Boşanma Avukatı Ankara

Karı ve kocanın sağ oldukları durumda kanunda öngörülmüş olan sebepler ile birisinin açacağı dava sonucunda anlaşmalı ya da çekişmeli olarak hâkim kararı sonucu evlilik birliğinin sona ermesidir.

Boşanma sebepleri nelerdir?

Boşanmanın sebepleri Medeni Kanun madde 161-166 arasında olacak şekilde 6 madde de düzenlenmiştir. Bahse konu sebepler özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak ;

  • zina
  • hayata kast,
  • pek kötü muamele ya da onur kırıcı davranış,
  • küçük düşürücü suç işleme,
  • haysiyetsiz hayat sürme,
  • terk,
  • akıl hastalığı

Bu boşanma sebepleri kanunda özel olarak düzenlemekte olduğu için bunlara özel boşanma sebepleri denilmektedir.

Aldatma (zina) nedeniyle boşanma

Genel olarak zina, eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken karşı cinsten bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Kanun koyucu zinayı düzenleyen TMK.nun 161.maddesini düzenlerken sadece zinanın bir boşanma sebebi olduğunu belirtmekle yetinmiş, tanımını yapmamıştır.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere, eşin dışında bir kimse ile flört etme ya da başka bir türlü yakın ilişki içinde olma zina değildir.

Zina her türlü delil ile ispatlanabilir. Örneğin, eşlerden birinin yalnızken müşterek konuta karşı cinsten birini alması, zinanın gerçekleştiğine delalet etmektedir. Yine taraflardan birinin karşı cinsten biri ile otel kayıtlarının olması durumunda da zinanın gerçekleştiği kabul edilmektedir. Bunun dışında hukuka uygun fotoğraf, tanık anlatımı vb. her türlü delil ile zina ispat edilebilecektir.

Boşanmanın Mali Sonuçlarından Maddi ve Manevi Tazminat

Hayata Kast, Pek Kötü Muamele Ya Da Onur Kırıcı Nedeniyle Boşanma

TMK.nun 162/I maddesine göre; “eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir” Burada sayılan haller mutlak, kusura dayalı ve özen boşanma sebepleridir. Kanun maddesi burada üç ayrı boşanma sebebi saymaktadır.

  • Hayata Kast: Hayata kast, eşlerden birinin diğerini öldürme niyetini bazı fiillerle açıklamasıdır. Burada diğer eşi fiilen öldürmeye teşebbüs hayata kast sayıldığı gibi eşi intihara teşvik etmek ve intihar girişiminde bulunan eşe yardım etmek de hayata kast sayılmaktadır.
  • Pek Kötü Muamele: Diğer eşin vücut bütünlüğü ve sağlığına yönelik her türlü saldırıdır. Eşi dövmek, eve kapatmak, aç bırakmak, normal olmayan cinsi münasebette bulunmak pek kötü muameleye örnek verilebilir.
  • Onur Kırıcı Davranış: Eşlerden birinin diğeri küçük düşürmek, ona hakaret etmek amacıyla yaptığı davranışlardır. Kadını evden atmak, kadının bakireliği hakkında söylenti yaymak vb. örnekler verilebilir.

Küçük Düşürücü Suç İşleme Ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma

Bu boşanma sebebi TMK.nun 163.maddesinde düzenlenmiş olup burada iki boşanma sebebinden bahsedilmektedir. Bu boşanma sebebi özel sebeplerden olup kusura dayanmaktadır. Evliliğin diğer eş için çekilmez hale gelmesi şartı aranmaktadır.

  • Küçük Düşürücü Suç İşleme: Bu boşanma sebebi her suç türünde ileri sürülememektedir. Burada “küçük düşürücü suç” verilen cezaya göre değil, toplumdaki anlayışa göre hakim tarafından takdir edilmektedir. Bu suçun evlendikten sonra işlenmesi gerekmektedir. Dolandırıcılık, hırsızlık, hileli iflas, ırza geçmek gibi suçlar küçük düşürücü suç sayılmaktadır.
  • Haysiyetsiz hayat sürme: Genellikle randevu evi işletme, ayyaşlık, kumarbazlık, hayat kadını olarak çalışma haysiyetsiz hayat sürme olarak kabul edilmektedir. Bir defalık bir haysiyetsizlik boşanma sebebi sayılmamaktadır.

Terke Dayalı Boşanma

Terk, eşlerden birinin evlilikten doğan sorumluluklarını yerine getirmemek amacıyla ortak hayata son vermesidir. Terk; özel, mutlak ve kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Ancak bu boşanma sebebine dayanabilmek için şartların sağlanması gerekmektedir.

  1. Eşlerden birinin ortak konutu terk etmesi: Bu durum 3 şekilde gerçekleşmektedir; Eş evliliğin yükümlülüklerinden kaçmak için evi terk etmiş olabilir, haklı bir sebeple evden ayrılan eşin haklı gerekçe ortadan kalkmasına rağmen eve dönmemesi ile gerçekleşebilir veyahut diğer eşi ortak konutu terke zorlama ya da haklı bir sebep olmadan onun konuta dönmesini engellemek suretiyle gerçekleşebilmektedir.
  2. Terk en az 6 ay sürmelidir: Ortak konutu terk eden eş, altı ay dolmadan ortak konuta dönecek olursa, diğer eşin dava açma hakkı kalmaz.
  3. Terk eden eşe hakim veya noter tarafından ihtarda bulunularak dön çağrısı yapılması ancak eşin ortak konuta dönmemesi gerekir: TMK.nun 164/II maddesi gereğince ihtar terkin dördüncü ayından itibaren yapılabilir.

Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma

Akıl hastalığı nedeniyle boşanma sebebi TMK.nun 165. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğeri için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.” Denmektedir. Akıl hastalığı, özel boşanma sebepleri içerisinde yer almaktadır.

Akıl hastalığının boşanma sebebi olabilmesi için üç şartın sağlanması gerekmektedir:

  • Akıl hastalığının boşanma davası açıldığı sırada var olması,
  • İyileşmeyeceğinin resmi sağlık kurul raporuyla tespit edilmiş olması,
  • Evliliğin akıl hastalığı nedeniyle diğer eş için çekilmez bir hal almış olması gerekmektedir.

Evlilik Birliğinin Sarsılması Nedeniyle Boşanma (Şiddetli Geçimsizlik)

Evlilik birliğinin temelden sarsılması genel boşanma sebebidir. Burada kastedilen, eşler arasında önemli fikir ayrılıkları ve duygu ayrılığı olmasıdır. Taraflar kusursuz olsalar dahi, evlilik birliği eşler içi çekilmez bir hal almışsa, hâkim boşanmalarına karar verebilir. Ancak bu kusurun hiç önemli olmadığı anlamına gelmez. Yukarıda da açıkladığımız üzere, dava sonucunda hükmedilecek tazminat, nafaka vb. fer’iler yönünden hangi tarafın kusurlu olduğu önemli bir etkendir.

