aynı Yasa’nın 123. maddesi ile  5393 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 8. maddede “15’inci maddenin son fıkrası hükümleri, devam eden her türlü icra takipleri hakkında da uygulanır. Bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış icra takipleri gereğince konulan tüm hacizler, söz konusu fıkra hükümleri dikkate alınarak kaldırılır.” hükmü  ise  Anayasa Mahkemesi’nin 17/6/2015 tarihli ve Esas: 2014/194, Karar: 2015/55 sayılı Kararı ile iptal edilerek yürüklükten kaldırılmıştır.

Bu durumda Geçici 8. maddenin iptal edilmesi ile 6552 sayılı Yasa hükümlerinin sadece yasanın yürürlüğe girdiği 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılan icra takiplerinde uygulanabileceğinin kabulü gerekir.

O halde icra takibinin, 6552 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden sonra başlatılmış olması halinde; 5393 sayılı Kanun’un 15/son fıkrasına eklenen ve iptal edilmeyen “İcra Dairesi’nce haciz kararı alınmadan önce Belediye’den borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir” hükmü gereğince öncelikle İcra Dairesi’nce bu işlemin yerine getirilmesi, 10 gün içinde mal beyanında bulunulmaması veya gösterilen malların alacağı karşılamaması halinde ise diğer mallar üzerinde haciz uygulanması talebinin yerine getirileceğinin, icra takibinin 6552 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi olan 11.09.2014 tarihinden önce olması halinde ise 6552 sayılı Yasa ile 15/son maddesine eklenen yukarıdaki fıkra hükmünün uygulanamayacağının kabulü gerekir.

Somut olayda takip, 19.11.2012  tarihinde başlatılmış olup 6552 sayılı Yasa ile 5393 sayılı Yasa’nın 15/son  maddesine eklenen ek fıkra hükümleri uygulanamayacağından  Mahkemece şikayetin kabulü ile İcra Müdürlüğü kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Benzer yazılar :

Hizmet Tespit Davalarında Bordro Tanıklarının Dinlenmesi Zorunlu mudur?

Sigorta bildirimi yapılmadan çalışan işçilerin sigortasız geçen bu çalışma sürelerini sigortalı hale getirebilmek için açtıkları davalara hizmet tespit davası denir. 5510 Sayılı...

Trafik Kazalarında Sigorta Tahkim Komisyonuna Başvuru Şekli ve Şartları

Sigortacılık Kanun’un 30. Maddesinde düzenlenmiş olan “TAHKİM” başlığı altında, sigortadan tahsil edilecek alacak kalemleri ile ilgili olarak adli yargıya ek...

Şehit Yakınları, Gaziler ve Terör Mağdurlarının Hakları Nelerdir?

Şehit yakınları, gaziler ve terör mağdurlarının hakları 2010 değişikliği ile Anayasa’nın 10. Maddesine eklenen “… harp ve vazife şehitlerinin dul...

İşe İade Davası Devam Ederken İşyerinin Kapatılmasının İşçiye Etkisi Nelerdir ?

İşe iade davası, haksız yere işten çıkartılan işçi veya işçilerin, işverene karşı açtıkları bir dava olup işlerine geri iade edilmeleri...