Cinsel İlişkiden Kaçınmak Sorunu

Cinsel sorunlar nedeniyle boşanma, en yaygın karşılaşılan boşanma nedenlerinden biridir. Çünkü cinsel ilişki, evlilik birliğini ayakta tutan en önemli kriterlerden biridir. Nitekim Yargıtay da cinsellik ve cinsel tatmini, evlilik birliğinin temeli kabul etmektedir.

Cinsel sorunlara; eşler arasında cinsel ilişki kurulamaması, cinsel yetersizlik, isteksizlik, tiksinti, uyumsuzluk, erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus gibi hususlar örnek gösterilebilir.

Yargıtay kararlarına göre; sağlık açısından cinsel ilişkiye girmesinde bir sakınca olmayan fakat uzun bir süre cinsel ilişkiye girmeyi reddeden eş kusurludur.

Şiddet Nedeniyle Boşanma

Şiddet nedeniyle boşanma davası, ülkemizde özellikle kadın tarafa karşı uygulanması nedeniyle oldukça sık karşılaşılan boşanma davası türlerindendir. Şiddetten kasıt yalnızca fiziksel şiddet olmayıp ekonomik, sosyal, psikolojik, cinsel, maddi ve manevi her türlü şiddet bu başlık altında sayılabilmektedir.

Burada öncelikli olarak izlenecek yol, 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında koruyucu ve önleyici tedbirler almaktır. Şiddetin uygulandığı, doktor raporları ile ispatlanabileceği gibi tanık anlatımları ile de ispat edilebilmektedir.

Tarafların Ailesinin Müdahalesi

Türk toplum yapısında örf ve adetler gereğince aile içinde bağlılık söz konusudur. Bu nedenle çocuklar evlenip kendi ailelerini kurduklarında dahi, bu bağlılık karşılıklı olarak devam etmekte ve bazen evliliklerde sorunlara neden olmaktadır. Bu doğrultuda, ailesinin evlilik birliği içerisine müdahalede bulunmasına kayıtsız kalan eşin, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu kabul edilmektedir.

Fiili Ayrılık

Kanun koyucu, fiilen son bulmuş evlilikleri zorla sürdürmenin bir anlamı olmayacağını düşünerek TMK.nun 166/IV hükmünü getirmiştir. Bu maddeye göre; “ Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”

Buna göre bu boşanma sebebine dayanabilmek için;

  1. Daha önce herhangi bir boşanma sebebine dayanılarak açılan davanın reddedilmiş olması gerekir. Boşanma davasının hangi sebep ile açıldığının bir önemi yoktur.
  2. Boşanma talebinin reddi kararının üzerinden üç yıl geçmiş ve bu süre içerisinde her ne suretle olursa olsun ortak hayat kurulamamış olmalıdır.
  3. Eşlerden birinin boşanma davası açmış olması gerekir. Burada reddedilen davayı açan tarafın yeni davayı açma zorunluluğu yoktur.

Boşanma Nasıl Olur?

Boşanma taraflardan birinin evliliğin sona ermesinde karşı tarafın kusurlu davranışları ile neden olduğunu anlatan bir dilekçe hazırlaması ve deliller ile bu iddialarını kuvvetlendirmesi neticesinde aile mahkemesi hâkiminin yapacağı inceleme sonucunda gerçekleşir.

Boşanmanın Şartları Nelerdir?

Anlaşmalı boşanma davalarında gereken şartlar kanunda şu şekilde sayılmıştır;

  1. Evliliğin 1 yıl sürmüş olması gerekir.
  2. Eşlerin mahkemeye birlikte başvuru yapması ya da bir eşin başvuru yapması sonucunda diğerinin davayı kabul etmesi gerekir.
  3. Hâkimin iradelerini özgürce açıkladığını görmek için tarafları dinlemesi gerekir.
  4. Eşlerin boşanma sonucunda ortaya çıkacak varsa çocuklarının durumu ve mali konular hakkında anlaşmış olması ve hâkimin bu anlaşmayı uygun bulması gerekir.

Çekişmeli boşanma davasında anlaşmalı boşanma davasındaki şartlar yoktur. Evliliğin her döneminde açılabilir. Eşlerden birisi tek başına mahkemeye başvurabilir. Çekişmeli boşanma davası için eşlerin boşanmanın asli unsuru olan nafaka, boşanma, tazminat ve velayet konularından bir veya birden fazlası üzerinde anlaşamamış olması gerekir.

Boşanma Davası İçin Gerekli Evraklar Nelerdir?

Anlaşmalı olarak boşanmak isteyen çiftlerin dava açabilmeleri için gereken evraklar;

  • Çiftin boşanmak istediğine dair bir dava dilekçesi hazırlanmalı, bu dava dilekçesinden 2 nüsha olmalıdır.
  • Boşanma dava dilekçesine karşılık davalı taraf davayı ve boşanma protokolünü kabul ettiğine dair bir beyanda bulunmalıdır.
  • Boşanma dosyasına avukat tayin edilmediği takdirde nüfus cüzdan fotokopisi de eklenmelidir. Avukatın tayin edildiği dosyalarda nüfus cüzdan fotokopisine gerek olmayıp, avukat tarafında dosyaya dava açılırken fotoğraflı boşanma davasına ilişkin yetkiyi de içeren vekaletname sunulması yeterlidir. Ardına dava dilekçesinin ekine eşlerin ortak kararı ile hazırlanıp ıslak imzaları ile imzalanmış boşanma protokolü eklenmelidir.

Boşanma İşlemleri Nelerdir, Nasıl Yürütülür?

Boşanma isteyen eş tarafından boşanma sürecinin başlatılabilmesi için öncelikle boşanma dilekçesi ve anlaşmalı olarak boşanılacaksa boşanma protokolünün hazırlanması gerekmektedir. Dava dilekçesi genel anlamıyla dava sürecini başlatmak isteyen eşin hangi sebeplerle boşanma istediğini ve davalı eşten boşanma ile neler talep ettiğini içerir.

Ardından bu dilekçe ve anlaşmalı boşanma davası ise protokolün aile mahkemesine verilmesi ile boşanma işlemleri mahkeme nezdinde başlamış olur.

Boşanma Davası Açmak İstiyorum, Ne Yapmalıyım?

Boşanma davası açmak isteyen taraf, boşanma nedenlerini içeren bir dilekçe hazırlamalı ve nüfus cüzdanı fotokopisi ile aile mahkemesine vererek bu süreci başlatabilmektedir. Dava açılırken başvuru harcı ve yargılama gideri yatırılması gerekmektedir. Boşanma davaları uzun süren davalar olmakla beraber tarafların haklarına ulaşabilmesi için avukatlarla yönetilmesi gereken bir süreçtir.

Boşanma Davası Açma Ücreti

Boşanma davası açılırken ödenmesi gereken başvuru harcı ve başlangıçta yapılacak giderler için 2022 yılı için 741,05-TL gibi bir ücret yatırılması gerekmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Evliliklerin de 1 yılı doldurmuş olan çiftler mahkemeye başvurarak anlaşmalı boşanma davası açabilmektedir. Her ikisi de ayrı ayrı mahkemeye başvurabileceği gibi taraflardan birinin açmış olduğu davayı diğerinin kabul etmesi ile de anlaşmalı boşanma süreci başlatılabilmektedir.

Bunların yanında bahse konu davanın açılabilmesi için gerekli şartlardan birisi de boşanmak isteyen eşlerin anlaşma protokolü düzenlemesidir. Bu protokolün mutlak surette dava dilekçe ekinde yer alması gerekmektedir.

Boşanma Davası Nerede Açılır?

Medeni Kanun madde 168’e göre yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri ya da boşanma davasının açılmasından önce son defa 6 aydır birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Yani boşanma davasını açan eş hem kendisinin ya da boşanmak istediği eşinin ikametgâh adresindeki aile mahkemesinde bahse konu davayı açabilirken aynı zamanda son 6 aydır birlikte oturdukları yer mahkemesinde de açabilecektir.

En Hızlı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

En hızlı boşanma davaları tarafların boşanma konusunda anlaştıkları anlaşmalı boşanma davaları olup minimum tarafların her hususta anlaşmaları halinde tek celsede sona ermektedir.

Çekişmeli Boşanma Davası Nedir?

Tarafların boşanma sürecinde belirli konularda anlaşmaya varamadıkları ve bu konuların çözümünü mahkemenin yaptığı boşanma dava türlerinden birisidir.

Çekişmeli Boşanma Davası Kaç Gün Sürer?

Çekişmeli boşanma davası tarafların belirli konularda birbiri ile anlaşamadıkları ve bu belirsizliklerin hâkim kararı ile çözüme kavuşturulmaya çalışıldığı davalardan olup genellikle istinaf süresi ile birlikte 3 yıl kadar sürmektedir. Bu süre taraflar arasındaki uyuşmazlıklara göre artıp azalmaktadır.

Anlaşmalı Boşanma İçin Nereye Başvurulur?

Anlaşmalı boşanma davası, dava dilekçesi ve her iki tarafın imzasını içeren anlaşmalı boşanma protokolü, taraflardan birinin ikamet adresinde bulunan aile mahkemesine yapılacak başvuru ile açılacaktır.

Anlaşmalı Boşanma Ne Kadar Sürede Biter?

Anlaşmalı boşanma davaları tarafların her konuda anlaşmaları halinde tek celsede sona ermektedir. Bu süre davanın açıldığı şehre göre değişmektedir. Büyük şehirlerde duruşma tarihi 2-3 ay sonraya verilebileceği gibi küçük şehirlerde bir hafta sonra dahi duruşma günü verilerek boşanma gerçekleştirilebilir.

Boşanmak İçin Ne Kadar Süre Evli Kalmak Gerekir?

Anlaşmalı boşanma davalarında kanun gereğince tarafların evliliklerini 1 yıl süreli tamamlamış olmaları aranmaktadır. Ancak çekişmeli boşanma davalarında böyle bir süre bulunmamaktadır.

Boşanma Davasında Alınabilecek Tedbirler Nelerdir?

Bu hususta alınabilecek tedbirler,

6284 sayılı kanun kapsamında;

  1. Aile konutunun taraflardan birine tahsisi,
  2. Konuttan, okuldan ve iş yerinden uzaklaştırma
  3. İletişim araçları ile rahatsız edilmesinin engellenmesi vb. önleyici tedbirler

Mahkemeden istenecek tedbirler;

  1. Geçici velayetin bırakılması
  2. Tedbir nafakası (Taraf ve velayeti bırakılan çocuklar için ayrı ayrı olmak üzere)
  3. Taşınır ve/veya taşınmazlar için ihtiyati tedbir kararı

Olmak üzere tarafların menfaatleri ve haklarını korumak için bir çok tedbir talep edilebilmektedir.

Boşanma Davasında Kadın Hakları Nelerdir?

  • Tedbir nafakası hakkı: Boşanma davası süresince kadına bir miktar nafakanın bağlanılmasıdır. Bu nafaka türü yalnızca boşanma davası süresince ödenir.
  • Maddi ve manevi tazminat hakkı: Boşanma davasının sonuçlanması ile birlikte maddi ve manevi olarak zarara uğrayan, yıpranan kadına bir miktar tazminat ödenmesidir.
  • Ziynet eşyası alacağı hakkı: Düğün merasiminde takılan ziynet eşyaları yerleşik içtihatlara göre kadının kabul edilmekle birlikte, bu ziynet eşyalarının aynen veyahut değerinin talep edilmesidir.
  • Mal rejiminden kaynaklı haklar: Evlilik birliği içerisinde satın alınan taşınır/taşınmaz malvarlıklarından kadının payına düşen kısımların talep edilmesidir.
  • İştirak nafakası: 18 yaşından küçük müşterek çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için velayet hakkı kendisine verilmeyen tarafın velayet hakkı kendisinde bulunan tarafa ödemesi gereken nafaka türüdür.
  • Yoksulluk nafakası: Evlilik birliğinin sona ermesi ile birlikte ekonomik olarak zor duruma düşen taraf lehine hükmedilen nafaka türüdür. Bu nafaka boşanmanın sonuçlanması ile birlikte ödenmeye başlanmaktadır.
  • Velayet hakkı: Boşanmakta olan tarafların müşterek çocukları bulunmaktaysa hakim tarafından çocuğun üstün yararı ilkesi de göz önünde bulundurularak çocukların velayeti uygun tarafa bırakılır.

Gibi birçok hakkı vardır.

Boşanma Davasında Nafakaya Nasıl Hükmedilir?

Boşanma davası sonucunda, eşlerden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimini sağlayabilmek için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilmektedir. Bu nafaka türü, Türk Medeni Kanunu’nun 175.maddesinde yoksulluk nafakası adı altında düzenlenmektedir.

Eşlerden birinin yoksulluk nafakası alabilmesi için bazı şartlar söz konusudur. Bunlar:

  1. Taraflardan birinin talepte bulunmuş olması: Hâkimin yoksulluk nafakasına hükmedebilmesi için taraflardan birinin talepte bulunması gerekmektedir. Hâkim, talep olmadığı takdirde kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmetmeyecektir.
  2. Talep eden eşin kusursuz ya da daha az kusurlu olması: TMK.nun 175.maddesine göre, yoksulluk nafakası talep edecek olan eşin boşanmanın gerçekleşmesinde hiç kusursuz olmasa da diğer eşten daha az kusurlu olması gerekmektedir.
  3. Nafaka isteyen eşin, yoksulluğa düşecek olması: Talep edenin, boşanmanın gerçekleşmesi ile birlikte normalin altında bir ekonomik seviyeye gelmesi aranmaktadır. Nafaka isteyen eş, çalışma gücünden yoksunsa ve başka geliri ya da serveti de yoksa yoksulluk nafakasına hak kazanır.
  4. Hükmedilecek nafakanın, bunu ödeyecek olan eşin mali gücü ile orantılı olması: Nafaka ödeyecek olan eşin mali gücü, yoksulluk nafakasının üst sınırıdır. Yani hâkim, nafakayı ödeyecek olan eşin ekonomik durumu ve diğer tarafın yoksulluğunu giderecek bir miktar arasında orantılı bir nafaka miktarına hükmedecektir.

Yoksulluk nafakası ile birlikte boşanma davası sonucunda hükmedilecek bir diğer nafaka türü de iştirak nafakasıdır. Boşanmış olma, kendisine velayet verilmemiş anne ya da babanın çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğüne son vermez. Bu nedenle hakim, velayet kendisine bırakılan taraf taraf etmese dahi kendiliğinden iştirak nafakasına hükmedebilir.

İştirak nafakasının miktarı belirlenirken, bunu ödeyecek kişinin ve velayetin kendisine bırakıldığı tarafın mali gücü ile çocuğun ihtiyaçları göz önünde bulundurulur. İştirak nafakası süresiz bir nafaka türü olmayıp çocuğun ergin olması ile sona ermektedir.

Nafaka İndirilmesi Davası

Nafakanın indirilmesi, eski eşe bağlanacak yoksulluk nafakasının indirilmesinin talebi şeklinde olabileceği gibi müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak ve yardım nafakasının indirilmesi de davacı tarafından talep edilebilmektedir.

Nafakanın indirilmesi davası nafaka alacaklısının yerleşim yeri adresinde bulunan Aile mahkemesinde görülmektedir.  Nafaka alacaklısının ekonomik durumunda birtakım iyileşmelere meydana gelirse ya da nafaka borçlusu ekonomik olarak zora düşmesi nedeniyle nafakayı ödemekte güçlük çekerse bu durumda talep üzerine nafakada indirim yapılabilmektedir.

Yine iştirak nafakasının indirilmesinde de benzer kıstaslar söz konusu olmaktadır. Burada çocuğun üstün yararı ilkesi göz önünde bulundurularak nafaka borçlusu tarafın ekonomik durumunda yaşanan güçlükler dikkate alınarak uygun ölçüde indirim yapılabilmektedir. Burada önemli olan ayrım, yoksulluk nafakasının kaldırılmasında olduğu gibi iştirak nafakasının kaldırılmasında nafaka alacaklısı çocuğun ekonomik düzeyindeki iyileşmeler dikkate alınmayacaktır.

Nafaka Arttırılması Davası

Boşanma davası sonucunda karara bağlanan nafaka tutarları, ülkemizde hızlı bir şekilde değişen ekonomik dengeler nedeniyle çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Mahkeme tarafından hükmedilen nafaka miktarı kesin hüküm teşkil etmemektedir. Yani nafaka miktarının değişen koşullara göre artırılabilmesi mümkündür.

Nafaka miktarının artırılması açılacak nafaka artırım davası ile talep edilir. Nafakanın arttırılmasını talep eden tarafın sunduğu gerekçeleri hakim tarafların maddi ve sosyal durumlarına, zamanın ekonomik koşullarına ve paranın alım gücüne göre değerlendirecektir. Nafaka artırım oranları Yargıtay kararları ışığında mahkemelerce TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranı dikkate alınarak belirlenmektedir.

Nafaka Kaldırılması Davası

Nafakanın kaldırılması, eski eşe bağlanacak yoksulluk nafakasının indirilmesinin talebi şeklinde olabileceği gibi müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak ve yardım nafakasının indirilmesi de davacı tarafından talep edilebilmektedir.

Nafakanın kaldırılması davası nafaka alacaklısının yerleşim yeri adresinde bulunan Aile mahkemesinde görülmektedir.  Nafaka alacaklısının ekonomik durumunda birtakım iyileşmelere meydana gelirse ya da nafaka borçlusu ekonomik olarak zora düşmesi nedeniyle nafakayı ödemekte güçlük çekerse bu durumda talep üzerine nafakanın kaldırılması talep edilebilmektedir.

Yoksulluk nafakasının kaldırılması, nafaka alacaklısı eşin yeniden evlenmesi durumunda da talep edilebilmektedir.

Boşanmada Tazminat Nasıl Talep Edilir?

Maddi ve manevi tazminat boşanma davası ile birlikte istenilecekse, bu durumda muhakkak dava dilekçesinde talep edilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde belirtilmeyen tazminat talebi usulen geçersiz olup hâkim bu talebi dikkate almayacaktır. Ancak taraf dilerse, boşanma dava dilekçesi ile isteyebileceği gibi ayrı bir dava açarak da maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.

Boşanmada Maddi Ve Manevi Tazminat

  1. Maddi Tazminat: TMK.nun 174/I maddesi gereğince, “mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma davası yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.” Bu hükme göre, davalı taraftan ekonomik gücü de dikkate alınarak maddi tazminat istenmesinin şartları şunlardır;
    • Maddi tazminat isteyen eşin, boşanmada hiç kusurunun bulunmaması veya daha az kusurlu olmalıdır.
    • Davalı boşanmada kusurlu olmalıdır. Kusuru ile boşanmaya sebep olmayan eşten tazminat talep edilemez.
    • Davacının mevcut veya beklenen bir menfaatinin zedelenmiş olması gerekmektedir. Bu tür menfaatlere boşanma yüzünden kaybedilen miras hakları ve sigortadan doğan haklar örnek olarak gösterilebilir.
  2. Manevi Tazminat: TMK.nun 174/II. Maddesi gereğince; “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Bu hükme göre manevi tazminatın şartları şunlardır;
    • Davalının kusurlu olması gerekmektedir. Burada davalının ağır kusurlu olmasına gerek yoktur. Kusurlu olması yeterlidir.
    • Davacının kişilik hakları ihlal edilmiş olmalıdır.

Boşanma Davasında Velayet Talebi

Türk Medeni Kanunu’nun 336.maddesi gereğince, boşanma davalarında müşterek çocuğun velayetinin hangi tarafa verileceği konusunda taraflar anlaşamamışsa, bu durumda hâkim çocuğun velayetinin kime verileceğine karar verecektir.

Hâkim bu kararı verirken çocuğun üstün yararı ilkesi gereğince kendiliğinden inceleme yapacak; hangi ebeveynin çocuk ile daha sağlıklı ilgilenebileceği, daha iyi imkânlar sağlayabileceği, çocuğun hangisinin yanında daha iyi eğitim görebileceği gibi birçok husus değerlendirilmektedir. Bununla birlikte çocuğun cinsiyeti, yaşı, tarafların kiminle yaşadıkları, evli olup olmadıkları, ekonomik durum da önemli faktörlerdir.

Nitekim taraflar anlaşarak çocuk üzerinde ortak velayet hakkı da talep edebilmektedirler. Ancak bu durumda hâkimin tarafların ortak velayet talebini kabul etme zorunluluğu bulunmayıp velayetin ortak verilmesi durumunda çocuğun sorun yaşayacağını düşünüyorsa gerekçeleriyle belirterek velayeti taraflardan birine verebilmektedir.

Velayet boşanma davası süresinde talep edilebileceği gibi, boşanma davasının kesinleşmesinin ardından velayetin değiştirilmesi/kaldırılması davası açılarak da talep edilebilecektir. Hâkimin velayete ilişkin kararı kesin hüküm niteliğinde olmayıp çocuğun yararına göre daha sonradan açılacak bir dava ile veyahut hâkim tarafından re’sen inceleme yapılarak velayetin diğer tarafa verilmesine karar verilebilmektedir.

Uygulamada, 0-6 yaş aralığındaki çocukların anneye tam bağımlı dönemde olmaları nedeniyle genellikle bu yaş grubu çocukların velayeti anneye bırakılmaktadır.

Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Babaya Verilir?

Hâkim, müşterek çocukların velayetinin kimde olacağına karar verirken çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâkî ve toplumsal gelişimini değerlendirmelerde önemlidir.

Ancak 0-6 yaş arası çocukların anneye tam bağımlı bir dönemde olmaları nedeniyle bu yaş grubundaki çocukların velayeti ağırlıklı olarak anneye bırakılmaktadır.

Velayet Değiştirilmesi Davası

Reşit olmayan müşterek çocuğun boşanma davası sonucunda velayet hakkı kendisinde bulunan taraf velayet hakkını kötüye kullanıyorsa, çocukların ihtiyaçları ve bakımı konusunda yetersiz kalıyorsa diğer taraf velayetin değiştirilerek kendisine bırakılmasını isteyebilecektir.

Burada talep eden tarafın ikametgâh adresinde bulunan aile mahkemesinde dava açılabileceği gibi çocuğun ikametgâh adresinde bulunan aile mahkemesinde de dava açılabilecektir. Bu dava türü aynı zamanda kamu yararına yönelik de bir dava olup hâkim kendiliğinden araştırma yaparak çocuğun yararına karar verecektir.

Boşanma Aşamasında Mal Paylaşımı

Boşanma kararı ile birlikte, evlilik birliği sona ereceği için, artık eşler arasındaki mal varlığını yönetme, yararlanma, bu malların üzerindeki tüm tasarruf haklarını birlikte kullanma hakkı sona erecektir. Bu nedenle de evlilik birliği içerisinde edinilen malların tasfiyesi ihtiyacı doğacaktır.

01.01.2002 tarihi itibariyle yürürlüğü giren 4721 sayılı TMK, eski Türk Medeni Kanunu’nda yer almayan edinilmiş mallara katılma rejimini yasal mal rejimi olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla eski Medeni Kanun döneminde evlenmiş eşler arasında 31.12.2001 Tarihine kadar geçerli yasal mal rejimi mal ayrılığı, 01.01.2002 Tarihinden sonra geçerli olan yasal mal rejimi ise edinilmiş mallara katılma rejimidir.

Edinilmiş mallara katılma rejimine göre, eşlerin boşanma davası açılana kadar edindiği malvarlığı unsurları edinilmiş mal sayılır ve her iki tarafında bu malvarlığında hakkı bulunduğu kabul edilir. Bununla birlikte eşlerin; değer artış payı, katkı payı alacağı, denkleştirme alacağı gibi hakları da bulunabilmektedir.

Mal paylaşımı davaları, bakıldığında yalnızca malvarlığının ikiye bölünmesi gibi anlaşılsa da oldukça karmaşık, uzmanlık gerektiren dava türleridir. Bu dava türünde eşlerin birbirlerinden mal kaçırmaya çalışması ile çok sık karşılaşılmakta olup bu konuda uzman bir avukat ile çalışıldığında bu hususun önüne geçilebilecektir.

Mal Rejiminin Tasfiyesi Nedir?

Boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte, mal rejimi dava tarihi itibariyle sona ermiş olur. Bu aşamadan sonra artık mal rejiminin tasfiyesine geçilmektedir. Bu nedenle mal rejiminin tasfiyesinden doğan davalar boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, boşanma davasında talep edilmesi halinde ayrılarak bekletici mesele yapılmaktadır. Mal rejimi ile ilgili taleplerin boşanma davasında ileri sürülmesi, boşanma kararının geç verilmesi nedeniyle mal rejimi ile ilgili davanın uzun sürmesine neden olmaktadır.

Tasfiye sırasında eşlerin edinilmiş ve kişisel malları belirlenerek ayrılır, her eş diğerinde bulunan kişisel malını geri alır, değer artış payı, eklenecek değerler ve denkleştirme yapıldıktan sonra, artık değer bulunur. Artık değer, ekleme (TMK m. 229) ve denkleştirme (TMK m. 230) yapıldıktan sonra elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır.

Ancak ne yazık ki uygulamada bu kadar basit olmamaktadır. Mal rejimi davalarında eşlerin birbirlerinden mal kaçırması ile çok sık karşılaşılmaktadır. Bu nedenle bu sürecin alanında uzman bir avukat ile takip edilmesinde fayda bulunmaktadır.

Mal Ayrılığı Nedir?

Mal ayrılığı sistemi genellikle karı ve kocanın ayrı malvarlığına sahip olması esasına dayanır. Buna göre mal ayrılığı rejiminde TMK.nun 244.maddesine göre, “Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.” Bununla birlikte, mal ayrılığı rejiminde edinilmiş mallara katılma rejiminde olduğu gibi bir değer artış payı alacağı açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Ancak yerleşik uygulamada edinilmiş mallara katılma rejiminin değer artış payına ilişkin hükümler kıyasen uygulanmaktadır.

Boşanmada Ziynet Eşyaları / Düğün Takılarına Ne Olur?

Ziynet eşyaları, düğün merasiminde geline ve damada takılan takılara verilen isimdir. Bilezik, küpe, yüzük kolye gibi aksesuar nitelikli olabileceği gibi gram, çeyrek, tam altın şeklinde de olabilir.

Ziynet eşyası Türk Medeni Kanunu’nun 220.maddesi gereğince kişisel mal niteliğindedir. Bu nedenle ziynet eşyaları diğer tarafta bulunan eş TMK.nun 226.maddesi gereğince dava açarak ziynet eşyalarının kendisine iade edilmesini talep edebilir. Ziynet eşyalarının iadesi davasının temeli bu maddeye dayanmaktadır.

Bununla birlikte, evlenme sırasında kadına takılan ziynetler kim tarafından takılmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Evlenme sırasında erkeğe takılan ziynetlerin kime ait olduğu o yörenin örf ve adetlerine bakılarak tespit edilir.

Ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin dava boşanma davasıyla birlikte açılabileceği gibi, boşanma davası açıldıktan sonra ayrı bir dava olarak da açılabilir.

Boşanma Davası Nasıl Düşer?

Boşanma davasını açan davacı tarafın davayı takip etmediği, duruşmalara gelmediği durumda davalı tarafın da davayı takip etmeyeceğini belirtmesi üzerine dava düşer. Hâkim dosyanın yargılamadan kaldırılmasına karar verir.

Boşanma Davası Nasıl İptal Edilir?

Boşanma dosyası hangi aşamada olursa olsun, boşanma kararı kesinleşinceye kadar davacı mahkemeye vereceği bir dilekçe veya duruşmada sözlü ifade ile davadan vazgeçebilecektir. Boşanma davasından vazgeçen tarafın yeniden dava açmasına bu durum engel değildir.

Boşanma Hükmünün İnfazı

Dava sonunda mahkemece boşanmaya karar verilmiş olması halinde kararın kesinleşmesi ile birlikte evlilik sona erer. HMK’nun 367/2.maddesi gereğince aile ve kişiler hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Ayrıca, boşanma kararının “eklentisi” olan tazminatlar da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir.

Boşanmada Neler Delil Olarak Kullanılamaz?

Anayasamızın 38/8.maddesi gereğince,  “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.” Demektedir. Bununla birlikte “hukuka aykırı delil” HMK madde 189/2’de; (2) Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.” Şekliyle açıklama bulmuştur.

Bu maddeye göre, hukuka aykırı elde edilen deliller davanın ispatlanmasında dikkate alınmaz. Hukuka aykırı delil olgusu mahkemenin takdirinde olup kanunlarımızda veya Anayasada net bir çerçevesi bulunmamaktadır. Mevcut düzenlemeler dâhilinde bir delilin hukuka uygun veya aykırı olduğu hususu somut olaylara göre farklılık gösterir.

Bu neticede bir iddianın hukuki bir delil olup olmadığı olayların oluşumuna, gidişatına, iddiaların elde ediliş şekillerine ve tarafların saiklerine göre değişmektedir.

Örneğin, Taraflardan birinin eşine ait cinsel içerikler barındıran bir ses kaydını, eşinden habersiz olarak kaydedip mahkemeye delil olarak sunması özel hayatın esaslarına aykırı bir davranış olmasından dolayı delil olarak kabul edilmez. Kanun koyucunun buradaki esas amacı kişilerin özel hayatının dokunulmaz olduğunu vurgulamak ve delil olsun, ne şekilde olursa olsuncu’ bir düşünceyle Anayasa ve Uluslararası Antlaşmalardaki hükümlere ters bir saikle delil elde etmeye çalışan tarafları engellemektir.

İddet Müddeti Nedir?

İddet müddeti soy bağı karışıklıklarını engellemek adına medeni kanunda yer alan, kadının evlilik birliğinin bitiminden itibaren yeniden evlenebilmesi için geçmesi gereken süredir. Türk Medeni Kanunu’nun babalık karinesi başlıklı 285. maddesinin 1. fıkrasında; “Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.” hükmü yer almaktadır.

Kanun metninden de açıkça anlaşılacağı üzere iddet müddeti içerisinde doğan çocuğun babasının koca olduğu karine oluşturmaktadır. İddet süresi boşanma kararının kesinleşmesini takiben 300 gündür.

İddet Süresi Hangi Koşullarda Sona Ermektedir?

İddet müddeti 300 günlük sürenin sona ermesi ile kendiliğinden sona erebileceği gibi hamile kadının doğum yapması ve kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde de sona ermektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 132.maddesinde düzenlenen bu sona erme nedenleri yalnızca mahkeme kararı ile kaldırılabilmektedir.

İddet Süresi Nasıl Kaldırılır?

İddet süresi 300 gün olup, evlilik birliğinin bittiğine dair verilen boşanma kararının kesinleşmesi ile başlamaktadır. Bu 300 günlük sürenin geçmesi ile iddet süresi kendiliğinden kalkar. Ancak kadın bu 300 günlük sürenin bitmesini beklemek istemiyorsa iddet müddeti kaldırma davası açarak verilen mahkeme kararı ile de bu süre kaldırılabilmektedir.

İddet müddeti, 300 günlük sürenin sona ermesi ve doğumun gerçekleşmesi dışında yalnızca mahkeme kararı ile kaldırılabilmektedir. Bu karar talepte bulunanın oturduğu yer aile mahkemesinde açılacak iddet müddetinin kaldırılması davası ile alınacaktır

İddet Süresinin Kaldırılması İçin Gerekli Olan Evraklar Nelerdir?

İddet müddetinin kaldırılması davası açılırken bu talebe ilişkin bir dava dilekçesi hazırlanması gerekmektedir. Dilekçe ekine hamile olunmadığına ilişkin bir sağlık raporu da eklenebilecekse de mahkemece dava sürecinde talep eden kadından yeniden bir sağlık raporu alınacaktır.

Devlet Avukat Ataması Kimlere Yapılır?

Kendisinin ve ailesinin geçimi bakımından önemli bir zarurete düşmeksizin avukatlık ücretleri ile yargılama giderlerini karşılaması mümkün olmayan ve adli yardıma konu isteminde haklı olan başvuru sahipleri adli yardımdan yararlanabilmektedir.

Bu kişiler, fakirlik il muhaberesi, Vukuatlı Aile Nüfus Kaydı, Nüfus fotokopisi, Geliri varsa; gelirini gösteren bir belge, Kredi borcu varsa; kredi ödeme belgesi, Kirada oturuyorsa kira kontratı, Bakmakla yükümlü çocuğu varsa öğrenim belgesi alarak bulundukları şehirdeki baro başkanlığının adli yardım merkezlerine başvuru yapabilirler. Adli yardım talepleri kabul edilen kişiler, dava harç ve giderlerinden muaf tutulacaktır.

Uluslararası boşanma nasıl olur?

Eşlerden en az birinin yabancı uyruklu veya yurt dışında olduğu davalardır. Burada Milletlerarası Özel Hukuk hükümleri uygulanacaktır. Buna göre; MÖHUK 14.maddesi gereğince “Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek millî hukukuna tâbidir. Tarafların ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır.”

Buna göre; Eşler aynı millettenseler burada ikisinin de müşterek hukuku (Örneğin ikisi de Türk vatandaşı ise, Türk Hukuku), eşler aynı milletten değillerse birlikte yaşadıkları ülkenin hukuku, aynı ülkede yaşamıyorlarsa Türk Hukuku geçerli olacaktır.

Ancak, taraflardan birinin yurt dışında olması, boşanma davasının normalden daha uzun sürmesine ve masrafların daha fazla olmasına neden olmaktadır. Çünkü boşanma davasının görülebilmesi için öncelikle dava dilekçesinin diğer eşe tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bu durumda yurt dışı tebligatı söz konusudur. Yurt dışı tebligat, Tebligat Kanunu’na göre yapılmakta olup tebligat yapılacak eşin Türk vatandaşı olup olmadığına göre farklılık göstermektedir.

  • Eşin Türk Vatandaşı olması halinde: Yurt dışında bulunan Türk vatandaşına tebligat, doğrudan davalı eşin bulunduğu ülkedeki Türkiye konsolosluğu veya büyükelçiliğine gönderilir. Türk temsilciliği, tebligat sonucunu doğrudan boşanma davasına bakan mahkemeye bildirir ve tebligat bu şekilde yapılmış sayılır. Bu işlemler yurt dışı tebligat harcına tabidir.
  • Eşin yabancı uyruklu olması halinde: Bu durumda dava dilekçesi, tensip zaptı davalı eşin diline yeminli tercümanlarca tercüme ettirilir. Daha sonra yurtdışı tebligat harcı ve tebligatın yapılacağı ülkece talep edilen masraflar ilgili birimlere yatırılır. Tercüme edilmiş evrak Dışişleri Bakanlığı tarafından, ilgili ülkenin yetkili makamlarına gönderilir. Yabacı ülke yetkili makamları tebligat işleminin sonucunu bakanlığa, Dışişleri Bakanlığı da boşanma davasının görüldüğü mahkemeye bildirir.

Tenfiz nedir?

Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.

Tenfiz davası nasıl açılır?

Boşanma ve ayrılık davalarına ilişkin yabancı mahkemelerden verilen kararların tenfizi “Kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yerdeki Aile Mahkemeleri” görülmektedir. Kişinin Türkiye’de yerleşim yeri veya sakini olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden tenfiz istenebilir.

Ancak önemle belirtmek isteriz ki, yabancı mahkeme ilamında yer almayan yeni taleplerin tenfiz davasında dinlenmesi ve karar altına alınması mümkün değildir. Tenfiz avukatı hakkında detaylı bilgi için sayfıımızı ziyaret edebilirsiniz.

Evliliğin İptali

Bir evlenmenin kanun tarafından geçerli olması için aranan unsurlarında ya da tarafların evlenme iradelerinde eksiklik bulunduğu hallerde, açılacak bir dava ile bu evlilik geçersiz bir hale getirilebilmektedir. Buna evliliğin butlanı denilmektedir. Boşanma davasından farklıdır.

Zira, boşanma davasında geçerli olarak kurulan bir evlilik taraflardan birinin kusuru sonucu çekilmeyecek bir hal aldığında boşanma davası açılmaktadır.  Hâkim tarafından evliliğin iptaline karar verilinceye kadar, evlilik geçerli bir evlilik gibi hüküm ve sonuçlarını doğurur. İptal davası, tarafların son 6 ay birlikte oturdukları yer veya ayrı yaşama geçilmişse davacının son ikamet adresindeki yer aile mahkemesinde açılmalıdır.

Kanun koyucu, butlan nedenlerini iki ana başlık altında düzenlemiştir. Buna göre;

Mutlak Butlan

Mutlak Butlan sebepleri kamu düzenine yöneliktir. Bu nedenle mutlak butlan açma görevi savcıya yüklenmiştir. Bu dava süre sınırı olmaksızın her zaman açılabilir.

Mutlak Butlan Halleri şunlardır:

  • Eşlerden birinin evlenme sırasında evli olması: Hukukumuzda evliyken yeniden evlenmek yasaktır.
  • Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması: Ayırt etme gücünü sürekli olarak ortadan kaldıran sebebin bir önemi yoktur. Önemli olan ayırt etme gücünün sürekli olarak, düzelmeyecek şekilde ortadan kalkmasıdır.
  • Akıl Hastalığı: Akıl hastaları, ancak hastalıklarının evlenmeye mani olmadığını gösteren bir sağlık kurulu raporu varsa evlenebilirler. Burada kanun koyucu özel bir düzenlemede bulunmuştur. Buna göre akıl hastası eş daha sonra tedavi görerek iyileşirse bu eşe karşı artık mutlak butlan davası açılamayacaktır. Ancak iyileşen eş, isterse bu davayı kendisi açabilecektir.
  • Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması: Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında evlilik yasaklanmıştır.

Nisbi Butlan

Nispi Butlan sebepleri yalnızca tarafları ilgilendirmektedir. Bu nedenle dava açma hakkı, ilgili kişiye tanınmıştır. Nispi Butlan sebebine dayanarak iptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Nisbi Butlan Halleri şunlardır:

    1. Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk: Eşin yalnızca evlenme sırasında ayırt etme gücünden yoksun kalmasıdır. Örneğin; eş evlenme sırasında sarhoşsa ya da uyuşturucu maddenin ve ya iptonizmanın etkisindeyse ayırt etme gücünün geçici olarak yok olduğu kabul edilir.
    2. İrade sakatlıkları: Bir kimsenin evlenmeye yönelik iradesini yanılma(hata), aldatma(hile) ya da korkutma (tehdit) ile açıklamasıdır.
      • Yanılma: Kanunda hangi yanılma hallerinin evlenmeyi sakatlayacağı sınırlı sayıda sayılmıştır. Bunlar; 1.Evlenmenin niteliğinde yanılma, 2. Eşin kişiliğinde yanılma, 3.Eşin önemli niteliğinde yanılmadır.
      • Aldatma: Aldatma halleri de kanunda sınırlı olarak belirlenmiştir. Bunlar; 1. Eşin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa, 2. Kişinin kendisi ve altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturacak bir hastalık kendisinden gizlenmişse aldatmanın varlığı kabul edilir.
      • Korkutma: Diğer eşin şahsına veya bir yakınının hayatı, sağlığı, namusu ya da onuruna yönelmiş ağır bir tehlike tehdidi olmalıdır.
      • Yasal temsilcinin izninin bulunmaması: Evlenme erginliğini kazanmış, ayırt etme gücüne sahip küçüklerin ve kısıtlıların evlenebilmesi için yasal temsilcilerinin izninin bulunması gerekir.

Boşanma avukatı nedir?

Aile hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar boşanma, nafaka, velayet ve mal paylaşımı gibi uyuşmazlıklardır. Bu konularda tecrübesini arttırmış olan avukatlara halk genelinde boşanma avukatı denilmektedir.

Her ne kadar boşanma davaları toplum nezdinde basit davalar gibi algılanmaktaysa da özel bir uzmanlık gerektiren boşanma avukatlığı diğer dava türlerine göre daha hassas bir özen gerektirmektedir.

Boşanma avukatının hangi davalara bakar?

Boşanma avukatı, boşanma davası ile birlikte;

  1. Velayetin değiştirilmesi,
  2. Velayetin kaldırılması
  3. İştirak Nafakası, Yardım Nafakası
  4. Nafakanın arttırılması ve nafakanın kaldırılması davası
  5. Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası
  6. Ziynet Alacağı Davası vb. Aile Hukukundan kaynaklanan davalar boşanma avukatının uzmanlık alanı içinde yer almaktadır.

Çekişmeli boşanma davasında boşanma avukatının önemi

Boşanma davası; nafaka, tazminat, ziynet eşyaları, müşterek konutun durumu, velayet vd. tüm sonuçlar bakımından oldukça girintili ve titiz çalışma gerektiren bir dava türüdür. Tüm bu sonuçlar bakımından kusurun yahut kusursuzluğun ispatlanması gerekmektedir. Bu da teknik bilgi ve birikim gerektirmektedir.

Bu nedenle çekişmeli boşanma davalarında bu alanda profesyonel, bilgili ve uzman bir avukat ile çalışılması önem arz etmektedir.

Anlaşmalı boşanma davası açacağım, boşanma avukatına başvurmalı mıyım?

Türk Hukuk sisteminde avukat ile temsil zorunluluğu bulunmamaktadır. Herkes mahkeme önünde kendisini bizzat temsil edebilecektir. Ancak ileride herhangi bir hak kaybına uğramamak adına yasal süreci avukat ile takip etmekte fayda bulunmaktadır.

Boşanma avukatı dava hazırlığını nasıl yapar?

Boşanma avukatı öncelikle boşanmaya sebep olan nedenler konusunda müvekkilinden her türlü bilgiyi alır. Bu bilgiler ile müvekkilin haklarını en iyi savunacak şekilde Medeni Kanun madde 161-166 hükümlerinin ışığında dava dilekçesini hazırlamaya başlar. Boşanma dava dilekçesi büyük bir titizlikle hazırlanmalıdır. Bahsedilen iddialar somut olaylar ile ilişkilendirilmeli ve kanun hükümlerince desteklenmelidir. Aksi halde dava hâkim tarafından reddedilerek sürecin uzamasına sebep olunabilir.

Boşanma avukatı arabuluculuk yoluna başvurabilir mi?

Boşanma davalarında arabuluculuk kurumu kanunen düzenlenmemiş olup zorunlu arabuluculuk süreci bulunmamaktadır. Ancak anlaşmalı boşanma davalarında protokolün hazırlanması aşamasında taraflar ihtiyari olarak aile arabuluculuğuna başvurabilmektedirler.

Tedbir başvurularında boşanma avukatının önemi

Boşanma davalarında tedbire öncelikli olarak iki şekilde başvurulmaktadır;

  • Boşanmak isteyen tarafın ve varsa müşterek çocukların 6284 sayılı kanun kapsamında can güvenliğini korumak, ekonomik olarak güvence altına almak,
  • Taraflardan birinin diğerinden mal kaçırmaya çalışmasını engellemek içindir.

Bu nedenle sürecin bir boşanma avukatı ile takip edilmesinde büyük önem bulunmaktadır. Tedbir başvuruları yapılırken boşanma avukatının bu süreci yürütmesindeki en önemli fayda  bu sürecin en hızlı şekilde yürütülmesidir. Tedbir alınacak konular genel anlamıyla aciliyeti bulunan konular olup, en hızlı şekilde tedbirin elde edilmesi müvekkil yararına olmaktadır.

Ankara’da boşanma davası açmak ve avukat seçimi

Avukat seçiminde öncelikli olarak avukatın bilgi birikimine ve uzman olmasına özen gösterilmesi gerekir. Son dönemde Hukuk Fakültesi mezunları hızlı bir şekilde artmaktadır. Ancak hepsinin deneyimli ve uzman olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Bu nedenle, başarı sağlayabilmek adına Avukat konusunda titiz davranmak gerekir. Nitekim Ankara başkent olması ve büyük şehir olması nedeniyle en çok avukatın bulunduğu ikinci şehirdir. Bu nedenle bu şehirde avukat ile çalışırken dikkatli olmak gerekmektedir.

Boşanma davası avukatı ücreti

Boşanma davalarında avukatın alması gereken minimum tutar, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenmektedir. 2022 yılı güncel tarifesine göre boşanma davaları için belirlenen ücret 9.200-TL’dir.

Boşanma avukatının ücreti ne zaman ödenir?

Bu durum avukat ile taraf arasında yapılacak anlaşmaya göre belirlenecektir. Taraflar aralarında imzaladıkları sözleşme ile ücretin ne zaman ödeneceğine karar verirler.

Boşanma avukatının görevi ne zaman sona erer?

Boşanma davasında avukatın görevi kural olarak boşanma kararının kesinleşmesi ile biter. Ancak, boşanma davası ile birlikte mal rejiminin tasfiyesi ve ziynet alacağı davaları da aynı avukat tarafından takip ediliyorsa, avukat bu davalarında kesinleşmesine kadar görevini icra eder.

Yukarıda kısaca bahsetmiş olduğumuz konularla ilgili ayrıntılı bilgi almak için Kayı Hukuk ve Danışmanlık Bürosu’nu ziyaret edebilir veya iletişim numaralarımızdan arayarak avukatlarımızla görüşebilirsiniz.

Bu gönderiyi paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir